HABER

Ağrılarınız hangi hastalığı işaret ediyor?

Aslında vücut uyarı sisteminin bir parçası olan ağrılar, kimi zaman hayatı çekilmez kılabiliyor. işte toplumda en sık görülen ağrılar ve tedavi yöntemleri.

Ağrılarınız hangi hastalığı işaret ediyor?

İnsanın var olduğu andan itibaren adından söz ettiren bir olgudan bahsediyoruz, ağrı. İnsan yaşamının bir parçası, yarattığı psikolojik etkiler nedeniyle hayat standardını bir anda düşüren ve adeta ızdıraba dönüştüren bir durum.

Ağrı aslında vücudun bir uyarı sistemi. Çünkü hastanın doktora gitmesini sağlayan en önemli etkenlerin başında geliyor. Ağrının tanımı çok subjektif olmakla birlikte Dünya Ağrı Araştırmaları Teşkilatı'nın yaptığı tanımda, ağrının ortaya çıkışında kişiye özgülük önem taşıyor. Yani ağrı tamamen kişinin tanımlamasına özgü. Acıbadem Hastanesi Ağrı Tedavi Bölümü'nden Dr. Selçuk Dinçer, "Bu nedenle, o kişinin daha önceki ağrı deneyimleri, karakteri, ağrı eşiği gibi birçok faktör, o anda hissettiği ağrının karakterini ve şiddetini belirliyor" diyerek, ağrının varlığının kişinin tüm sosyal yaşantısını etkileyerek onu iş yapamaz hale getirdiğini hatırlatıyor. Dr. Selçuk Dinçer, bunun sonucunda kişinin psikolojik yapısının da etkilenmesinin kaçınılmaz bir durum olduğunu söyleyerek, anksiyete, depresyon gibi sorunların ağrıya çok sık eşlik eden bir durum olarak karşılarına çıktığını, bunun da hayat kalitesi üzerinde negatif etki yaratan bir başka unsur olduğunu ifade ediyor.

Toplumu en fazla etkileyen ağrılar ve nedenlerine bakıldığında ise bel-boyun ağrıları ilk sırada geliyor. Onu baş ağrıları, kanser ağrıları ve nöropatik ağrılar takip ediyor. En basit olarak bu şekilde sıralanan ağrılarla ilgili bilgileri ise Acıbadem Sağlık Grubu, Ağrı Tedavi Bölümü sorumlusu Prof. Dr. Süleyman Özyalçın'dan aldık.

BAŞ AĞRILARI

Baş ağrıları içinde önemli bir grubu gerilim tipi baş ağrıları oluşturuyor. Özellikle baş çevresi adalelerinin kasılmasına bağlı olarak gelişen baş ağrılarının tedavisinde ilaçlar çok başarılı olmayabiliyor.

Baş ağrıları içinde gerilim tipi ağrılar ve migren önemli bir yer tutarken son yıllarda aşırı ağrı kesici ilaç kullanmaya bağlı ortaya çıkan baş ağrılarının da sık görülmeye başlandığını hatırlatan Prof. Dr. Özyalçın, bu durumda hangi sorunun ağrıya neden olduğunu anlamak adına kendilerini zorladığını anlatıyor. Öyleki bazen sadece aşırı ağrı kesici ilaç kullanımının kesilmesinin sağlanması bile hastanın baş ağrısı yakınmalarının azalmasına hatta tamamen geçmesine neden olabiliyor.

Migren ve gerilim tipi baş ağrılarının birbirine karıştırıldığını söyleyen Özyalçın, iki ağrının nedenleri ve nasıl yaşandığını şöyle anlatıyor: "Migrenin ortaya çıkışında belirgin bir faktör olmamakla birlikte genetiğin etken olduğunu biliyoruz. Migrenin genel sıklığı yüzde 5-10 kadardır. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür.

Gerilim tipi ağrılarda ise günlük yaşam sıkıntıları, baş boyun bölgesindeki adale kullanım bozuklukları, baş boyun bölgesindeki adale gerginliklerine bağlı travmalar etkili olabiliyor. Toplumda yüzde 30 oranında gözlenmektedir. Bunların dışında 1990'ların başında tanımlanan ve 2003 yılında yeni baş ağrısı sınıflamaları içine giren servikojenik baş ağrıları var. Bunlar da boyun bölgesinde ilk üç omurdan kaynaklanıyor. Özellikle trafik kazaları sonrasında arkadan araba vurmaya bağlı olarak ortaya çıkan travmalar, sporcularda ortaya çıkan ani harekete bağlı travmalar bu ağrının oluşmasında etkili oluyor."

KANSER AĞRILARI

Tüm kanserler ciddi ağrılara neden olmamakla birlikte, meme, kemik, prostat, akciğer kanserinin bir kısmı, ürogenital organlardan kaynaklanan kanserlerde, kemik metastazlarında, beyne yayılmış kanserlerde yoğun ağrılar ortaya çıkıyor. Kanserden kaynaklanan ağrılar öncelikle kanserin kendine veya metastazına bağlı olarak ortaya çıkabiliyor.

Ayrıca cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi kanser tedavisine bağlı olarak da ağrı oluşabiliyor. Prof. Dr. Özyalçın'ın verdiği bilgiye göre, kanser ağrılarında uygun ilaç kullanımı ile hastaların yüzde 80'inin ağrıları giderilebiliyor. Çözülemeyen ağrılarda ise sinir blokları uygulanıyor.

Ağrı iletiminden sorumlu sinirleri elektriksel yolla veya bir takım kimyasal maddelerle iletimi kesiliyor. Özyalçın kanser ağrıları için, "Yaşadıkları ağrının bir kader olmadığını bilmeliler. Ağrılarının ilaçla ya da ilaç dışı yollarla olmak üzere bir şekilde dindirmek mümkündür" diye konuşuyor.

BEL-BOYUN AĞRILARI

Ağrılar içinde de ise en sık rastlananın bel ağrıları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özyalçın, bel ağrısının henüz insanoğlunun iki ayak üzerinde durmaya uygun davranama alışkanlıklarının gelişmemiş olmasından kaynaklandığını, belki de temel sorunun iki ayaklılığa geçiş evrimini tamamlayamamasının bir sonucu olduğunu söylüyor. Genellikle erişkin yaş problemi olan bel ağrısı 65 yaş üstü ve 25 yaşın altında görüldüğünde daha dikkatli incelenmesi gereken bir uyarıcı olarak kabul ediliyor ve altta yatan başka bir neden olup olmadığının araştırılması gerekiyor.Bel ağrıları ağrı kliniklerine başvuran hastaların yüzde 70-80'inin oluşturmaktadır.

Bir diğer omurga ağrısı grubu da boyun ağrıları. Özyalçın, boyun ağrılarında da omurgada oynak bir bölüm olan boynumuzu iyi kullanmamaktan kaynaklandığını söylüyor.

NÖROPATİK AĞRILAR

Herkeste her an gelişebilecek özellikte olan nöropatik ağrılar, sinir hasarı yapabilecek ayak burkulması gibi basit bir olayı takiben gelişebildiği gibi diyabet, alkolizm ya da inmeye bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor. Ağrı, yanma, iğnelenme, üşüme, elektrik çarpması şeklinde olabiliyor. Nöropotik ağrı tedavisinde öncelik ilaç tedavisindedir, bununla beraber hastaya sempatik sinir bloğu uygulanabilir. Bu tedavinin çok etkili olduğu hastalar vardır. Ayrıca üçüncü bir alternatif ise, bu hastalarda ya omuriliğe ya da hasar gören sinirin olduğu yere elektrik akımı veren elektrotlar ile bunlara bağlı jeneratör görevi gören bir pil yerleştirilmesidir.

En Çok Aranan Haberler