BİZE ULAŞIN
Business Insider'ın haberine göre, yaklaşık yirmi yıl önce, o zamanlar 30 yaşında olan Ann Johnson beyin sapı felci geçirdi ve hayatta kalmasına rağmen, locked-in sendromu olarak bilinen bir durumla felçli kaldı ve konuşamadı. Johnson yavaş yavaş bağımsız olarak nefes alma, boynunu hareket ettirme ve göz kırpma yeteneğini geri kazandı, ancak 18 yıl sonra beyni birkaç kelimeden fazlasını konuşması için gereken kasları hareket ettirme yeteneğini geri kazanamadı. Ancak yeni bir çalışmada, Johnson'a yıllar sonra konuşma yeteneği geri kazandırıldı.
Projenin arkasındaki araştırmacıların iddiasına göre Johnson, yeni bir yapay zeka güdümlü beyin implantının yardımıyla, beyin sinyallerinden konuşma ve yüz ifadelerini sentezleyen çığır açan bir nöroteknolojiyi başarıyla kullanan ilk hasta oldu.
Geçtiğimiz ayın sonlarında Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmada, Kaliforniya San Francisco Üniversitesi ve Kaliforniya Berkeley Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, Johnson'ın beynine 253 elektrottan oluşan ince bir tabaka yerleştirdikten ve teknolojiyi beyin sinyallerini okuyacak şekilde özelleştirdikten sonra elde ettikleri bulguları detaylandırdı.
Nöroteknoloji, konuşmaya çalışan kadının beyin sinyallerini çözmek için yapay zeka kullanıyor. Kasları hareket etmese de, beyni elektrotlara algılanabilir bir sinyal gönderiyor, elektrotlar kadının ne söylemeye çalıştığını çözüyor ve ardından bilgisayar tarafından oluşturulan bir avatar kullanarak konuşma ve yüz ifadelerini sentezliyor.
Kaliforniya San Francisco Üniversitesi'nin buluşla ilgili haberine göre, felç sonrası bilişsel veya duyusal bozukluğu olmayan Johnson, daha önce küçük baş hareketlerine yanıt veren bir cihaz içeren eski yazma yöntemini kullanarak dakikada yaklaşık 14 kelimeyle iletişim kurabiliyordu. Yeni implantıyla dijital avatarı neredeyse 80 kelime konuşabiliyor.
Kaliforniya San Francisco Üniversitesi Nörolojik Cerrahi Başkanı Dr. Edward Chang, Kaliforniya San Francisco Üniversitesi'nin araştırmayla ilgili yayınında, "Amacımız, başkalarıyla konuşmamızın en doğal yolu olan tam ve somut bir iletişim biçimini yeniden tesis etmektir. Bu gelişmeler bizi bunu hastalar için gerçek bir çözüm haline getirmeye çok daha yaklaştırıyor." dedi.
