Almanya'da koalisyon ortağı Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Partisi lideri ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Markus Söder, Eylül ayındaki federal seçimler öncesi başbakan adaylığını geri çektiğini açıkladı.
Söder, Başbakan Angela Merkel'in Hristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) lideri Armin Laschet'in adaylığını kabul ettiğini duyurdu.
Böylece 26 Eylül'de yapılacak genel seçimlerde CDU-CSU'nun ortak adayı olarak Armin Laschet başbakanlık için yarışacak.
Söder anketlerde Laschet'ten fazla puan toplamakla birlikte CDU yönetiminin desteğini alamadı.
Muhafazakar partilere desteğin genel olarak azaldığı, seçimlerde Yeşiller Partisi de dahil olmak üzere diğer partilerle daha yoğun bir yarış yaşanacağı bildiriliyor.
Laschet**, Türkiye'yle yakın diyalogdan yana**
Başbakan Angela Merkel'e yakınlığıyla bilinen Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanı Armin Laschet, Ocak ayında CDU'nun genel başkanı seçilmişti.
Kongredeki konuşmasında aşırı sağcılara meydan okuyan Laschet, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine şüpheyle baksa da, Ankara'yla yakın diyalogdan yana bir siyasetçi. Laschet, göçmenlere yönelik sıcak yaklaşımıyla biliniyor.
Koronavirüs salgını nedeniyle internet üzerinden düzenlenen ve delegelerin dijital sandıklarda oy kullandığı kongrede, 992 delegeden 552'sinin oyunu almayı başaran Laschet, rakibi Friedrich Merz'i geride bıraktı.
CDU'nun merkez sağda, ılımlı bir siyaset izlemesi gerektiğini savunan Laschet'e karşı, popülist söylemleriyle tanınan Merz, partiyi daha muhafazakar bir çizgiye taşımayı vadetmişti.
CDU'daki başkanlık yarışı, Başbakan Angela Merkel'in Eylül ayında yapılacak federal seçimlerle birlikte siyaseti bırakacak olması nedeniyle, Almanya siyasetinin geleceğini şekillendirecek bir dönüm noktası olarak görülüyordu.
Almanya'nın en büyük eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya'nın başbakanı olan deneyimli siyasetçi Laschet, merkez sağda, ılımlı ve kapsayıcı bir siyaseti savunmasıyla, göçmenlere yönelik sıcak yaklaşımıyla ve Merkel'in bugüne kadar izlediği siyasi çizgiye verdiği destekle tanınıyor.
Hukuk ve siyaset bilimi mezunu olan 59 yaşındaki Laschet, geçmişte Federal Meclis'te milletvekilliği ve Avrupa Parlamentosu üyeliği de yapmış, çok deneyimli bir siyasetçi olarak biliniyor.
Laschet, Merkel'in 2015 yılında yaşanan mülteci akını krizi sırasında izlediği "açık kapı politikasına" destek açıklayan CDU'lu siyasetçiler arasında.
Geçmişte Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde Uyum Bakanı olarak da görev yapan Laschet'in, Türkiyeli göçmen toplumu ile yakın bir diyalogu var.
Almanya'nın ekonomik gücünün gelişmesini göçmenlere de borçlu olduğunu söyleyen Laschet, çok kültürlülüğü savunuyor.
75 yıllık geçmişe sahip olan CDU'nun 9'uncu genel başkanı seçilen Armin Laschet, koronavirüs önlemleri nedeniyle, sadece adayların ve divan kurulu üyelerinin bulunduğu salondan, video konferans aracılığıyla delegelere ve partililere seslenirken, parti içinde birlik mesajı verdi, seçimlerde başarıya odaklanacaklarını söyledi.
Yaptığı duygusal konuşmada, babasının bir madenci olduğunu, "güvenin" ne denli önemli olduğunu ondan öğrendiğini anlatan Laschet, "Bana, her gün, yerin 1000 metre altında, sıcak ve karanlıkta, ağır koşullarda çalışırken, kimsenin nereden geldiğinin, hangi dine mensup olduğunun, hangi kökenden olduğunun, nasıl göründüğünün hiçbir önemi olmadığını, asıl önemli olanın yanındakine güven duymak olduğunu öğretti" diye konuştu.
"Bizi ayakta da tutan işte bu güvendir" diyen Laschet, CDU'nun bir merkez partisi olarak, zorlu bir dönemden geçilirken, seçmene güven vermeye devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Deneyimli siyasetçi, ABD'deki başkanlık seçimleri, Kongre baskını ile artan kutuplaşmaya dikkat çekti, benzer gelişmelerin Almanya'da yaşanmaması için de uyarıda bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, "sistematik yalanları" ile ülkesindeki kutuplaştırmayı derinleştirdiğini, siyasi iklimi zehirlediğini, güveni, birlik ve beraberliği yıktığını söyleyen Laschet, Almanya'da da geçen aylarda aşırı sağcıların ve koronavirüs önlemleri karşıtlarının da Federal Meclis'e girmeye çalıştıklarını söyledi.
Almanya'daki aşırı sağ tehdidine dikkat çeken Laschet, göçmenlere yönelik olumlu tutumuyla bilinen CDU'lu siyasetçi Walter Lübcke'nın 2019 yılında aşırı sağcılar tarafından öldürüldüğünü hatırlatarak, "Şunu açıkça ifade ediyoruz; biz aşırı sağcılar ve nefret saçan kundakçıların ülkemizi mahvetmelerine izin vermeyeceğiz" dedi.
Laschet, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tanıyan, geçmişte onunla görüşmüş bir siyasetçi.
Bununla birlikte Erdoğan'ın geçen yıllarda Almanya'yı "Nazi" ithamları ile hedef aldığı günlerde onu eleştirmekten kaçınmayan Laschet, Türkiye'deki siyasi gerilimlerin ve kutuplaşmaların Almanya'ya taşınmaması uyarısında bulunmuştu.
Alman siyasetçi, geçen yıl Erdoğan'ın sınırları açarak sığınmacıları Avrupa'ya gönderme girişimini de eleştirmiş, Avrupa'nın "şantaj ve tehditlere boyun eğmemesi" gerektiğini söylemişti.
Laschet, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine ise şüpheyle bakan ve geçmişte müzakerelerin açılması kararını desteklemeyen siyasetçilerden. Bununla birlikte, ahde vefa ilkesi nedeniyle, Türkiye'ye geçmiş hükümetler döneminde verilen sözler çerçevesinde, müzakere sürecinin sürdürülmesi gerektiğini savunuyor.
Türkiye'de hukuk devleti ve demokrasi alanında yaşanan sorunlar nedeniyle, AB adaylık sürecine son verilmesi çağrılarına katılmayan Laschet, bunun tam tersine Erdoğan'ı güçlendireceği yorumunda bulunmuştu.
CDU'lu deneyimli siyasetçi, NATO üyesi Türkiye'nin stratejik olarak hem AB hem Almanya için önemli bir ülke olduğunu, bu nedenle yakın bir diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini savunuyor, milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye'ye mali yardımların da sürdürülmesi, hatta arttırılması gerektiğini kaydediyor.
2005 yılından beri başbakanlık koltuğunda oturan ve Almanya'nın yakın tarihine damgasını vuran Merkel, Eylül ayında yapılacak genel seçimlerde aday olmayacak, ve aktif siyaseti bırakacak.
Merkel, 2015 yılındaki mülteci krizinde izlediği "açık kapı politikası" nedeniyle parti içerisinde sert bir şekilde eleştirilmiş, eyalet seçimlerinde partisinin büyük oy kaybetmesi nedeniyle de, 2018 yılında bir daha parti liderliğine ve başbakanlığa aday olmayacağını açıklamıştı.
2018 yılında parti başkanlığını, yine Merkel'e yakın bir isim olan Genel Sekreter Annegret Kramp-Karrenbauer devralmıştı. Ancak Kramp-Karrenbauer de son yıllardaki seçim başarısızlıkları ve parti içi çekişmeler nedeniyle Şubat ayında bu görevi bırakma kararı almış, koronavirüs krizi nedeniyle parti kongresi birkaç kez ertelenmişti.
Halen Savunma Bakanı olarak görev yapan Kramp-Karrenbauer'in liderlik koltuğunu Laschet'e devretmesiyle birlikte CDU'da genel başkanlık, yaklaşık yirmi yıl aradan sonra, bir kez daha erkek bir siyasetçiye geçmiş oldu.