ANKARA (ANKA)- CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis'te "türbanlı milletvekili" tartışmalarına ilişkin, "Bir hanım milletvekilimiz çok mini etekle, erkek milletvekilimiz şortla, birisi fesle, birisi sekiz köşeli kasketle gelirse ne olacak? Kıyafet anarşisi çıkar önce" derken ortaya koyacakları tavra ilişkin de, "Meclis'in ara vermesi gerekir, bu konu çözülene kadar. Ama tavrımız, bunu kabullenecek, makul ve meşru görecek bir tavır olmaz" dedi.
-"NİZAMI BOZMAK EN SON MECLİS BAŞKANI'NIN İŞİDİR"-
Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile yaptıkları İçtüzük toplantısına değinen Altay, şöyle dedi:
" 'Bu toplantı medya tarafından türban zirvesine dönüştürüldü' dedim. Böyle bir şey yok, bunu ben biliyorum. Siz bize yazı yazdınız eş zamanlı olarak birkaç yerde türban açıklaması yaptınız "İçtüzük'te engel yok' diye. Ne alakası var. Bilakis engel var. Velev ki yoksa bile parlamentonun geleneği var. Sen Meclis Başkanı olarak bir mikrofon gördün mü ona hemen "buna gerek yok, gelinebilir' deme yetkisini nereden alıyorsun? 93 yıllık geleneği bozmak, nizamı bozmak en son Meclis Başkanı'nın işidir."
-"KIYAFET ANARŞİSİ ÇIKAR ÖNCE"-
İçtüzük'te engel olup olmadığı konusundaki tartışmalara değinen Altay, "İçtüzük'te engel var, tarif etmiş, başı açığı kapalılığı ayrıca tarif etmesine gerek yok. İçtüzük'te yazılmayan her şey serbest demek midir? İçtüzük'te yazılmayan bir sürü şey var. Poşuyla gelir adam. Bir hanım milletvekilimiz çok mini etekle, erkek milletvekilimiz şortla, birisi fesle, birisi sekiz köşeli kasketle gelirse ne olacak? Kıyafet anarşisi çıkar önce. Ondan sonra da Meclis'in iklimi bozulur, düzen, intizam bozulur. Meclis'in itibarı da zedelenir. Dünya'nın her yerinde bir nizam var, kurallar ve kaideler var. Parlamentolar kuralları, kaideleri ve gelenekleriyle saygındır. Parlamento kuralı, kaideyi, geleneği elden çıkarırsa, kendi içindeki nizamı bozan parlamentonun ülkenin nizamını korumasını kimse bekleyemez" diye konuştu.
-"ŞİMDİYE KADAR MÜSLÜMAN DEĞİL MİYDİ?"-
"Bu hanım milletvekili 'henüz kapanmadım' diyor" diyen Altay, "Yani henüz karar vermedim diyor. Yani hanımefendi şuna mı karar vermedi, henüz Müslüman olup olmamaya mı karar vermedi, yani Müslümanlığın illa gereğiyse şimdiye kadar Müslüman değil miydi? İçtüzük'te engel yoksa AKP 11 sene bitiyor, 11 yıldır neden daha önce bir hamle yapmadı?" diye sordu.
-"ALLAH'IN DA BUNLARA ÖBÜR TARAFTA ÇOK AĞIR BİR CEZA VERECEĞİ KESİNDİR"-
Altay, şöyle devam etti:
"Hem laik hem Müslüman olunmaz, dedi Başbakan bunu. Şimdi bunu bir kere daha söylemesi lazım. Başbakan dürüstse samimi ise siyaseten edepliyse hem laik hem Müslüman olunup olunmayacağı konusunda ki düşüncesini kamuoyuyla bir kez daha paylaşması lazım. Milletin din duygularını bu kadar istismar etmek... hepimizin inandığı Allah'ın da bunlara öbür tarafta çok ağır bir ceza vereceği de kesindir.
-"MECLİS'TE TÜRBAN TOPLUMU KARPUZ GİBİ ORTADAN İKİYE BÖLER"-
Bir kadının kafasındaki örtüye erkek beyninin, erkek kafasının karışmasını da anlamak mümkün değil. Hiçbir kadın siyasetçiden bu konuda bir refleks, tavır, talep yokken erkek beyinlerinin kadınların kafasındaki örtüyle meşgul olmalarını kabul etmek de anlamak da mümkün değil. Olaya siyasi yaklaşıldığı, ideolojik yaklaşıldığının açık ifadesidir. Bugün Meclis'te başı kapalı kadın isteyen erkek beyni yarın Meclis'te başı açık kadın istemem noktasına gelecektir, bunu dillendirecektir. Bu kamuda türban, Meclis'te türban toplumu karpuz gibi ortadan ikiye böler. Türkiye'de bir laik, anti laik çatışmasının alt yapısını hazırlar."
Bir ülkede laiklik yoksa o ülkede demokrasi olamayacağını ifade eden Altay, "Başbakan hem laik hem Müslüman olunur, olunmaz konusundaki son ve yeni fikrini kamuoyuyla paylaşsın. Hem laik hem Müslüman olunur mu olunmaz mı ben soruyorum Başbakan'a. Daha önce dedi" diye konuştu.
-"MAKUL VE MEŞRU GÖRECEK BİR TAVIR OLMAZ"-
AK Partili bazı kadın vekillerin türbanla Meclis'e gelmesi halinde ortaya koyacakları tavra ilişkin Altay, "Partide bu konuda tümüyle böyle düşünüyor" derken, "Bugün öleni bugün gömerler. Bugün gelse tavrımızı ortaya koyarız. Bir tavır koyacağımız muhakkak. Öncelikle yeni bir İçtüzük tartışması ortaya çıkar. Sonrasına usul tartışmaları, herkes anlayışını ortaya koyar, Meclis'in ara vermesi gerekir, bu konu çözülene kadar. Ama tavrımız şey olmaz, bunu kabullenecek, makul ve meşru görecek bir tavır olmaz. Zira meşru bir durum yoktur ortada. Meşru bir durum değildir Meclis'e böyle bir geliş" dedi.