Washington DC - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "İster Gezi olayları olsun, ister 17 Aralık süreci olsun, bizim burada kısa vadeli önceliklerimiz var. Nedir bunlar? Türkiye'deki istikrarı korumak ve Türkiye'nin istikrarını, güvenliğini hedefleyen her türlü oluşuma ve gayrete de mani olmak, bunun da hemen önünü kesmek. Kısa vadede önceliğimiz bu. Dolayısıyla, mesele istikrar, ulusal güvenlik meselesiyse, birinci öncelik nedir, bunu hedef alan girişimleri bir an önce bertaraf etmektir" dedi.
IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları çerçevesinde Washington'da bulunan Babacan, Türk gazetecilerle bir araya geldi.
Babacan, "Türkiye'ye yönelik bazı eleştirilere" dair soru üzerine, şunları kaydetti:
"Geçen yıl mayıstaki Gezi olaylarından bugüne kadarki süreçte belki eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemi görüyoruz. İster Gezi olayları olsun, ister 17 Aralık süreci olsun, bizim burada kısa vadeli önceliklerimiz var. Nedir bunlar? Türkiye'deki istikrarı korumak ve Türkiye'nin istikrarını, güvenliğini hedefleyen her türlü oluşuma ve gayrete de mani olmak, bunun da hemen önünü kesmek. Kısa vadede önceliğimiz bu. Dolayısıyla, mesele istikrar, ulusal güvenlik meselesiyse, birinci öncelik nedir, bunu hedef alan girişimleri bir an önce bertaraf etmektir.
Bu amaçla, attığınız bazı adımlar, demokrasi, yargı bağımsızlığı veya güçler ayrılığı konusunda bazı soru işaretleri uyandırabiliyor ya da dışarıdan izleyenler böyle bir algıya kapılabiliyor. Bizim bir yandan kısa vadede önceliğimiz kontrolü, istikrarı muhafaza etmekken, orta uzun vadede asıl hedef ve idealimiz olan birinci sınıf demokrasi, gerçek anlamda bir hukuk devleti ve gelişmiş bir ekonomi. Bu konularda taviz vermemiz mümkün değil. Yani orta uzun vadeli hedeflerimizi, ideallerimizi sapa sağlam yerinde tutacağız ama o hedeflere doğru yürürken bizi engelleyebilecek, istikrarımıza, ulusal güvenliğimize zarar verecek her türlü çabayı da, hukuk ve TBMM'nin kabul ettiği yasalar çerçevesinde her türlü yöntemi de kullanarak, engellemeye çalışacağız, bu işin tabiatında bu var."
Babacan, "HSYK yasasının değişmesi veya bazı polislerin görev yerlerinin değiştirilmesi gibi kısa vadede atılan adımların, yargının bağımsızlığı, güçler ayrılığına müdahale gibi görüntüde soru işaretlerine uyandırabildiğini ama niyetlerinin bu olmadığını" belirtti. Ancak, "burada bir organize bir çaba olduğunu ve bunun Türk hükümeti ile Başbakan Erdoğan'ı hedeflediğine" işaret eden Babacan, "Ama sonuçları itibarıyla bütün ülke bundan zarar görüyor. Dolayısıyla, bu tür çabaların, girişimlerin önüne geçmek için, bunları durdurmak için mutlaka gerekeni yapacağız. Buna tolerans göstermek mümkün değil" diye konuştu.
-"Kısa vadede öncelik, istikrar ve kontrolsüz bir resme asla izin vermemek"-
Babacan, hem Gezi olaylarında hem 17 Aralık sürecinde finansal piyasalar üzerindeki gelişmelerin de etkisinin bu yönde olduğunu, finansal piyasaların "kontrolün hükümette mi olduğuna veya ipleri elinden kaçırıp kaçırmadığına" baktığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi iplerin elden kaçtığı, kontrolün kaybolduğu bir ülkede, istikrar değil kaos olur. Dolayısıyla, burada mutlaka bu işin nihai siyasi sorumluğu hükümette olduğuna göre hükümetimizin, iktidar partisi olarak da Meclis'teki grubumuzun ne gerekiyorsa yapması gerekiyor. Yani kısa vadede öncelik istikrar ve kontrolsüz bir resme asla izin vermemek. Zaten sonuçları itibarıyla da görüyorsunuz, ne zamanki Gezi olayları yatıştı piyasalarda düzelme oldu, ne zamanki 17 Aralık operasyonuna karşı adımlar attık, ne zamanki seçimle beraber 17 Aralık operasyonu ve onun arkasındaki yapının çok etkili olmadığı, olamayacağı ortaya çıktı piyasalar da rahatladı. Finansal piyasalar tek ölçü değil ama en azından istikrarı nerede görüyor piyasalar bu bize anlatıyor."
Babacan, seçim sonrasında da ülkede daha istikrarlı bir tablo olduğunu kaydetti. Orta uzun vadedeki öncelikler olan "hukuk devleti ilkesi, yargının gerçekten bağımsız ve tarafsız çalışabilmesi, yargı süreçlerinin kısalması, hızlı, adil, güvenilir kararlar alınabilmesinin", orta uzun vadedeki ekonomik istikrar için de önemli olduğunu belirtti.
-"Türkiye'deki tabloyla Ortadoğu'daki başka hiçbir ülkeyi karşılaştırmak mümkün değil"-
Babacan, sözlerinin "Ortadoğu ülkelerinin kullandığı argümanlara benzetilmesi" üzerine, şunları ifade etti:
"Biz seçimle iş başına gelmiş bir hükümetiz, en son seçimlerde de halkın güveninin, teveccühünün tekrar tekrar teyit edildiği bir hükümetiz. Dolayısıyla, başka ülkelerdeki gelişmelerle Türkiye'yi karşılaştırmak mümkün değil, bunun hangi ülke ile nasıl karşılaştıracaksınız, gerçekten tam darbe ile iş başına gelen Mısır'daki rejimle mi karşılaştırıyorsunuz ya da Suriye'deki rejimle mi karşılaştırıyorsunuz, kiminle karşılaştırıyorsunuz. Türkiye'deki tabloyla Ortadoğu'daki başka hiçbir ülkeyi karşılaştırmak mümkün değil. Biz, AB standartlarında bir demokrasiyi benimsemiş ve 11 yıldır da demokrasinin kalitesini yükseltmiş bir ülkeyiz. Tamam mükemmel değiliz ama 11 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si çok çok farklı. Nasıl 11 yıl önceyle bugün farklıysa 2023'ün Türkiye'siyle bugünün Türkiye'si de farklı olacak.
Bu, sadece Türkiye'de değil, bugün benzer bir olay başka Avrupa ülkesinde de olsa orada da yapılacaktır. Siz düşünün ki bir ulusal güvenlik meselesi haline gelmiş bir konu meydana çıksın, bir ülkenin başbakanının tüm telefon görüşmelerinin takip edildiği ortaya çıksın, devletin kriptolu telefonlarının dahi takip edildiği ortaya çıksın, dışişleri bakanınızın makam odasında en mahrem güvenlik görüşmelerinin yapıldığı bir ortamın dahi dinlendiği ortaya çıksın ve bunları önlemek için atacağınız adımlara siz deyin ki 'bu özgürlükleri kısıtlamıyor mu, şu açıdan doğru mu yanlış mı'. Bu durumlarda gereği neyse yapılır, her ülke ne varsa yapar gereğini. Dolayısıyla burada madem böyle bir yapı var, bu yapıyla da mücadele etmek gerekiyor ve bu yapının Türkiye'ye zarar vermesini önleme için de hızlı adımlar atılması gerekiyor ama bunu yaparken de tabi ki temel ilkelerden sapmamak gerekiyor."
HSYK ve internet yasalarının teklif edildiği hali ile Meclis'ten geçen halinin değiştiğine dikkati çeken Babacan, bir yandan hızlı biçimde sorunu çözmeye uğraşırken bir yandan da temel prensiplerden taviz vermemeye çalıştıklarını kaydetti.
Babacan, Türkiye'ye yönelik para girişine dair soru üzerine, son dört haftadır, hemen her gün Türkiye'ye döviz girişi olduğuna işaret ederek, "Çünkü yatırımcılar şöyle düşünüyor, 'kısa vadeli siyasi risklerin bir kısmı ortadan kalktı' diyor. Ve daha önceki beklentileri ile bugünkü beklentileri arasında fark var, daha olumlu bir bakış açısı var, dolayısıyla bunun sonuçlarını da biz piyasa hareketlerinde görüyoruz" dedi.
Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın üç yıl süreyle Ziraat Bankası Banka Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilmesiyle ilgili soru üzerine Babacan, suçu ispat edilene kadar herkesin masum olduğuna yönelik evrensel hukuk karinesine işaret etti. Babacan,Arslan ile ilgili başka bir soru üzerine, "Siyasi irade böyle tercih etmiştir, hukuki bir engel de yoktur" yanıtını verdi.
Babacan, Gezi olayları ve 17 Aralık İstanbul merkezli operasyona, yurtdışındaki bazı olumsuz yazılararağmen geçen yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyüyerek Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu hatırlattı. Babacan, Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyümesine dair öngörünün, beklenenden biraz daha aşağı olabileceğini, bunun belirleyicisinin ise ihracat olacağını kaydetti.