KARS (İHA) - Yönetmenliğini Uğur Yücel'in yaptığı 'Yazı Tura' filminin galası Kars'ta yapıldı. İlde ilk kez bir filmin galası gerçekleştirilirken, filmi değerlendiren Yücel, "Ülkeme sahiden aşığım ama ülkemde de bahar açmıyor ki her dakika. Çiçekler böyle tomurcuklanmıyor, acı şeyler yaşanıyor ve çok çabuk unutuluyor. Bu filmi onun için yaptım" dedi.
10. Avrupa Filmleri Festivali'nin ikinci gününde, 11 dalda Altın Portakal ödülü alan 'Yazı Tura' filminin galası Kars Belediye Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı. 300 kişilik salonda 500 sinemasever filmi izlerken, yüzlerce kişinin dışarıda kalması üzerine film ikinci kez gösterildi. Filmin galasına Kars Valisi Nevzat Turhan, Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Rektörü Prof. Dr. Necati Kaya, Norveç Büyükelçisi Wilhelm Longva ile çok sayıda davetli katıldı.
Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, galada Ankara Sinema Derneği yöneticilerine ve yönetmen Uğur Yücel'e birer plaket takdim etti. Yönetmen Uğur Yücel, gördüğü ilgi karşısında mutluluk duyduğunu ve ikinci filminin çekimlerini de Kars'ta yapacağını belirtti. Filmin tanıtım kataloğunda yer alan ifadeleri hatırlatan Yücel, "Ben tehlikeli filmler yapıyorum fazla ısrar etmeyin" dedi. Çektiği filmlerin bu topraklardan göğsüne çarptığını dile getiren Yücel, "Ben bu memleketin çocuğuyum. Ülkeme sahiden aşığım ama ülkemde de bahar açmıyor ki her dakika. Çiçekler böyle tomurcuklanmıyor, acı şeyler yaşanıyor ve çok çabuk unutuluyor. Bu filmi onun için yaptım" diye konuştu.
'Yazı Tura'yı değerlendiren Yücel, filmde bir hikaye anlattığını ve mesajdan çok bir dönemi hatırlatmaya çalıştığını söyledi. Seyircinin filmi nasıl okuyacağını merak ettiğini ifade eden Yücel, "Seyirci sinemayla buluşacak mı, buluşmayacak mı? Bu çok önemlidir" dedi.
Bir gazetecinin, "Güneydoğudaki çatışma sonrası askerlerin yaşadığı sorunlar mesaj olarak seyirci tarafından algılanacak mı?" şeklindeki sorusu üzerine Yücel şunları söyledi:
"Filmde mesaj vermek diye bir dert yoktur. İnsanlar bizim ülkemizde bir şeyleri çabuk unutuyorlar. Benim bu ülkeden beklediğim başka şeyler var. Anadolu insanının belleksiz bir insan olmasını, yani bütün eller havaya dünyasının içinde yaşamasını benim midem çok fazla kaldırmıyor. Depremi de, ülke içinde yaşanmış iç savaşı da, her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Ve o bize değmeden dokunmadan geçip gidiyor, ama bazı insanlar varki İstanbul'da otururken Güneydoğu'da patlayan bombanın, Yalova'da yıkılan binanın yıkıntısını, bombanın sesini, o pisliği ruhunda hissediyor. Kimileri bunları yazıyor çiziyor, kimileri de benim gibi o acıların filmini yapıyor."
Bugüne kadar bu filmi anlamayan bir Anadolu insanı görmediğini de vurgulayan Yücel, filmin yeni bir çığır açıp açmayacağı şeklindeki soru üzerine ise, "Çığır açması anlamında bir yerde durmak istemem, ama esasında sinemamız da aydınlarımız da memleket meselelerine çok duyarlı değiller. Daha çok üst düzey meseleler tartışılıyor. Güneydoğu'da olup biten her şey çok da fazla işitilmiyor ve işlenmiyor. Ben şu inancı taşıyorum, ülke şiddetle ve büyük bir hızla demokrasiye doğru gidiyor" dedi.
Yücel ayrıca, hayatı bulmanın, müziği bulmanın, Allah'ı bulmanın yolunun hiçbir kitaptan geçmediğini, ruhtan geçtiğini de vurgulayarak bir sanatçının kendini bir yere bırakabilmenin ruhunu yakalaması gerektiğini kaydetti.
Yönetmenliğini Uğur Yücel'in yaptığı 'Yazı Tura' filmi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde terörle savaşan asker "Şeytan Rıdvan" ve "Hayalet Cevher"in öyküsünü anlatıyor. Filmde, ileride ünlü bir futbolcu olmayı düşleyen Şeytan Rıdvan, bir bacağını kaybetmiş olarak döndüğü Göreme'de hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının farkına varır. Askerliğini yaptığı sırada bir kulağının duyma duyusunu kaybeden Hayalet Cevher ise hayata tutunmaya çabalarken, amcasını kaybettiği Marmara depreminde babasını kendi elleriyle enkaz altından çıkarır.