"Daha neler göreceğiz" diyen Baykal, Ankara'da bir ölçü insanın kendi arasında 'yetki bende' diyerek kapandığını, adaylıkları tespit ettiklerini belirterek, "Yok öyle bir şey kardeşim, kazan da gel. Milletin bir parçası Cumhuriyet Halk Partisi. Sen CHP'nin tabanından korkarsan CHP'yi milletin desteklediği parti haline nasıl getireceksin" dedi.
Seçim çalışmaları çerçevesinde Antalya'da vatandaşlarla bir araya gelen Deniz Baykal, aday adaylığı sürecini anlatarak başladığı konuşmasında, Genel Merkeze adayların ön seçimle belirlenmesi teklifini kendisinin götürdüğünü yineledi ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun kendisi için birinci sıra kontenjan teklifini neden geri çevirdiğini detaylarıyla anlattı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine, "Sizi listenin başına koyalım birinci sıradan kontenjan olarak girin uğraşmayın orada yerinizi alın diğerlerini de örgütten soralım örgüt ayarlasın" dediğini söyleyen Baykal, "Kendisine teşekkür ettim bu düşüncesine ama bunu kabul etmem mümkün değil dedim. Ben Antalya'da ön seçim istiyorum, kendim için de istiyorum herkes için istiyorum. Böyle olursa Antalya ayağa kalkar, yoksa kendini kurtaran kurtaracak kurtaramayan hadi onlar girsin ön seçime ya da delege ayarlasın. Yargıç gözetiminde bütün üyelerin katıldığı gerçek bir ön seçim olmalıdır ve ben bunu ön seçime katılmaktan şeref duyarım onur duyarım. Merkez yoklamasıyla milletvekili olmaktansaböyle bir ön seçime girip seçimi kaybetmeyi tercih ederim" dedi.
Kimin aday olacağına parti tabanının karar vereceğini ve o zaman gerçek hiyerarşinin görüleceğini söyleyen Baykal, Antalya siyasetinde hak ve söz sahibi olması gereken insanların kim olduğunu önümüzdeki ön seçimdepartililerin belirleyeceğini kaydetti. Konuşmasında partinin merkez uygulamasını da sert bir dille eleştiren Deniz Baykal, "Daha neler göreceğiz. Ankara'da bir ölçü insan kendi arasında kapanmış 'yetki bende', 'sen şuradan ol ben buradan' diyor. Öyle bir şey kardeşim, kazan da gel kazan da. Milletten oy istiyorsun, milletin bir parçası Cumhuriyet Halk Partisi. Sen CHP'nin tabanından korkarsan CHP'yi milletin desteklediği parti haline nasıl getireceksin" şeklinde konuştu.
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARI
Konuşmasında Ergenekon ve Balyoz davalarına da değinen Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştirdi. "Erdoğan, 'Ergenekon davasında Balyoz davasında bizi aldatmışlar, aldatılmışım' diyor" diyen Baykal, "Yani ben ne biliyim iyi niyetle diyor. Saf acemi yumurtadan yeni çıkmış bir masum şimdi. Değerli arkadaşlarım inanmış bunlara sonra tutuklama olunca üzülmüş. Çünkü birlikte çalıştığı insanlar, tutuklama olmasın demiş, CD'leri belgeleri getirmişler kıpırdayamamış. Hukuka saygısı, adalete saygısı var, o nedenle bir şey diyememiş, sürüklenmiş. Ne zamana kadar; 17 -25 Aralık krizi çıkıncaya kadar" dedi.
Türkiye'nin yalanla idare edildiğini ileri süren Baykal, yaşanılan süreçlerin altında büyük yalanların bulunduğunu ve bunun da onlardan birisi olduğunu iddia etti. Baykal, "Sayın Cumhurbaşkanı o zaman Başbakandı, sayın Abdullah Gül de Culmhurbaşkanıydı. Onlar değil miydi bize bir savcı lazım diyenler, her iş böyle başlamadı mı yani niye savcı arıyor, bütün bu işleri kurtaracak gözü kara savcı arıyor. O arayışın sonunda çıktı o meşhur savcı. Daha sonra kullanma süresi bitti, ondan sonra miadı doldu, ondan sonra atıldı bir kenara. Sen 'bu işin savcısı benim' dediğinde 'ben de o davanın avukatım' diyen Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı değil miydi. Kim seni savcı yaptı, sana savcılığı kim verdi" şeklinde konuştu.
O süreçte büyük acılar ve dramlar yaşandığını, pek çok ailenin çöktüğünü, intiharlar olduğunu, bu işin kasası olmakla suçlanan insanların cezaevinde kanserden öldüğünü söyleyen Baykal, "Bütün bunlar o zamanın Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı'nın 'ben bir savcı arıyorum' diye çıktığı yolda oldu. Bütün bunları kullandığı belgeler ne, kim çıkardı bu belgeleri, birisi, şimdi o da tutuklandı. Bavulla kim geldi, yani bavulla gitmiş adliyeye teslim etmiş, ne yapsın hukuk saygısından dolayı sesini çıkarmamış, o aslında hukuka saygılı bir savcı arıyormuş o savcı da tesadüfen gelivermiş ve sonra bu olay böyle işlemiş ne zamana; kadar 17-25 Aralık'a kadar. Paralar pullar, para sayma makineleri ortaya çıkıncaya kadar. Yeter artık arkadaşlar, Türkiye adına yeter artık. Olmaz böyle bir şey, buna bir dur demek lazım, diyeceğiz. Ben yeni bir heyecanla söylüyorum, bu işin sonuna geldik" dedi.
Çözüm süreci izleme komitesiyle ilgili görüşlerini de paylaşan Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek şöyle konuştu: "Bu izleme komitesi de nereden çıktı diyor, izleme komitesi 6 tane 16 tane konuşuyorlar 'ya bu nereden çıktı, benim onayım yok' diyor, 'ben zaten kabul etmemiştim' diyor. Şimdi cevap verecek olan biz miyiz. Bu ne manzara arkadaşlar, olmaz olmaz dış politika olmaz, yolsuzluk olmaz adalet ve hukuk konusunda içine girdiğimiz tablo olmaz, yoksulluk, esnaf, kadın, genç olmaz. Oluyor, olur gibi oluyor bir noktaya kadar, sonra olmaz olduğu ortaya çıkıverir."
(İHA)