AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, "2002 yılından bu yana attığımız adımlarla adalet hizmetlerinin sorunlarının çözümünde önemli mesafeler katettiğimiz inkar edilemez bir gerçektir." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Adalet Bakanlığının 2022 bütçesi üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, bütçe Meclis'e sunulduğunda 9 lira olan doların 13 liraya yükseldiğine işaret ederek, "Memlekette her şey dolara endeksli. Adalet Bakanlığımızın yapacağı yatırımlar da. Yani bu bütçe görüşülürken iktidarın herhalde ek bütçeyi de hazırlaması lazım çünkü bütçe anlamını kaybetti." diye konuştu.
Bugüne kadar herhangi bir reform yapılmadığını öne süren Erkek, "Reform diye sunulanlar, bazı kanunlarda yapılan değişiklikler. Bizler hukukçuyuz, samimi olmamız gerekiyor birbirimize karşı. Reform nasıl olur? Reform, yargıyı yürütmenin tahakkümünden kurtarmakla olur." ifadesini kullandı.
Hakimler Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren; Sayıştay'ı, Anayasa Mahkemesi'ni daha saygın, daha güçlü bir konuma getiren reformlar yapılması gerektiğini söyleyen Erkek, "Bugün, bir siyasi parti genel başkanı Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun çoğunluğunu atıyor. Danıştay'a, Anayasa Mahkemesi'ne üye atıyor. Bir siyasi parti genel başkanının mahkemeye yargıç atadığı bir yerde adalet olur mu veya adalet bağımsız ve tarafsız görünebilir mi?" değerlendirmesinde bulundu.
HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, Türkiye'nin çok tarihi süreçlerden geçtiğini belirterek, "Devlet-mafya ilişkileri, yargı-siyaset ilişkileri ayyuka çıkmış, yargı makamları ne yazık ki sus pus." dedi.
Türkiye'de düşünce özgürlüğünün iç açıcı seviyede olmadığını savunan Koç, "17 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla en az 93 gazeteci tutuklu ya da hükümlüdür. İşinden edilen gazeteci sayısı 10 binin üzerindedir. En az 158 basın yayın kuruluşu ve internet sitesi hakkında erişim yasağı uygulanmıştır." diye konuştu.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı ise toplumların sürekli değiştiğini, hukuk sistemini de çağın gereklerine göre değiştirme ihtiyacının her zaman olduğunu söyledi.
AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılında Kopenhag kriterlerini de benimseyerek bütün dünyanın dikkatini çektiğini anlatan Subaşı, "Türkiye, yatırım yapılabilir ülke, güvenilir ülke kabul edilmesi nedeniyle çok ciddi bir kalkınmayla karşı karşıya kalmıştı. Bunun temelinde yatan, hukuk ve güvendi. Fakat geldiğimiz noktada 2018'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ilk darbeyi maliye ve ekonomiye cumhurbaşkanının yakınının gelmesiyle yemiştik." sözlerini sarf etti.
- "Kılıçdaroğlu bylock listesini başsavcılıklara teslim ederse..."
MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Türk adaletinin uzun bir zaman diliminde bünyesine sızan hain FETÖ yapılanmasını kısa sürede içinden söküp attığını belirtti.
ByLock'un terör örgütünün haberleşme aracı ve örgüt üyeliğinin de somut delili olduğunu vurgulayan Yıldız, "CHP'nin Sayın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Bende 120-160 arasında ByLock kullanan milletvekili var, bunları bir gün açıklayacağım.' demiştir ama aradan maalesef üç yıl geçmiştir, henüz böyle bir açıklama yapılmamıştır. Sayın Kılıçdaroğlu, elindeki listeyi Cumhuriyet başsavcılıklarına teslim ederse bu örgüte karşı büyük bir darbe daha vurulacaktır ve böylece de iddia edilen siyasi ayağı açığa çıkarılacaktır." diye konuştu.
MHP'nin hazırladığı anayasa teklifi taslağının kamuoyuyla paylaşıldığını anımsatan Yıldız, teklifin detaylarını anlattı.
Yıldız, "Türk milletinin bizden beklentisi Cumhuriyet'in 100'üncü yılında parlamenter sistemle geriye gidiş değil, gelecek yüzyılı milli ve vizyoner bir bakışla kavrayan Türk tipi başkanlık sisteminin kökleşmesidir. Bunun yanı sıra huzuru, refahı, birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim edecek yeni bir anayasadır. Türk milleti bizden bunu beklemektedir." dedi.
- "Ulaştığımız sonuç memnuniyet verici"
AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, Türkiye'nin yönetim yapısı, toplumsal düzeni, bilimsel ve teknolojik kapasitesinin her geçen gün daha da geliştiğini belirterek, "Bu gerçek uluslararası alanda sıkça ifade edilmekte ve yakaladığımız gelişmişlik düzeyi, dünya siyasetindeki iddia ve sorumluluğumuzu daha da arttırmaktadır." ifadesini kullandı.
Cora, bu gelişmeler karşısında tüm yönetim yapısını olduğu gibi adalet sistemini de sorgulamaları ve sorunlu alanları ortaya çıkarıp gerekli tedbirleri almalarının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti hükümetleri döneminde önemli reformların ortaya konulduğunu vurgulayan Cora, "Reform gelişmelere ayak uydurmak, beklentileri karşılayabilmektir. Reform dinamik bir süreçtir. 2002 yılından bu yana attığımız adımlarla adalet hizmetlerinin sorunlarının çözümünde önemli mesafeler katettiğimiz inkar edilemez bir gerçektir. Geldiğimiz noktada ulaştığımız sonuç memnuniyet vericidir, geçmişle kıyaslanamayacak kadar özgündür, etkindir, hızlıdır. Geleceğe dönük olarak umut, güven vermektedir." değerlendirmesini yaptı.
Bağımsız ve tarafsız yargı teşkilatının oluşmasıyla adalet sisteminin insan kaynağının güçlendiğini söyleyen Cora, "Uhdesindeki mensupları artık güvenilebilmekte, millet adına karar verilebilmekte, talimatla hareket etmemektedirler. Bu manada, özellikle personel sayısının artmasıyla da iş yükünün azaldığını ifade etmek isterim." diye konuştu.
Cora, yargı paketleri kapsamında yapılan değişiklikleri ve adalet alanında yapılanları anlattı.
- "Yargımız hem bağımsız hem de tarafsız bir şekilde görevini sürdürüyor"
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, "Özellikle 15 Temmuz hain darbe gecesi Adalet Bakanlığımızın, yargı mensuplarımızın darbenin ilk anından itibaren gösterdikleri refleks ve hemen işlemlerin başlamış olması darbenin önlenmesi konusunda büyük bir rol almıştır." dedi.
Sistem değişikliğini kendilerinin de desteklediğini anımsatan Destici, "Burada en önemli değişikliklerden bir tanesi de daha önce Anayasa'mızda yargı sadece bağımsızlık ilkesiyle anılırken bunun yanına tarafsızlık ilkesi de eklendi. Şu anda, yargımız anayasal olarak hem bağımsız hem de tarafsız bir şekilde faaliyetlerini, görevini sürdürüyor." diye konuştu.
Destici, yargı reformu paketleriyle ve diğer düzenlemelerle gerçekten pek çok önemli eksikliğin de giderildiğini kaydetti.
AİHM kararlarının çok gündeme geldiğine dikkati çeken Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette ki hukuk, mevcut meri hukukumuz, yerel mahkemeler, Anayasa Mahkememiz, Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bunlar bir bütünlük arz eder. Fakat Türkiye'nin bütün AİHM kararlarına uyma gibi bir mecburiyeti olduğunu düşünmüyorum, orada da hukukun bize verdiği bazı haklar olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir örnek anlatayım: Merhum Muhsin Başkanımızla birlikte İskeçe'ye gittik. İskeçe Türk Birliği var. Baktık kapısında tabela yok; bir boşluk var, tabela yeri çökmüş. Dedik ki niye tabela yok? Dediler ki: 'Türk kelimesi yazdırılmadığı için biz de tabela asmıyoruz.' Burada da AİHM kararları var ama Yunanistan bunları uygulamıyor ve Yunanistan'da hiçbir büyükelçi de çıkıp talimat verir gibi 'siz bu kararlara uyun' diye ya da 'uygulayın' diye açıklama yapmıyor. AİHM'nin çifte standardını hepimiz biliyoruz, görüyoruz."