HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Erdoğan: PKK, böyle bir adım atamaz

Erdoğan rektörlere hitaben yaptığı konuşmada üniversitelerdeki şiddet olayları, kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalar, başkanlık sistemi ve çözüm süreciyle ilgili mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Yükseköğretim Kurulu'nu ziyaret etti. Erdoğan rektörlere hitaben yaptığı konuşmada üniversitelerdeki şiddet olayları, kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmalar, başkanlık sistemi ve çözüm süreciyle ilgili mesajlar verdi.

İrlanda'da silah bırakan IRA'nın silahları toprağa gömdüğüne ilişkin fotoğrafları paylaştığını hatırlatan Erdoğan, Türkiye'de PKK'nın böyle bir adım atamayacağını savundu, gerekçesini açıkladı:

"Bizdekiler böyle bir adımı atamıyor, o adımı attığında varlık sebepleri ortadan kalkıyor. Terör örgütünün silah bıraktığını açıklaması ülkemizde demokrasinin, hukukun, huzurun, güveninin, istikrarın tesisimi sağlayacak önemli bir eşik olacaktır. Bu sadece lafla olmaz. Temenni ederim ki, bu son gelişmelerde sözde kalmaz, uygulamaya geçilir. Devlet hükümetiyle ve tüm kurumlarıyla bu konuda üzerine düşenleri titizlikle yerine getirmiştir, yerine getirmeye devam ediyor. Kimi incitici yürek burkutucu görüntüler karşısında dahi ülkemizin geleceği için soğukkanlılıkla davrandık ama işin kamu güvenliğini tehdit eder boyuta gelmesine izin vermeyiz, bu açıdan bakıldığında iç güvenlik paketi kurumlarımıza önemli imkanlar sağlayacaktır."

"Öğrencilerin ellerinde T cetveli görmek istiyoruz"
12 yıllık Başbakanlık döneminden YÖK'ü ziyaret etmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretin ilk defa gerçekleştiğini ve bundan dolayı heyecanlı olduğunu belirti.

Dünyanın bilinen ilk üniversitelerine ev sahipliği yapan topraklarda yaşadıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu topraklar daima, ilmin, bilginin, araştırmanın, eğitimin merkezi olmuştur. Bizim medeniyetimizde, kültürümüzdeki tarihimizde her düzeydeki eğitim kurumlarına büyük bir önem verilmiştir. Maalesef son iki yüzyılda yaşadığımız bunalım döneminin etkilerini, yüksek öğretim alanında da tüm ağırlığı ile hissettik. Geleneksel eğitim sistemimiz çökerken yerine bu ülkenin ve milletin şartlarına uygun modern kurumlar idame etmekte zorlandık. Batıdan örnek alınarak açılan kurumlarda ise sınırlı faydalar elde edilebildi. Ülkemizde bugünkü sisteme göre ilk üniversite 1933 yılında kuruldu" dedi.

Üniversite eğitimi konusunda hiçbir engel bırakmamaya çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, "Bilindiği gibi Türkiye'de uzun yıllar eğitim ve öğretim sisteminin en önemli problemi ortaöğretimden yüksek öğretime geçişteki tıkanıklık olmuştur. Dershaneler başta olmak üzere eğitim sistemimizin ek çok sancılı uygulaması, bu tıkanıklığın ürünü olarak ortaya çıkmış ve kök salmıştır. Biz üniversite sayısını artırarak talep ile arz arasındaki dengeyi kurarak işte bu tıkanıklığı büyük ölçüde kaldırdık. Aşağıdan yukarıya artarak devam eden yüksek öğretime geçiş baskısı sürdüğü müddetçe üniversitelerdeki diğer sorunların üzerine kararlılıkla gitme imkânı bulamayacağımız biliyorduk. Bugün artık yüzde 80'i aşan okullaşma oranı ile üniversite eğitimi ülkenin en büyük şehirlerinden en ücra köşesindeki köylerinde yaşayanlara kadar hiçbir gencimiz için ulaşılmaz bir imkân değildir" diye konuştu.

"O KÖTÜ GÜNLER ACI BİR HATIRA OLARAK HAFIZALARDAKİ YERİNİ KORUYOR"

Üniversitelerin adının, uzun yıllar bilimle, araştırmayla, eğitimle değil kavgayla, kamplaşma, yasaklarla anılmasının da önemli bir sıkıntı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Öğrencilik yıllarımda üniversitede bende bunları yaşadım. Üniversiteye gidemediğimiz yılları unutmam mümkün değil. Bunları hep birlikte yaşadık. Türkiye 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta darbecileri teşvik eden, darbecilere yok gösteren, onlara meşruiyet sağlama çabası içine güren üniversite hocaları gördüm. 27 Mayıs'ta kamyonla taşınan öğrenci cesetlerinden bahsederek kamuoyunu galeyana getiren üniversite rektörleri olduğunu biliyoruz. Bunlar hep belgelerde kayıtlı. Bu ülkede Başörtülü öğrencileri okula sokmamak için fakülte kapılarında bekleyen hocaların varlığına şahit olduk. Benim çocuklarım aynı akıbete uğradı. O kötü günler acı bir hatıra olarak hafızalardaki yerini koruyor. Biz demokrasi, insan hakları ve özgürlük temellinde reformlarımızla üniversiteleri bu tür tartışmaların dışına çıkarmanın da çabası içinde olduk.

"ÜNİVERSİTELERDE KİTAP OLAN, BİLGİSAYAR OLAN, T CETVELİ OLAN ÖĞRENCİLER GÖRMEK İSTİYORUZ "

Üniversitelerdeki hocalarımız, kimlikleriyle şahsiyetleriyle, birikimleriyle, milletimizin gözündeki yerleri ile çelişecek işlerin içinde olmaktan kurtardığımıza inanıyorum. Biz kendi yanımızda olacak değil, hakkın, hakikatin, ilmin tarafında, hikmetin safında yer alacak profesörler, doçentler, arattırma görevlileri istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Türkiye'nin kargaşanın, kavganın, terörün hakim olduğu üniversite kampüslerine değil araştırmanın, öğrenmenin, hikmetin hâkim olduğu eğitim ocaklarına çok ama çok ihtiyacı var. Üniversitelerde elinde taş olan, Molotof olan, silah olan değil, kitap olan, bilgisayar olan, T cetveli olan öğrenciler görmek istiyoruz. Bunu yakalamamız lazım. Yol yaptırmamak, baraj yaptırmamak, tünel yaptırmamak için değil bunu kendisi tasarlamak, bizzat inşasına katkıda bulunmak için yöneticilerin karşısına dikilen öğrenciler görmek istiyoruz."


Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler