HABER

Zapsu'dan ilginç değerlendirmeler

ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın kurmay grubu içerisinde yer alan Cüneyd Zapsu, Avrupa'daki Türkler'in durumuna ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.

AK Parti olarak Avrupa'daki Türkler'in asimilasyonuna kesinlikle karşı çıktıklarını, ancak tam bir entegrasyonun da gerekli olduğuna inandıklarını kaydeden Zapsu, bu konuda Başbakan Erdoğan başta olmak üzere parti yönetiminin Avrupa'daki hükümetlerle temasa geçerek 'işbirliği' çağrısı yapacağını açıkladı. "Eski ırkçı siyasetlere ödün vermeyelim. Genelde yabancı düşmanlığı, spesifik olarak da Türk korkusu üzerinden politika yapmayalım" uyarısında bulunan Zapsu, aksi takdirde yangına körükle gidileceğini savundu. AK Parti'nin 'Türkiye Bülteni' adlı dergisine 'Genel Başkan Özel Asistanı ve Veri Koordinatörü' sıfatıyla konuşan Cüneyd Zapsu, Avrupa'daki Türkler'e ilişkin ilginç değerlendirmelerde bulundu.

'AVRUPA, AY-YILDIZDAN KORKUYOR' 'Türkler'i çarmıha ger' ve 'Anacığım Türkler geliyor' ifadelerinin Avrupa'da halk arasında küfür veya korkutma olarak halen kullanıldığını belirten Zapsu, Türkler'in Avrupa'da yeni değil, eskiden beri var olan bir olgu olduğuna işaret etti. Güneydoğu Avrupa ve Akdeniz'in yüzyıllarca Osmanlı egemenliği altında olmasının Avrupa'da izler bıraktığını hatırlatan Zapsu, "Ay-yıldızdan, her ne kadar müttefiklik yapılmış ise de, çoğunlukla korkulmuştur" dedi.

Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Almanya ile Avusturya-Macaristan'ın silah arkadaşlığı yaptığını, bu durumun Almanya'daki Türkler'in 1970'lere kadar pozitif duygularla karşılanmasını sağladığını ifade eden Zapsu, o dönemde Türkiye'nin de Almanya için aynı sempatiyi duyduğunu kaydetti. 1960'ların başlarında Almanya'da çalışmak üzere 'misafir işçi' arandığında Türk vatandaşlarının hiç düşünmeden ve çekinmeden akın akın gittiklerini belirten Zapsu, Türkler'in Almanya merkez olmak üzere tüm Avrupa'ya dağıldıklarını kaydetti.

'DİL BİLMEYEN İMAM NASIL YARARLI OLUR?' Zapsu, şu anda Avrupa'da 3.7 milyon Türk'ün yaşadığını ve bunun 2.6 milyonunun Almanya'da olduğuna işaret ederek, ekonomik gelişme ve refahın durması ile birlikte 70'lerin sonlarından itibaren misafir işçilerin 'misafir' olmadıklarının ortaya çıktığını bildirdi. Üç nesil misafirliğin fazla kaçtığını, son 44 senenin hem Avrupa hem de Türk hükümetlerinin bu fenomeni anlamakta geç kaldığını belirten Zapzu, Avrupa hükümetlerinin daha yeni yeni bu insanların kendi vatandaşları olmasını desteklemeye başladığını dile getirdi. 40 senedir yaşamalarına rağmen Almanya'da yabancı, Türkiye'de ise hala seçme hakkına bile sahip olmayan bir nevi ikinci sınıf Türk vatandaşı olarak kaldıklarına dikkat çeken Zapsu, Avrupa'daki Türkler'e iki tarafın da 'ekonomik katkı maddesi' olarak baktığını savundu.

Türk hükümetlerinin geçmişte misafir işçileri sadece işçi dövizi olarak bütçe kalemine yazdığını hatırlatan Zapsu, bu kişilerin insan olduğu, problemleri ve ihtiyaçları olduğunun gözardı edildiğini vurguladı. Zapsu, "Kültürel ve dini ihtiyaçlar için yollanan personel, ihtiyacı karşılamaktan çok uzak olup, oradaki insanlarımızı çevrelerine uyum sağlatacağına, çevrelerinden iyice ayırmış. Almanca bilmeyip, kendi entegre olmayan bir öğretmen, bir imam, mesul olduğu insanların çevrelerine uymalarını nasıl sağlayabilir?" dedi.

Bazı Avrupa ülkelerinin entegrasyon ile asimilasyon arasında gidip geldiğini anlatan Zapsu, 1960'ların başında büyük bir Türk şehrini bile görmeyenlerin Avrupa'nın başkentlerinde bıraktıkları intibanın pozitif olmadığını vurguladı. Yalnızlık çeken bu insanların tamamen kabuklarına çekilerek, paralel toplumlar ortaya çıkardığına işaret eden Zapsu, bu toplumların oluşmasını önleyici tedbirlerin iki ülke hükümetleri tarafından da alınmadığını bildirdi. Avrupa'daki Türkler'in ne tam Avrupalı ne de Türk kalabildiğini belirten Zapsu, "Bilinmeyenden korkulur, korkulan ise düşman olarak görülür. Bu durumu önlememiz için mutlaka Avrupa'nın Türkiye ve Türkler'i daha iyi tanıması gerekir. Şu anda gelişmekte olan nesil, önümüzde büyük bir meydan okuma olarak durmaktadır. Bu nesli kaybetmememiz gerekir. Bu nesilden Avrupa'nın gelişimini için en büyük dinamizm çıkarabilecektir" uyarısında bulundu.

'ASİMİLASYONA KARŞIYIZ' Zapsu, AK Parti olarak asimilasyona kesinlikle karşı olduklarını, ancak tam bir entegrasyonun da gerekli olduğuna inandıklarını vurguladı. Herkesin yaşadığı yere uyum sağlaması gerektiğini ifade eden Zapsu, şu ifadeleri kullandı:

"Yaşadığımız yerin örf ve adetlerini bozmamamız gerekir. Yurtdışındaki gençlerimize her açıdan fırsat eşitliği sağlanmasını, bunun için de bulunduğu ülkenin vatandaşlığını almasını doğru bulmaktayız. İnanıyoruz ki, insanlarımız bir yandan bulundukları ülkelerin örnek vatandaşları olur, o ülkede seçer, seçilir, vergi verir, ekonomisine katkı sağlar, diğer yandan da tabiki köklerini unutmayıp köklerini korurlar. Bunun için mevcut hükümetler ile işbirliği yapıp, biz de elimizden geleni yapacağız."

Avrupa'daki Türkler'i 'beşinci kol' olarak görmediklerinin de altını çizen Zapsu, Türkler'in bulundukları ülkelere tehdit değil, faydalı olmalarını istediklerini kaydetti. Avrupa'daki Türkler'e 'belirgin siyasi partilerde değil, tüm spektrumda faaliyet gösterin' çağrısını yapan Zapsu, entegrasyonun başarı hikayelerini de beraberinde getireceğini kaydetti. Zapsu, "Birkaç sene sonra bir Türk asıllı Belçikalı'nın veya Alman'ın siyasetçi, büyük işveren, bilim adamı, sanatkar veya sporcu olması dikkati bile çekmeyecektir. ABD'de şu anda Rum, Hispanik veya İrlanda asıllı olmanın normal karşılanması gibi bu da çok tabii olacaktır. Yeter ki hepimiz isteyelim ve eski ırkçı siyasetlere ödün vermeyelim. Genelde yabancı ds'fdğını dile getirdi. 40 süşmanlığı, spesifik olarak da Türk korkusu üzerinden politika yapmayalım. Aksi takdirde yangına körükle gidilmiş olur" ifadesini kullandı.

En Çok Aranan Haberler