KADIN

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mynet Soran Anne Platformu

1 Bebeğinizin cinsiyeti nedir?
2 Bebeğinizin yaşını belirtir misiniz?
3 Sizlere hangi konuda yardımcı olmamızı istersiniz?
4 Öğrenmek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Yaşam Dengesi Kurmak İçin Beş Adım

    “Niçin ofis dışında bir hayata ihtiyacınız vardır ve nasıl böyle bir hayat yaratılır?”

    David Sternberg

    Monotonluğu unutun! Bu en az endişelenmeniz gereken sorun. Bir de kızgın, stresli, depresyonda ve endişeliyi deneyin. Sürekli çalışıp hiç eğlenmemek ciddi sağlık ve ilişki sorunlarını da beraberinde getirir.
    Chicago’da iyi ve üst düzey bir hukuk bürosunda avukat olarak çalışan 36 yaşındaki Sandra(gerçek ismi bu değil)’yı örnek olarak inceleyelim. Genelde haftada 65 saat çalışıyor ve bunun bir kısmı da hafta sonlarından oluşuyor. Sandra işini seviyor. İyi bir işi var, maaşı dolgun ve arkadaşlarının çoğunu da seviyor.

    Fakat bu uzun saatler boyunca çalışmasının bazı sonuçları oldu. Üç yıllık evliliği her geçen gün bozulmakta ve hayatının büyük bir kısmı karamsarlık ve depresyon içinde geçiyor.

    Sandra’nın sorunları özel psikoterapi muayenehaneme gelen diğer hastalarımla ortak noktalar taşıyor: Çoğu 20’li ve 30’lu yaşlarında olan kadınlar (erkekler de elbette) profesyonel iş hayatlarının gerekleri ve kişisel hayatlarının gereksinimleri arasındaki dengeyi kurmakta çok zorluk çekiyorlar.

    İş ve yaşam arasındaki dengeyi kurmakta zorlananlar sadece çalışan kadınlar değil. Ev kadını olan annelerin çoğu da aynı dengesizlikten şikayetçiler. Tek fark onların ofislerinin evleri olması.
    Şartları çok dikkate almadan konuşursak fazla çalışan kadınların ortak sorunları şunlar:

    Depresyon, kaygı, kuruntu, sinirlilik, aile veya romantik ilişkilerinde stres ve çatışma. Bunların sonuçları bazen zararlı bazen de daha kötü olabilir; boşanma, boşanmış ailelerde çocuğun vesayeti, kabalığa maruz kalma, sağlığa yönelik bir takım sorunlar gibi.


    Çoğunlukla iş-yaşam dengesizliği depresyon, kaygı ve evlilikte uyuşmazlık maskelerinin arkasında gizlidir. Bundan dolayı hastalarıma haftada kaç saat çalıştıklarını ve ne kadar sosyal hayatları olduğunu kaç saatlerini eğlenceye ayırdıklarını soruyorum. Bu uyuşmazlıklar bazen Sandra’da olduğu gibi, onları ürkütür.

    İki büyük uyarı işareti diğer insanlara karşı artan bir tahammülsüzlük ve evde enerji kaybıdır. Uyku ve iştah da genellikle bundan etkilenmekte; kilo alma ve sık sık uykudan uyanma da çok yaygındır.

    Kadınlar için genelde bu iş-hayat dengesizliği yavaş yavaş artmakta ve problem kriz noktasına ulaşıncaya kadar da teşhis edilememektedir. İş hayatınızdaki sorumluluklarınızın sizin sağlığınızı ve düzeninizi bozmaya başladığını nasıl anlarsınız? En çok görülen uyarı işaretleri şunlardır:

    Eve iş getirme, gece çok geç saatlere kadar çalışma veya hafta sonları çalışma, mecburiyetlerden ve iş planlarından dolayı sürekli sosyal planları iptal etme, depresyon hali ve/veya düşük enerji, uyku düzensizlikleri(hatta işle ilgili rüyalar görme), diğer insanlara veya çocuklara karşı tahammülsüzlük, iştah ve kiloda değişiklikler.

    Aslında bu çok masumane başlayabilir. Yeni bir müşteri gelir veya yeni bir proje alırsınız. Yöneticiniz bu işi başarıyla yaptığınızı görünce, sizden diğer projelere yardımcı olmanızı ister. Ya da, eğer ev kadını bir anneyseniz, bu süreç çocuğunuzun okulunda herhangi bir işe yardım etmekte gönüllü olmayla başlayabilir ve ondan sonra sizden diğer işlerde de gönüllü olmanızı isterler.

    Farkına varmadan rutin bir şekilde ailenizi ve arkadaşlarınızı ihmal etmeye başlarsınız, aynı oranda egzersiz yapma, uyuma ve sosyal hayatınız gibi kendi ihtiyaçlarınızı da ihmal ediyorsunuzdur. Kısacası, işiniz hayatınızı ele geçirmiştir artık.


    Peki hayatınızı tekrar nasıl kurtarırsınız? Neyse ki kullanabileceğiniz birkaç kolay teknik var.

    1. Sosyal ve özel hayatınızı programlayın.
    Sosyal hayatınıza ayıracağınız zamanı diğer önemli şeyler gibi ciddi planlayın. Tıpkı bir doktor randevusu gibi sosyal aktivitelerinizi ve özel işlerinizi takvimde düzenleyin ve bunu kurşun kalemle değil tükenmez kalemle yazın.

    Lisanslı bir klinikte çalışan Rebecca Rand bu metodun en önemli savunucularından biridir. Örneğin, ona göre eğer sağlıklı yemekler yemek istiyorsanız, cep bilgisayarınızı veya plan defterinizi çıkarın. Pazar akşamınızın bir saatini bunu planlamak için ayırın. Ya da eğer hayatınızı egzersiz yapmakla renklendirmek istiyorsanız, her Salı akşamı saat 7’de Spor salonuna gidip bisiklet sürmek için randevu defterinizde kendinize randevu yazın.

    Burada asıl amaç, genel veya net olmayan bir fikirden, özel, kararlı, zamanı belirlenmiş bir davranışa geçmektir. “Eğer planlarsanız o işin olma ihtimali daha yüksektir. Önemli olan onun için belirli bir zaman ayarlamaktır.”der Rand.

    Bu planlarınıza tam bağlı kalabilmek için de Rand bu randevularınınızı terapistiniz, eşiniz veya arkadaşlarınız gibi dışarıdan birilerine söylemeniz gerektiğini söyler. “Eğer başka birisine söylerseniz, daha kesin ve somut hale gelir.”


    2. Diğer insanlarla aranıza sınırlar ve mesafeler koyun.
    Sırf zeki, başarılı ve isteklisiniz diye iş yerinde bütün projelere gönüllü olmak zorunda değilsiniz. Unutmayın peşinde olduğunuz şey işin çokluğu değil işin kalitesidir. Eğer her işe yetişmek için koşturursanız, işinizin kalitesi de düşecektir.
    Bu yüzden yeni işleri geri çevirme konusunda kendinize söz vermelisiniz.
    Bunu yapabilmek için kesin hayır diyebilme yollarını öğrenmelisiniz. Mesela, “Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama, elimdeki bu işlerden dolayı senin projene zaman ayırabileceğimi sanmıyorum.” Veya “Teklifin için sağol, fakat zaten elimde bir çok iş var. Yoğunluğum biraz azalınca yeni bir şeyler alabilirim belki.” gibi.

    Asıl mesele iş arkadaşlarınıza ve yöneticilerinize karşı kesin bir dille cevap vermeniz, yani reddederken kibar, saygılı ama bir o kadar da kesin olmalısınız. Belki birkaç kişiyi üzmüş veya kızdırmış olabilirsiniz ama diğer türlü her akşam hatta hafta sonları çalışmak zorunda kalırsınız.

    Bu konuda kesin kararlı olmak ihtiyaçlarınıza yakın ilgi göstermek ve onları ciddiye almak anlamına gelmektedir. Mesela Çarşamba gecesi yoga derslerinin veya aylık kitap kulübü toplantısının sizin için ne kadar önemli olduğunu kendinize hatırlatın. Bunları gerçekten kaçırmak ister misiniz?

    Limit veya sınır belirleme sadece diğer insanlarla baş etmede kullanılan bir yol değildir. Washington DC’li bir psikiyatr olan Anton Trinidad insanların kendilerine sınırlar koyması fikrini seviyor. Mesela “Saat 6 dan sonra çalışılmaz” kuralı.
    “Gördüğüm birçok kadın iş hayatını organize etmede çok başarılı ama hayatlarının geri kalanında sorunlar yaşıyorlar.”

    Bundan dolayı, zaman yönetimi, sorumluluk paylaşımı gibi işyerinde uyguladığınız kurallardan bir kısmını özel hayatınızda da uygulamaya çalışın.


    3. Yardım isteyin.
    Bazen hepimiz diğer insanlardan yardım isteme ihtiyacı hissederiz. Çoğu kişinin düşündüğünün aksine başkalarından yardım isteme bir zayıflık işareti değil aksine bir işi bitirmeye yönelik olgun ve sorumlu bir yaklaşımdır.

    Washington DC’de hayat koçluğu yapan Aurelia Wiliams birçok kadınının herkese her şeyi yapmaktan şikayet ettiklerini söylüyor.

    “Birçok kadın aslında hiç istemedikleri şeyleri yapmak zorunda kaldıklarından şikayetçiler. Başkalarından yardım istemiyorlar.
    Kadınlar sürekli iş bitirici role bürünüyorlar.” .
    “Birçok anne yardım istemeyi bir zayıflık olarak görmekte. Bütün işleri kandi başına yaparsınız ve aileniz size süper bir kahraman gözüyle bakmaya başlar. Aslında insanlar bize biz kendi portremizi nasıl çizersek öyle bakarlar.”

    30’lu yaşlarda üç çocuk annesi Williams başkalarından yardım isteme konusunda çok başarılı. Böylece kendine zaman ayırabiliyor, tırnaklarını yaptırmaya veya eğlenmeye çıkabiliyor.

    Ona göre “Eğer kendinize zaman ayırmıyorsanız sadece kendinizi değil ailenizin geri kalanını da aldatıyorsunuz. Kendim için iyi bir şey yaptığımda veya kendime baktığımda bendeki değişikliği hemen fark ediyorlar.”- - - - - -

    4. İş dışındaki aktivitelerinizi planlayın.
    Öğle tatiliniz iyi bir yemek, sosyallik belki de en önemlisi kısa süreliğine de olsa çevrenizi değiştirmek için güzel bir fırsattır. Arkadaşlarınızdan biriyle yeni bir restoranda buluşmak veya yürüyüşe çıkmanın tadını çıkarın.

    Her ne yaparsanız yapın kendi masanızda yemek yemeyin. Bu fiziksel veya ruhsal anlamda sağlıklı bir tarz değil. Dışarı çıkın ve biraz temiz hava alın. Döndüğünüzde işiniz orada olacaktır ama bir farkla siz yeniden şarj olmuş ve yenilenmiş olarak döneceksiniz.
    Ayrıca, Dr. Trinidad’a göre iş dışı aktivitelerini planlamak sağlığa yararlı olabilir.

    “Eve gitmeden önce yoga benzeri bir aktivite yapmak çok güzel. Bir çeşit stres boşaltıcı gibi, böylece eve gelip çocuklarınıza bağırıp çağırmazsınız.”

    Tatillerinizi önceden planlayın, üç günlük hafta sonu tatilleri dahil. Örneğin, 1 Mayıs tatilinizi nasıl geçireceğini Nisan ayında düşünmeye başlayın. Gezilerinizi programlarsanız dört gözle gelmesini bekleyeceğiniz şeyler olur. Aksi taktirde işyerinde vaktiniz bir türlü geçmek bilmez.


    5. Kendinize değerlerinizi ve önceliklerinizi hatırlatın.

    Son olarak, değerlerinizi yeniden değerlendirin ve hayatınızdaki en önemli şeylerin neler olduğunu kendinize hatırlatın.

    Muhtemelen Salı gecesi saat 9’a kadar çalıştığınızı hiç hatırlamayacaksınız bile, ama arkadaşlarınızla plajda geçirdiğiniz hafta sonunu ya da eşinizle yediğiniz sıcak akşam yemeğini sevgiyle anacaksınız. Uzun saatler sonunda kazanılan ekstra para size çok güzel gelebilir ama onu harcayacak enerjiyi veya zamanı bulamayacaksanız hiçbir anlam ifade etmez.

    Vitrin


    En Çok Aranan Haberler