Anayasa Referandumu tartışmasıyla siyaset meydanı ısınırken, Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk Habertürk'e konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Referandum öncesi panik halde olduğunu ve ne yapacağını bilemediğini öne süren Hüsamettin Cindoruk, Başbakan'ı geçmişte gördüğü Melodram Kumpanyası tiyatro oyuncusu Manukyan'a benzetti. Cindoruk, Başbakan Erdoğan için "Ağlamasını çok beğendim. Birinci sınıf melodram artisi gibi ağlıyor. Melodram Kumpanyası'ndaki Manukyan da böyle ağlardı. Önce tıkanır, sonra boşalırdı. Çünkü numaradan yapıyordu" dedi.
BAŞBAKANLAR AĞLAMAZ
Darbe döneminde asılan gençlerin ailelerine yazdığı mektup nedeniyle ağlayan Başbakan Erdoğan'a "Abartmasın" diye seslenen Cindoruk, darbeden Başbakan Erdoğan'ın hiçbir zarar görmediğini söyledi. Cindoruk şöyle konuştu: "Bir siyasetçi ağlarsa panik haldedir. İktidar kudreti temsil ediyor. Hiçbir kudret ağlayarak ortaya konmaz.
İnsanların ağlamasına karşı değilim. Ama Başbakanların ağlamasına kesinlikle karşıyım. Üstelik 30 sene evvelki herkesin bildiği ama onun bilmediği, herkesin yaşadığı ama onun yaşamadığı olayları anlatması yanlış. Maziye bakarak gelecek kurulmaz. Maziden faydalanır insanlar. Sistemi ağlama duvarına getirirseniz olmaz. Başbakan diyor ki '27 Mayıstan biz de zarar gördük'. 27 Mayıs'ta doğmamıştın bile. Ya da doğduysan 4-5 yaşındaydın. O zararı görenler bizleriz. Darbeden zarar gören partinin başıyım. Başbakanlarımız, bakanlarımız asıldı. 4 ay Sayın Demirel ile birlikte Zincirbozan'da kaldım. 2.5 ay sıkıyönetim hapishanesinde kaldım,1 aya yakın ev hapsinde kaldım. Benim yanımda bu arkadaş yoktu. Bunlardan hiçbirini görmedim. Deniz Baykal vardı Zincirbozan'da. O yüzden abartmasınlar. Darbeler onlara hiçbir zarar vermedi. Aksine o darbelerden siyasi parti kurdular".
REFERANDUM TEHLİKELİ HALE GELDİ Hükümetin terörle mücadeleye gücünün yetmediğini, terörün istediği her yerde eylem koyabildiğini kaydeden Cindoruk, hükümetin terör konusundaki gevşekliğinin referandumu çok tehlikeli hale getirdiğini söyledi.12 Eylül'de yapılacak olan referandumu tehlikeli ve yanlış bir karar olarak nitelendiren Cindoruk,
"Bu referandum kadar tehlikeli, yanlış bir siyasi karar Türkiye'de bugüne kadar yaşanmadı. Bu ortamda siyasi referandum yapmaya kalkışmak Türkiye'nin geleceğiyle oynamaktır. Türkiyenin rejimiyle oynamaktır, Türkiyenin siyasi disipliniyle oynamaktır. Açıkçası söylemekten çekiniyorum Türkiye'nin istikrarıyla oynamaktır. Öte yandan hak ve özgürlüklerin referandumla alınıp verilmesi de tehlikeli bir iş. Halk bunun ayrımına varamaz. Olabilir, bir hak ve özgürlüğü defedebilir. Nitekim 87 referandumu böyle bir tehlike atlatmıştır. O nedenle hak ve özgürlüklerin referanduma sokulması anayasa biliminde ayıptır" dedi.
EN YÜKSEK "HAYIR" EGE'DEN ÇIKACAK
"Hayırda hayrı gör" diyerek vatandaşlardan referandumda "Hayır" oy isteyen Cindoruk, en yüksek hayır oylarının ise, Ege Bölgesi'nden çıkacağını söyledi. Son günlerde Ege sahillerini dolaştığını belirten Cindoruk "Ege de en yüksek hayır oyu çıkacak. Bunu biliyorum"dedi.
Referandumdan ülke genelinde hayır çıkması halinde AK Parti'nin çökeceğini de ifade eden Cindoruk "Referandumda hayır oyu çıktığında AK Parti çöker. Çok iddialı onlar da. Başbakan dolaşıyor, kalabalıkları toplamaya çalışıyor. Çok sert konuşmalar ortaya koyuyor. Zaman zaman da ağlıyor. Buna mukabil de terör de mayın patlatmaya, can almaya şehitlerimizi çıkarmaya devam ediyor. Terör hükümetle mücadelesinde, hükümetin terörle mücadelesi yok. Üzülerek gördüğümüz odur. İstanbul'dan hakkari'ye kadar yaygın terörle karşı karşıyayız. Bu aslında hükümete meydan okumadır. Terörizm hükümete meydan okuyor. Üzüldüğüm de budur" dedi.
İZMİR'DE GEREKENİ YAPACAĞIZ
DP İzmir İl Başkanı Fatih Dalan'ın GİK Üyesi Erkut Şenbaş iley aşadığı sorun nedeniyle istifa aşamasına gelmesi üzerine patlak veren Dalan-Şenbaş çekişmesinde sorunun çözüleceğini de belirten Cindoruk "Tekrar barış içinde siyaset yapmalarını sağlayacağız, gerekeni konuşacağız" dedi.
Cindoruk "GİK Üyesi arkadaşlarımız Türkiye genelinde siyaset yaparlar. Elbette bulundukları illerde de söz söyleme hakları var. Onların basına yansımasını yanlış bulurum. Kendi iç mücadelemiz iç anlaşmazlıklarımız olabilir. Onları kongreler sürecinde çözeriz, gerekirse Genel Merkez çözer. Arkadaşlarımızın zaman içinde sağduyu davranışlarını gördüm. Gerekli tedbirleri parti alacaktır. Tekrar kendi aralarında barış içinde siyaset yapmalarını sağlayacağız.
Üstelik bu kadar önemli referandum arefesinde kendi içimizde enerjimizi tüketmek fevkalede yanlıştır. Gereken yapılacaktır. Gerekeni konuşacağız" dedi. Dalan ve Şenbaş'ı biraraya getirip getirmeyecekleri yönündeki soruya ise Cindoruk, "Onlar bir araya gelir. Fazla zorlamak yanlış olur. Parti kendi meselesini kendi içinde çözer. İstifa sözcükleri de hararetle o günün kızgınlığıyla söylenmiştir. İnsanlar sakinleşince daha özümsenecek çözümler bulurlar. Herşeye genel başaknın karışması siyasette güçsüzlük örneğidir. Organlar kendi aralarında meselelerini tartışılırlar, çözerler" diye konuştu.
KOMUTANLARIN TUTUKLANMASI SİYASİ
Balyoz davasının kabul edilmesinin ardından Yüksek askeri Şura öncesi 102 komutanı tutuklama kararını hukuki değil siyasi bulduğunu da söyleyen Cindoruk, yargının askeri şuraya müdahale ettiğini ileri sürdü. Tutuklamadan 6 ay sonraya duruşma tarihi verilmesinin ancak darbe dönemlerinde ve olağanüstü mahkemelerde yaşanabileceğini kaydeden Cindoruk,k ararı veren hakimlere de "itidal" tavsiye etti. Cindoruk şöyle konuştu:
"Yargı askeri şuraya müdahale etti. Yargının kararı askeri şuradan sonra olsaydı bu kelimeyi kullanmazdım. Ama çok kısa bir süreç ortada. 10. ağır ceza mahkemesinin kararını hukuki değil siyasi buluyorum. Siyasi tarihimizde hukuk tarihimizde böyle bir olay yoktur. Bu karar yanlıştır. Yargının bu kararı vatandaşı kırmıştır, kızdırmıştır. Bu karar askeri de incitmiştir.
Askeri şuraya karşı alınmış bir karar bir, müdahale gibi algılanmıştır. Bunun sonuçlarında silahlı kuvvetlerin davranışı tutumu da üzülerek beklemek gerektiğini söylüyorum. Böyle bir kararı silahlı kuvvetler görmezlikten gelmez. Öte yandan hiçbir adil mahkeme tutukladığı insanların yargılanmasını 6 ay sonraya bırakmadı. Bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, özgür vicdanlara anlatamazsınız. Böyle bir uygulamayı ancak darbe dönemlerinde olağanüstü mahkemelerde görebilirsiniz. Hakim arkadaşları da tanımıyorum ama kendilerine itidal tavsiye ederim."