Rekabet Kurumu, akaryakıt sektörünün fiyatların yüksek olmasında vergileri bahane ettiğini ve uluslararası alandaki yükselişleri tam olarak yansıtırken, düşüşleri yansıtmadığını kayıt altına aldı.
Rekabet Kurumu, Akaryakıt Sektör Raporu'nu açıkladı. Rekabet Kurumu 1. Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ve akaryakıt sektöründe yapılan ön araştırmaya da temel teşkil eden Akaryakıt Sektör Raporu, Rekabet Kurulu'nun görüş ve önerileri doğrultusunda son hali verilerek yayına hazırlandı.
Akaryakıt Sektör Raporu bilgi için TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na, Başbakanlığa, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB), Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği'ne (TÜSİAD), Petrol Sanayi Derneği'ne (PETDER), Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası'na (TABGİS), Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası'na (PÜİS) ve Akaryakıt Dağıtım ve Depoloma Şirketleri Derneği'ne (AKADER)'e gönderiliyor.
Türkiye'nin, 2005 ve 2006 yıllarında üretim miktarının yaklaşık 10 katı ham petrol ithalatı gerçekleştirdiğini belirtilerek, Türkiye'nin petrol arzı bakımından dışa bağımlı olduğunu vurgusu yapılan raporda, "Yerli ham petrolün Türkiye ihtiyacını karşılama oranı 1990'lı yılların başında yüzde 20'lere kadar yükselmişken, giderek düşerek günümüzde yüzde seviyelerine inmiştir" denildi.
Akaryakıtta Otomatik Fiyatlandırma Mekanizması'na (OFM) işaret edilen raporda, son dönemde tüm rafinerilerin karlılığı artarken, Tüpraş'ın karlılığının ortalamanın üzerinde arttığı kaydedildi. Tüpraş'ın ithalatta ve dolayısıyla yurtiçi tüketimdeki payının artması da dikkate alındığında, fiyatlandırmadaki rolünün özelleştirme öncesi döneme kıyasla güçlendiği belirtilen raporda, akaryakıttaki vergi yüküne şöyle değinildi:
TÜRKİYE AKARYAKITTA PAHALI PAZAR
"Rafineri çıkış fiyatıyla birlikte fiyatı oluşturan diğer unsurlar, vergiler ile dağıtım ve perakende satış paylarıdır. Vergilerin içerisinde ise ÖTV ve KDV ile gelir payı yer almaktadır. Türkiye, ÖTV, KDV ve gelir payının oluşturduğu toplam vergi yükünün akaryakıt satış fiyatı içerisindeki oranı bakımından, AB ülkelerinin oldukça üstündedir."
Türkiye'nin gerek "rafineri çıkış fiyatı, dağıtım payı ve perakende satış karı"ndan oluşan vergi dışı fiyat, gerekse vergilerin eklenmesiyle elde edilen pompa satış fiyatı bakımından diğer ülkelerden bariz bir şekilde pahalı bir pazar olduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
VERGİ BAHANE EDİLİYOR
"Vergilerin yüksek olması, dağıtıcılar ve perakende satıcılar tarafından, fiyat içerisindeki paylarının çok düşük olduğu, dolayısıyla rekabet imkanının da daraldığı yönünde bir sava dönüştürülmüş ve benzer bir ifade EPDK tarafından hazırlanan sektör raporuna da yansımıştır. Pazara yeni giriş yapan şirketler bakımından bir ölçüde yüksek finansal yük getirdiği düşünülebilirse de bu sava tümüyle katılmak mümkün değildir; çünkü akaryakıt ürünleri üzerindeki bu vergiler, netice itibarıyla nihai tüketicilerin ödediği ‘dolaylı' vergilerdir.
Bilindiği üzere OFM'nin bir başka özelliği, dağıtım şirketleri ve perakende satıcılar bakımından maktu olarak kar paylarının belirlenmesidir. 1 Ocak 2005 tarihi itibarıyla bu uygulama da sona ermiş bulunmaktadır. Böylece, dağıtıcılar ve perakende satıcılar fiyatlarını kendileri ayarlama olanağı elde etmişlerdir."
DÜŞÜŞLER YANSITILMIYOR
Uluslararası fiyatlar yükselirken perakende satış fiyatının da yükselmesinin, düşerken ise aynı yönde düşmesi ve uyumlu bir fiyat yapısının oluşmasının beklendiği kaydedilen raporda, "Ancak bu beklenti tam olarak gerçekleşmemekte olup, uluslararası fiyatlar yükselirken gerek rafineri çıkışı fiyatlar gerekse pompa fiyatları yükselmekle birlikte, uluslararası fiyatlar ve rafineri çıkış fiyatları düşerken, bu durum pompa fiyatlarına aynı oranda yansımamaktadır" denildi.
Dağıtım ve perakende satış kademelerinde, uluslararası fiyatlar gerilemiş olsa bile önceki dönemde oluşan yüksek fiyat seviyesinden geri adım atılma noktasında bir katılığın mevcut olduğu belirtilen raporda, "Bu durumun, uluslararası fiyat seviyesindeki değişimlerin yeterince dikkate alınmadığı ya da dağıtım ve perakende satış seviyesinde serbestliğe rağmen ‘rekabetçi' bir fiyatlandırmanın gerçekleşmediği şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir" denildi.
Tavan fiyat uygulaması kapsamında bildirilen fiyatların, bayiler tarafından "nihai satış fiyatı olarak" algılandığı ve uygulandığı anlatılan raporda, "Bu çerçevede, dağıtımla birlikte bayi marjlarının belirlenmesi noktasında da dağıtım şirketlerinin belirleyici olduğu; bayilerin fiyatlandırma konusundaki özgürlüklerinin, dağıtım şirketi ile olan diğer ticari ilişkilerindeki özgürlüklerinden tam olarak ayrılmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla fiyatlandırma noktasında bayilere tam bir serbestlik getirilebilmesinin dikey sözleşmelere ilişkin düzenlemelerin gerçekleştirilmesine bağlı olduğu düşünülmektedir" denildi.
PAZARDA HAKİM DURUM
Sektördeki yapısal sorunlara işaret edilen raporda, EPDK tarafından lisans verilmiş 47 dağıtım şirketi bulunmasına rağmen, sadece beş teşebbüsün pazarın yaklaşık yüzde 90'ına hakim olduğu belirtildi. Raporda, "Bu durumun uzunca bir süredir değişmeden devam ettiği; dolayısıyla, rekabet hukuku bakımından akaryakıt ürünleri sektöründeki en önemli sorunun mevcut ‘oligopolistik pazar yapısı' olduğu ve kalıcı bir rekabetin tesis edilebilmesi için bu yapının mutlak suretle değişmesi gerektiği, sektörde rekabetin geliştirilmesi bakımından alınması önerilen önlemlerin de bu açıdan değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir" denildi.
60 BİN TON SINIRI PAZARA GİRİŞİ ENGELLİYOR
Dağıtım şirketlerinin lisanslarının sürmesi için getirilen minimum 60 bin ton satış yapılması konusunun "açıkça" pazara giriş engeli yarattığı ve kaldırılması gerektiği vurgulanan raporda, lisans iptali içermeyen ancak küçük şirketleri birleşme yönünde zorlayan eşikli bir yapının oluşturulabileceği ifade edildi. (ANKA)