Ege İhracatçı Birlikleri öncülüğünde, Türkiye’nin üzüm diyarı olarak bilinen Manisa’nın Alaşehir ilçesinde; sofralık üzüm, kuru üzüm ve asma yaprağı ile ilgili üreticilerin, sektör temsilcilerinin ve ihracatçıların geniş katılım gösterdiği bir toplantı düzenlendi. Sorun ve taleplerin değerlendirildiği toplantıda, üzümün geleceği konuşuldu.
Yaş meyve sebze, kuru meyve ve meyve-sebze mamulleri sektörlerinde faaliyet gösteren üretici ve ihracatçıların yoğun olduğu Alaşehir’de, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği organizasyonunda yaş-kuru üzüm ve asma yaprağı konusunda üretici, aracı ve ihracatçılarının katılımıyla Şehit Fethi Sekin Gençlik Merkezi’nde toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya konuşmacı olarak, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Manisa Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Mustafa Gündoğar, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Ahmet Altındişli, Bornova Zirai Mücadele Enstitüsünden Araştırmacı Dr. Özlem Altındişli, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Şemsettin Özgür, Yüksek Ziraat Mühendisi Tarım Danışmanı Hüseyin Gültekin katıldı.
Bilgilendirme ve sektör sorunlarının masaya yatırıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, yaş-kuru üzüm, asma yaprağı, üzüm suyu pekmez gibi üretilen bağcılık ürünlerinden Türkiye’nin yıllık 650-700 milyon dolarlık döviz elde edildiğini vurguladı. Başkan Uçak, “Amacımız; siz değerli üreticilerimizin problemlerini yerinde dinlemek, ihracatçılar olarak beklentilerimizi sizlere aktarmak ve ihracata konu olan ürünlerimizin alıcıların beklentilerine nasıl daha uygun hale getiririz konusunda sizleri aydınlatmaktır. Siz değerli üreticilerimizin sorunu, bizim de sorunumuzdur, sonuçta hepimiz aynı gemideyiz. Alaşehir, sofralık üzüm, kuru üzüm ve mamul sektörümüzün özel ürünleri arasında yer alan asma yaprağının üretim merkezlerinden birisidir. Ege Bölgemizdeki 970 bin dekarlık çekirdeksiz üzüm alanının yaklaşık yüzde 20’si Alaşehir’de bulunmaktadır. 380 bin tonluk tahmini sofralık üzümün 77 bin tonu burada üretilmektedir. 260 bin tonluk kuru üzüm rekoltemizin 36 bin tonu da buradan çıkmaktadır. Bağlarımız uyandı, salkım taslakları görünmeye başladı. Bu noktada, mevcut hava şartları altında önümüzdeki aylarda karşılaşabileceğimiz sorunlara şimdiden çözüm yolları geliştirme noktasında görüş alışverişinde bulunmak için sizlerle bir araya gelmek istedik” dedi.
“Bütün zirai ilaçları reçeteli olarak tedarik etmeliyiz”
Manisa’nın, Türkiye’nin kuru üzüm üretiminin yüzde 90’nın üretildiği bir kent olduğunu belirten Manisa Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Mustafa Gündoğar, “İlimizde toplam 800 bin dekar alanda bağcılık yapılmakta ve kuru üzüm ihracatımızın neredeyse tamamını da Manisa’dan yapmaktadır” şeklinde konuştu.
Reçeteli zirai ilaç kullanma konusunda asla taviz verilmemesi gerektiğinin altını çizen Gündoğar, “Mutlaka kullandığımız bütün zirai ilaçları reçeteli olarak tedarik etmeliyiz. Bu konuda zaten dikkat ediyorsunuz daha fazla hassasiyet göstermenizi bekliyorum” diye konuştu.
"Avrupa Birliğinin hassasiyeti arttı”
Eskiden üzüm ihracatının daha kolay olduğunu belirterek sözlerine başlayan Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Şemsettin Özgür ise "İhracat, 5-6 sene öncesine kadar çok daha kolaydı. Çok az kontroller oluyordu. Hiçbir zorluk yaşamıyorduk neredeyse ama her geçen gün Avrupalı alıcıların hassasiyetleri çok ciddi oranlarda artmaya başladı. Şunu örneklemem gerekirse eğer, biz eskiden senede rapor olarak baktığımızda 50-100 adet kalıntı analizi yaparken geçen sene 3 binin üzerinde yapmışız. Bunun sebebi de Avrupa Birliğinde artan hassasiyet. Önümüzde çok daha fazla sayıda ilaç kalıntısı riski var. Bu yüzden de daha dikkatli olmamız lazım. Biz ihracat yapan bir ülkeyiz. Bize ülkemizde bu kadar sektörün paydaşına aslında parayı getiren alıcıların ödediği paradır. Eğer alıcılar bunu bizden istiyorsa ve bunu şart koşuyorsa biz de tekel olmadığımız için dünyada bunu yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Özgür’ün konuşmasının ardından Bornova Zirai Mücadele Enstitüsünden Araştırmacı Dr. Özlem Altındişli de sunum eşliğinde bağlarda entegre mücadele ve zararların yönetimi konusunda, katılımcılara detaylı bilgi verdi.
Toplantıda toprak analizi konusuna vurgu yapan Yüksek Ziraat Mühendisi Tarım Danışmanı Hüseyin Gültekin, “Bu topraklar bize emanettir. Biz bu toprakları korumak zorundayız. Bir toprak analizinin maliyeti çok fazla bir şey değildir ama siz toprağınızda ne olduğunu bilirseniz ve neyi hedeflerseniz; kuru üzüm mü üretmek istiyorsunuz, sofralık üzüm mü üretmek istiyorsunuz planınız ne ise ve bağınızı tanıyorsunuz ona göre budak yapmışsınız, rekolte hedefiniz ne ise bunun ihtiyacı bellidir. Toprağınızda ne varsa analizde görüp öğreneceksiniz. Bu toprak değerlerinde var olan besin değerlerinin alınabilirliklerini göreceksiniz. Bilimsel anlamda hareket ederek işinizi yaptığınız zaman inanın çok fark elde edeceksiniz. Diğer bir konu da üreticilerden ricam. Bağımızı ve çevremizi temiz tutalım. İnanın bir sürü hastalığın ve zararlının konukçusu sizin bağınızdaki atıklarınızdır. Üzümü toplarken bir sürü atık kalıyor, döküyorsunuz oraya. Orada bir sürü böcek, zararlı yuvalanıyor. Bu sizin için bir maliyettir” şeklinde konuştu.
"Liderliğimizi sürdürmemiz lazım"
Bu yıl Özbekistan’ın üzüm ve bağcılık konusunda büyük gelişme kat ettiğini kaydeden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Ahmet Altındişli de rekabetin artacağını dile getirerek, Türk üzümünün kalitesinin daha fazla artması için çalışmaları gerektiğini vurguladı. 2021 Dünya Üzüm Kongresi’nin Özbekistan’ın Semerkand şehrinde yapılacağını ifade eden Altındişli, “Bu kongreyi de aldılar. Yani kurum üzümlerini, sofralık ve şaraplık çok yok ama o konuda da açılım yapıyorlar. Dolayısıyla eskiden 60-70 bin ton kuru üzümle pazarlarda varlığı-yokluğu tam bilinmeyen bu ülke, şimdi ülkesel kimlikle devreye girme hazırlığı içerisinde ve çok da önem veriyorlar. Tabii ki korkunun ecele faydası yok. Pazara hoş gelsinler ama bizde gerekli tedbirlerimizi alarak birlikte hareket etmemiz lazım. Çin de ağırlığını göstermeye başladı. Ağırlıklı olarak şu an şaraplık üzümdeler ama şaraplık üzüm almaya gelen tüm alıcıları kuru üzüm üretilen seraya da götürüp gezdiriyorlar. Dolayısıyla mutlaka yanında kuru üzümü de pazara sunmak üzere özel çalışmaları var. Bu konuda özel ataklar yapmak istiyorlar. Bizim de kalitemizi, gıda güvenliğimizi arttırarak bu konuda liderliğimizi sürdürmemiz lazım. Benim sizlerden ricam, sofralık üzüm dahi yapıyor olsanız yeşil gübre, ya da kompost organik maddeyi lütfen topraklarınızda kullanın” dedi.
Toplantı, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
Şehit Fethi Sekin Gençlik Merkezi Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, Alaşehir Kaymakamı Abdullah Uçgun, Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, kooperatif başkanları, sektör temsilcileri ve çok sayıda üzüm üreticisi katıldı.