HABER

CHP, türban için Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra süratle Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını bildirdi. Kılıçdaroğlu, Anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesinden sonra yaptığı değerlendirmede, "toplumsal uzlaşmanın değil, dayatma kültürünün getirdiği bir anayasa değişikliğini yaşadıklarını" söyledi."Bu değişiklikle, toplum çok ciddi gerginlik ortamına sürüklenmiş olacaktır" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Ama CHP olarak Anayasa değişikliği Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra süratle Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz. Bu konuda hazırlarımız devam ediyor. Başvuruda, Anayasa'nın değiştirilemez ikinci maddesinin, dolaylı olarak değiştirilmek istendiği ve bu konuda, gerek Meclis'te gerek Meclis dışında AKP yetkilileri ve yöneticilerinin açıklamalarını belirteceğiz. Aynı şekilde yargı kararlarının uygulanmaması sonucunu doğuruyor bu... Yargı kararlarını uygulamak hükümetin görevidir. Türkiye Cumhuriyeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarına uymayı taahhüt etmiştir. Bu değişiklikle, AİHM kararlarının da uygulaması ortadan kaldırılmaktadır. Türkiye, vermiş olduğu taahhüdü tutmaz noktaya getirilmektedir."

Anayasa değişikliğinden sonra, Yükseköğretim Yasası'nın ek 17. maddesindeki değişikliğin gündeme gelmemesi durumunda ne olacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bu değişikliğin yapılmış olması, türbana özgürlük getirmiyor. Değişiklik kılık kıyafetle ilgili düzenlemelerin yasayla yapılacağını öngörüyor. Yeni bir yasa çıkmadığı sürece mevcut durum devam edecektir" dedi. "YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve yandaşlarının yeni bir yasayı beklemeden, Anayasa Mahkemesi ve AİHM'nin verdiği kararları ortadan kaldırmaya yönelik uygulamanın içine gireceklerine ilişkin belirtiler gördüklerini" savunan Kılıçdaroğlu, CHP olarak uygulamaların takipçisi olacaklarını söyledi.

**![](http://img.mynet.com/ha2/baykal7.jpg)"BU BİR HUKUK, ANAYASA VE LAİKLİK TAHRİBATIDIR"**
TBMM'de bugün kabul edilen üniversitelerde başörtüsü özgürlüğü ile ilgili değişiklik maddesini değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin sürekli bir gerilim içine gireceğini ve ülke enerjisinin çok tehlikeli bir biçimde boşuna kullanılacağını iddia ederek, "Bu bir hukuk, anayasa ve laiklik tahribatıdır. Bunun önümüzdeki dönemde daha olumsuz gelişmeleri destekleyeceği çok açıktır" dedi. ![](http://img.mynet.com/ha3/t/turban.jpg)CHP lideri Deniz Baykal, Ludwigshafen kentindeki yangında ölen 9 Türk'ün cenaze törenine katılmak ve yaralıları ziyaret etmek üzere Almanya'ya gitti. Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının kaldırılmasını öngören anayasa maddesi değişikliğinin TBMM'de bugün kabul edilmesine ilişkin sorusuna Baykal, "İlk kez bu hükümet, 85 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin 71 yıllık laiklik ilkesine yönelik değişiklik yaptı" şeklinde yanıt verdi. Üniversitelerde yeni bir çatışma ortamının doğup doğmayacağıyla ilgili konuşan Baykal, yasa değişikiliği projesi ilk ortaya atıldığı andan itibaren Türkiye'de herkesi rahatsız eden bir ayrışma ve kutuplaşmanın ortaya çıkmaya başladığına tanık olduklarını söyledi. Toplumda net bir şekilde kutuplaşmanın doğduğunu savunan Baykal, sözlerine şöyle devam etti: "Hem üniversitelerimizde, hem yargı organlarımızda, barolarda ve gençlerin arasında. Toplumda çok net bir şekilde bir ayrışma, farklılaşma, gerginlik ortamı şekillenmeye başladı. Bu çok üzüntü verici bir tablo. Bu konunun ne kadar yanlış yönetildiği, şu ana kadar yaşanan olaylarla zaten ortadadır. Bu noktaya gelmemesi gerekirdi. 'Anayasa değişikliği gerçekleştikten sonra ne olur diyorsunuz.' Bu süreç hiç kuşkusuz devam edecek. Ayrışma, gerginlik, farklılaşma bundan sonra da birikmeye, çoğalmaya devam edecek. Birden bire hemen hafta başından itibaren dramatik bir çatışma ortamının şekilleneceğini beklemiyorum. Bunu temenni etmiyorum, dilemiyorum. Bunun böyle olmaması kanısındayım. Türkiye'nin yıllardır geliştirdiği anlayışın, hoşgörünün hepimizi bu noktada daha dikkatli, sorumlu davranmaya yönlendireceğine güveniyorum. Bir çatışma bekleyişinde değilim. Ama bu süreç kötüdür. Sürekli ülke bir gerilim içine girecektir. Ülke enerjisi çok tehlikeli biçimde boşuna kullanılacaktır." ![](http://img.mynet.com/ha3/b/baykal_basintop.jpg)Bugüne kadar dinin siyasi istismarının, kadrolaşma, bir takım çevrelere sırt sıvazlama ve destek verme biçiminde ortaya çıktığını, şimdi ise anayasa planında ortaya çıkmaya başladığını öne süren Baykal, "Bu bir hukuk, anayasa ve laiklik tahribatıdır. Bunun önümüzdeki dönemde daha olumsuz gelişmeleri destekleyeceği çok açıktır" diye konuştu. Yasanın, üniversitede öğrencilerin başörtüsüyle derslere devam etme olanağıyla sınırlı kalmayacağını, bunun arkasında devlet dairelerinde türbanlı çalışma talebi geleceğini ifade eden Baykal, "Bu talebi artık engellemek çok daha güçtür. Engellemek, haklı olmaktan giderek çıkmaktadır. Üniversitelerde, devlet dairelerinde reddetmek çok daha sıkıntılı olacaktır. Bir süre sonra üniversitelerden liselere doğru gidecektir. Bu, öngörülmesi gereken bir süreçtir. Bununla da iş bitecek değildir. Yani çok açık bir tablo" dedi. ![](http://img.mynet.com/ha3/t/turban2.jpg)Yaşanan sürecin insan hakları ve demokrasi anlayışı içinde haklı gösterilmeye çalışıldığını da öne süren Baykal, "İnsan hakları söylemi, bu sürecin bahanesidir. Esasıyla kesinlikle ilişkili değildir. Türkiye'de dikkate alınması gereken o kadar insan hakları ihlali, sorunu ve sıkıntısı var ki, bunlara tam bir ilgisizlik içinde sadece bu konuya büyük öncelik verilmesi, konunun insan hakları sorunu olarak değil, dini bir toplumsal yapıyı oluşturma amacının öncelikli olarak benimsenmiş olmasıyla ilgilidir. Buna hiç kuşku yoktur. Bugün 'eğitim hakkı' deniliyor. Çalışma hakkı, sendikal haklar ne oluyor? Kimse toplumdaki mezheplerin çok haklı sorunlarıyla meşgul değil. O sorunlar insan hakları ihlali olmuyor mu? Bunlara karşı duyarsız davrananlar, şimdi sadece bu konuya yönelik insan hakları ve demokrasi söylemiyle mücadele yapıyorlar. İnsan hakları ve demokrasi sorununa büyük önem veren çevreler, yavaş yavaş gerçekleri görmeye başlamıştır. Neye alet edildiklerini kavramaya başlamışlardır" şeklinde konuştu.

En Çok Aranan Haberler