Olay, 15 Aralık Çarşamba akşamı İzmit ilçesi Kuruçeşme Akpınar TOKİ Konutları’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 3 aylık bebeğin uzun süre ağlaması üzerine bina sakinlerinin ihbarı ile olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kapıyı kırarak içeri giren jandarma ekipleri, Nurten Uyanık’ın (36) doğalgaz borusuna asılı cansız bedeniyle karşılaştı. Olay günü tedbir amaçlı hastaneye kaldırılan 3 aylık bebeği ise devlet koruması altına alındı.
Olay gününde bebeğin ağlama sesleri ise komşular tarafından cep telefonu ile kaydedildi. Görüntülerde 3 aylık bebeğin ağlama seslerinin tüm binada yankılandığı duyuldu.
"NURTEN BİZİMLE OLAN DİYALOĞUNU KESMİŞTİ"
Nurten Uyanık'ın komşuları çeşitli iddialarda bulundu. Uyanık'ın psikolojik şiddet gördüğünü ileri süren S.U., "Olay günü öğle saatlerinde Nurten'in eşinin eve geldiğini gördüm ve öksürük sesleri duydum. Yine öğle saatlerinde bebek çok ağlamaya başladı. Benim oğlum da salonda oturuyordu, sesleri duydu. Bana, 'Anne bebek çok ağlıyor' dedi. Yaşadıkları evde elektrik, su ve doğalgazları kesik olduğu için eşi Nurten'i Gölcük'te başka bir yere götürmüştü. Yaklaşık 1 haftadır bu evdeydiler, bebekte soğuktan mıdır nedir sürekli ağlıyordu. Nurten 1 haftadır bizimle olan diyaloğunu kesmişti. Bizi gördüğü zaman saklanıyordu, kapıyı açmıyordu. Öğleden sonra saat 15.00 - 16.00 civarı yine adamın öksürük sesi geldi. Ben yine oralı olmadım. Saat 17.00’den sonra da bebeğin sesi çok artmaya başladı. Oğlum bana 'Anne dayanamıyorum kapıyı kıracağım' dedi. Ben bırakmadım. O sıra alt komşu beni aradı ve 'Bebek çok ağlıyor, bir bak istersen' dedi. Ben de onların her sorunuyla ilgilendiğim için bakmak istemedim. Evlerinde yaşanan şiddet sebebiyle sürekli jandarma çağırmak zorunda kalıyordum. Nurten de zaten bipolar hastasıydı, psikolojisi iyice bozuluyordu. Rahatsız oluyordu" ifadelerini kullandı.
"BEBEĞİ JANDARMA EKİPLERİ GETİRDİ"
Olay gecesi bebeğin ağlama sesleri üzerine ihbarda bulunan Uyanık'ın bir diğer komşusu A.S. ise, "Bebek uzun süre ağlayınca kapıyı çaldım, kimse açmayınca ihbarda bulundum. İhbarın ardından jandarma ekipleri 5 dakika içinde geldi. Bebeğin ne kadar süredir ağladığını sordular. Ben de 2.5 saattir bebeğin ağladığını söyledim. Ekipler savcılık izniyle kapıyı kırdı. Onlar içeri girdiklerine 'Öldü mü?' diye sordum. Bunu hiç görmemem gerektiğini ve orayı terk etmemi söylediler. Ağlayarak evime indim ve bir süre sonra jandarma ekipleri bana bebeği getirdi. 2 saat kadar bebekle ilgilendim. Su ve süt verdim ona. O çocuğu kurtardığım için sevindim. Belki de olmasaydım o da ölmüş olacaktı. Çünkü babası gece çalışıyormuş ve sabah eve gelecekti" dedi.
"HASTANEDE TEDAVİ GÖRSE BU DURUM YAŞANMAYACAKTI"
Nurten Uyanık'ın daha önce şiddet gördüğü için savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ileri süren A.S., "Beni ve S.U.'yu da şahit olarak yazdırdığı için karakoldan çağrılmıştık. Biz de onun bize anlattığı kadarıyla, yüzeysel olarak bazı şeyleri biliyorduk. Gidip biz de ifademizi verdikten sonra eşi 1 ay uzaklaştırma aldı. O sıralar Nurten hamileydi. Bir gün rahatsızlandığında onu S.U. ile birlikte hastaneye götürdük. Doğum yapana kadar S.U. yanında bekledi. Doğumdan sonra hastanede yatması gerektiğini söylemişler ama eşi kabul etmemiş ve çıkması için imza atıp onu eve getirmiş. Belki hastanede kalıp tedavisini görse bu olmayabilirdi. Elektriği ve suyu kesik olduğu için kayınvalidesine gitmiş. Orada da sıkıntılar yaşadığı için tekrar hastaneye götürmüşler ve yine tedavi görmüş. Kocası da yine imza atıp onu yine eve getirmiş. Bu kadının eve gelmesi gerekmiyordu. Eğer tedavi görseydi bugün bu durumu yaşamayacaktı" ifadelerini kullandı.
İHA