HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Davutoğlu: "Hiç kimse hayale kapılmasın"

Başbakan Davutoğlu, "İskele Sancak Başbakan Özel" programında Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör örgütüne yönelik operasyonlara ilişkin, "Hiç kimse hayale kapılmasın. Silopi bütün sokaklarıyla temizlendi, şimdi operasyon sonrası sürece geçiyoruz. Yakın birkaç gün içerisinde Cizre'de de operasyonun tamamlanacağını hesap ediyoruz, planlıyoruz. Sur için de diğer ilçelerde de kırsal kesimde de ciddi bir operasyon sonrası dönemde atılacak adımlarla ilgili yapısal ve takvimlendirilmiş bazı adımlar düşünüyoruz" dedi.

TERÖRİSTLERİN VURULMA ANI - TIKLAYINIZ

Davutoğlu, Ülke Tv ve Kanal 7 televizyonlarının ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Cenevre'de yapılacak Suriye toplantısından umut taşıyor musunuz" sorusuna Başbakan Davutoğlu, "Ben bu şekilde onlarca müzakerede bulundum. Açık söylemek gerekirse, kısa sürede netice alınmasını kolay görmüyorum. Birçok zorlu mücadelenin içinde bulundum ancak ortada bu kadar büyük bir insani suç varken, yüz binlerce insanın cansız bedeninden, uluslararası toplumun bütün bunlara sessiz kalmasından bahsediyoruz. Dolayısıyla kolay değil" yanıtını verdi.

Suriye içinde zaten hassas olan etnik ve mezhebi gerilimlerin derinleştiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Ama başka da bir alternatifi yok, oturulup, konuşulacak. Mutlak suretle bir geçiş süreci kabul edilerek, bu geçiş süreciyle birlikte Suriye'de tekrar yaraların sarılmasına geçilecek bir dönemin açılması için gayret sarf edilecek, bunun başka yolu yok" ifadelerini kullandı.

"Amerika ve Rusya'nın, Suriye'nin geleceği konusunda anlaştıkları, bu ülkelerin pozisyonlarının, Türkiye'nin pozisyonuna ters düştüğü iddiaları var. Türkiye bu süreçte istediklerini elde etme konusunda ne kadar sonuç alabilir" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Sanki herkes anlaştı, Türkiye dışarıda kaldı, böyle birşeyi yaymak isteyenler vardır. Şu anda uluslararası konjonktür o kadar dinamik ki Suriye'deki dengeler de o kadar dinamik ki... Öyle iki tarafın, Amerika ile Rusya'nın bir çerçevede anlaştığını ve bunun sabit kalacağını öngörmek mümkün değil. Bir hafta, hatta 3-4 gün önce aynı çevreler 'PYD masaya gelecek, Türkiye'nin dediği yine olmadı' diyorlardı, ne oldu? Bunların hiçbirisinde, 3 gün önce bunu söyleyen, şimdi dönüp de 'hata yaptık' demiyor. Yine Türkiye sanki yalnız kalacakmış gibi bir psikolojik ortam oluşturmaya çalışıyorlar, bunların hiçbirisi doğru değil. Biz herkesle görüşüyoruz. Tabii Rusya ile şu anda sıkıntılarımız var, o anlamda farklı kanaatlerimiz var. Ama bu farklı kanaatler geçmişte de vardı, uçak düşmeden önce. Herkes biliyor ki Türkiye'nin kabul etmediği, öngörmediği, arzu etmediği bir çözüm Suriye'nin hiçbir yerinde başarılı olamaz, mümkün de değildir."

Davutoğlu, Türkiye'nin şu anda Suriye'nin nüfusunun yüzde 10'undan fazlasını barındırdığına dikkati çekerek, "Türkiye'yi rahatsız edecek bir çözümün yaşayabilir olması mümkün mü? Onun için zaten son kertede PYD'ye yakın duran kesimler dahi Türkiye'nin net tutumu karşısında yeniden durumu değerlendirme ihtiyacı hissetiler. Dolayısıyla böyle birşey söz konusu değil" dedi.

-"YPG Fırat'ın batısına geçmeyecek"

Uluslararası konjonktürün son derece dinamik olduğunu, Suriye'deki şartların hızlı seyrettiğini belirten Davutoğlu, bütün bunları her gün değerlendirip, insani ve stratejik en doğru tutumu almaya gayret ettiklerini söyledi. "Cenevre'de Türkiye adına kim olacak" sorusu üzerine Davutoğlu, "Öncelikle şu sürecin sonucunda hangi formatta, nasıl düzeyde birşey olacağı, bunlar belirlenecek ondan sonra. Biz, olması gereken düzeyde orada bulunacağız" şeklinde konuştu.

"YPG, Türkiye'nin özel hassasiyeti olan Cerablus'a saldırırsa, orayı ele geçirmeye kalkarsa, ne yapılacak" sorusunu Davutoğlu, şöyle cevapladı:

"Fırat'ın batısına YPG geçmeyecek. Fırat'ın batısına YPG geçmedi. Bizim sınırın çok güneyinde, Teşrin operasyonu esnasında, bazı Arap unsurlar ve YPG'nin geçtiği bilgisi geldiği anda biz gerekli uyarıları da yaptık. Cerablus en kuzeyde, bizim yakınımızda, Teşrin güneyde. Buradaki DEAŞ mevcudiyeti de 'burada kalacak' anlamına gelmiyor. Mare-Hercele-Cerablus hattında kuzeyde, Mare-Hercele güney hattında, buranın DEAŞ'tan temizlenmesi için de ılımlı muhalefete gerekli desteği veriyoruz. Bu anlamda da ılımlı muhalefetin, Özgür Suriye Ordusu'nun buraları kontrol altına alması bizim öncelikli tercihimiz. Afrin ve Cerablus arasında zaten çok ciddi bir mesafe var. Arada muhaliflerin kontrolünde olduğu Azez, diğer bölgeler var. Bunlar kolaylıkla oluşacak hususlar değil. Biz sınırımızda ne rejimi istiyoruz ne YPG'yi istiyoruz ne DEAŞ'ı istiyoruz."

-"Türkiye her türlü adımı atar"

"Gelirlerse ne yapacağız" sorusuna Davutoğlu, "Sadece orada değil, Kamışlı'da da Türkiye kendisine dönük her hareketi gerektiğinde tedip etme, o hareketi durdurma konusunda her türlü adımı atar" dedi. Davutoğlu, Türkiye'nin DAEŞ'a yönelik, son 3 hafta içinde, özellikle Mare-Hercele hattına çok yoğun top atışları yaptığını söyledi. Kilis'e büyük bir mermi düşmesi üzerine, top atışıyla cevap verildiğini, Özgür Suriye Ordusu'nun buradaki 7-8 yerleşim yerini ele geçirdiğini belirten Davutoğlu, bunun önemli bir kazanım olduğunu kaydetti.

"Kamışlı dediniz, o bölgede PKK'nın, PYD'nin, YPG'nin silah taşıdığı, tüneller kazdığı haberleri çıktı. Siz, 'Eğer doğrudan Türkiye'yi hedef alan bir saldırı olursa, buna da cevap veririz' demiştiniz. Silah taşıyorlarsa bu bir tehdit değil mi" sorusu üzerine de Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bunu muhataplarımıza da söyledik, geçen Avrupa Birliği temsilcilerine de burada ifade ettim. ABD Başkan Yardımcısı Biden'a da söyledim. Nasıl Kuzey Irak'ta, Kandil'de, Türkiye'ye dönük eylemler geldiğinde sınır ötesi operasyonlar yapmaktan çekinmemişsek, Suriye'de de Türkiye'ye dönük eylemler gerçekleşmesi durumunda, bunu yakından takip ediyoruz. Her türlü hakkımızı mahfuz tutuyoruz, her türlü müdahalede de bulunuruz. Bizim en öncelikli ve asli görevimiz Türkiye'nin sınırlarını korumak ve Türkiye'nin güvenliğine halel getirecek her türlü eyleme karşı gerekli tedbiri almak."

-"Gerekli müdahalelerde bulunduk"

"Terör operasyonlarının sürdüğü Güneydoğu'daki bazı şehirleri ziyaret edip etmeyeceği" sorulan Davutoğlu, operasyonlara karar verdiklerinde, "operasyon öncesi, operasyon süresi, operasyon sonrası" diye planlamalar yaptıklarını söyledi. "Kırsal kesimde, sınır ötesinde, mücavir alanlarda ne yapılacak, şehirlerde illegal eylem gerçekleşirse ne yapılacak" konuları üzerinde çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, Cizre'de, Sur'da ve Silopi'de illegalfaaliyetlerin, çukur kazmaların, barikat oluşturmaların yoğunlaştığını fark ettiklerinde gerekli müdahalede bulunduklarını kaydetti.

Davutoğlu, 7 Haziran'dan sonra silahlanma çağrısı yapanların, Hükümetten böyle bir kararlı tutum göreceklerini hesap etmediklerini dile getirdi.

Bu konuda, geçici hükümet dönemindeki sürekliliğin devam ettiğini belirten Davutoğlu, "Hiç kimse hayale kapılmasın. Silopi bütün sokaklarıyla temizlendi, şimdi operasyon sonrası sürece geçiyoruz. Yakın birkaç gün içerisinde Cizre'de de operasyonun tamamlanacağını hesap ediyoruz, planlıyoruz. Sur için de diğer ilçelerde de kırsal kesimde de ciddi bir operasyon sonrası dönemde atılacak adımlarla ilgili yapısal ve takvimlendirilmiş bazı adımlar düşünüyoruz" dedi.

-"Sosyal destek ve eğitim faaliyetleri konusunda çalışma"

Özellikle sosyal destek ve hizmetlerin planlandığını, eğitim faaliyetleri konusunda çalışmaların yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şu anda 15 bin öğrencinin, eğitim kaybı yaşanmasın diye, Batman başta olmak üzere değişik illerde eğitime alındığını hatırlattı. Öğretmenlere, öğrencilere ve ailelerine teşekkür eden Davutoğlu, 15 günlük süre içinde binlerce öğrenciye eğitim verecek olmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.

Davutoğlu, sağlık hizmetlerinin, aile destek programlarının yoğun bir şekilde planlandığını kaydetti.

Davutoğlu: Cizre'de operasyon tamamlanmak üzere

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Suudi Arabistan'a Başbakan olarak yaptığı ilk ziyaret olduğunu belirten Davutoğlu, bu ziyaretin Suriye bağlamında geniş kapsamlı istişareler yapmak için önemli bir fırsat oluşturduğunu ifade etti. Davutoğlu, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği oluşturma konusunda görüşmelerin de sürdüğünü anlatarak, Suudi Arabistan ile olan ekonomik ilişkiler hakkında bilgi verdi. Davutoğlu, Suudi Arabistan'da 200 Türk sermaye şirketinin olduğunu dile getirerek, ekonomik atılımlar konusunda da altyapının sağlanacağını ifade etti. Suriye, Yemen, Irak başta olmak üzere bölge sorunlarını da Riyad'daki görüşmelerde ele alacaklarını belirten Davutoğlu, yarın Mekke'de Kabe'yi ziyaret edeceklerini söyledi.

Davutoğlu, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Cizre'de yaralılara ambulans ulaşmadığı iddialarına cevap veren Davutoğlu, "Türkiye bir demokratik hukuk devletidir aynı zamanda dünyada demokratik hukuk kurallarını işletirken bu kadar yoğun terörle mücadele vermek durumunda kalan yegane ülkedir. Türkiye gibi terörle bu çapta yüzleşmek zorunda kalan çevresinde ve sınır boyları tam bir istikrarsızlık haline ikinci bir ülke yoktur. Şu iki hususu hep vurgulaya geldik, birincisi Türkiye terörle mücadelede kararlıdır. Kimse şu veya bu gerekçenin arkasında sığınarak terörü meşru kılamaz, terör faaliyetlerini de masum gösteremez. İkincisi, bu mücadeleyi yürütürken demokratik hukuk devleti kurallarından bir nebze dahi taviz verilmesine izin vermeyiz. Teröristle halkı ayırt ederek sivil halkın hiçbir zarar görmemesi için her türlü tedbiri alıyoruz, teröriste karşı da kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"HİÇ KİMSE TERÖRLE MÜCADELE EDERKEN, HUKUK DIŞINA ÇIKILDIĞI İDDİASINDA BULUNAMAZ"

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu çerçeve de tabii istemediğimiz halde sokağa çıkma yasakları düşündüğümüzden uzun sürebiliyor, çünkü her sokakta çok kısa aralıklarla açılmış çukurlar, oluşturulmuş barikatlar, mayınlanmış dar sokakların arasından güvenlik güçlerimiz kahramanca bir mücadele ile sokakları birer birer temizliyor. Cizre'de hastanelerimiz çalışıyor. 2 hafta önce Cizre Devlet Hastanesi ve o bölgeden sorumlu kamu hastane genel sekreterini burada misafir etmiştim, bölgedeki doktorlar ve sağlık çalışanlarıyla birlikte. Cizre Devlet Hastanesi'ne o günlerde 20 roket düşmüştü. Şimdi bunlardan şikayet edenler, Cizre'de yaralı olduğunu ve alınması gerektiğini söyleyenler, öncelikle Cizre Devlet Hastanesi'ne bu roketleri atanlardan hesap sormalıdır. Bahsi geçen yaralılarla ilgili olarak konu, İçişleri ve Sağlık Bakanlığımıza intikal ettiği andan itibaren hem Bakanlarımız hem ben bizzat bu işin takipçisi oldum ve ambulanslarımız olay yerine intikali için de her türlü çalışma yürütüldü. Ama burası öyle bir bölge ki olay mahaline gitmek istendiğinde ateş altında kalınıyor. Biz teröre, teröriste karşı mücadeleyi yaparız ama yaralı kim olursa olsun onu hastaneye yetiştirmek için her türlü tedbiri alırız. Bir cezaya muhatap olacaksa dahi önce tedavi eder sonra yargıya göndeririz. Hiç kimse Türkiye'de terörle mücadele ederken hukuk dışına çıkıldığı iddiasında bulunamaz."

"CENAZELERİN AİLELERE TESLİM EDİLMEMESİ GİBİ BİR İDDİA SÖZ KONUSU DEĞİL"

Başbakan Davutoğlu, "Bu bahsi geçen yaralılara ulaşılması isteniyorsa ki biz istiyoruz Sağlık Bakanlığı ambulanslarını da gönderdik, önce buralardaki terör odaklarının da derhal buralardan çıkmaları, teslim olmaları konusunda da samimi çağrılarında bulunulması lazım. Nerede bir yaralı varsa ulaşılması için de şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da çaba sarf edilecek ama ambulans bizim güvenli alandan çıkıp da terör çatışma alanına girdiğin anda, teröristler bu ambulanslara ateş açıyorlarsa bu ambulanslara dönük saldırılarda bulunuyorsa o ambulansların olay mahaline ulaşmasında da zorluklar oluyor. Dolayısıyla, bize intikal eden cenazelerin ailelere teslim edilmemesi gibi bir iddia söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

"CİZRE'DE OPERASYON TAMAMLANMAK ÜZERE"

Cizre'den bir kadının AİHM'e hamile olduğu halde sokağa çıkma yasağı olduğu için sağlık hizmeti alamadığı yönünde başvuruda bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Bu konu, AİHM'den bize intikal ettiğinde arkadaşlarımız hem Adalet Bakanlığımız, hem İçişleri Bakanlığımız hem Sağlık Bakanlığımız olayı tetkik etti. Bu hanımın hastaneye talebi üzerine hastaneye ambulansımızla taşındığı, kendisine sağlık şartları gereği sezaryen yapılması gerektiği söylendiği, her türlü hizmetin kendisine verileceği hastanede ifade edildiği halde kendisi evine dönüp evde doğum yapmak istediğini söyleyip, yine aynı ambulansla tutanak tutulup evine dönüyor, bütün bu tutanaklar elimizde. Bu tutanaklar AİHM'e tarafımızdan sunuldu, AİHM bu dosyayı Türkiye'ye iade etti. Burada, bu ismi bizde mahfuz, yapılmak istenen tek şey var Türkiye'yi sanki vatandaşlarına hizmet sunmayan ülke gibi gösterme çabası. Kim olursa olsun hangi suçu işlemiş olursa olsun bir mahalde yaralıysa oraya ambulans gönderilir. Biz, bu yaralılar sivil midir, terörist midir bunları sonra sorarız, hesabını da sonra sorarız. Cizre'de operasyon tamamlanmak üzere ve halka dönük en büyük cürüm işlemiş olanlar da şu anda orada sıkışmış durumdalar. Aynen Silopi'de olduğu gibi kararlı bir şekilde sürüyor. Cizre sokakları da son santimine kadar temizlenecek. Cizre'de yaralı varsa o da alınıp tedavi edilecek" dedi.

Davutoğlu, "(Diyarbakır) Çınar'da babasını ve kardeşini kaybeden kendisi ve annesi de hastanemizde tedavi gören Sait'in yanından geldim ilkokul birinci sınıf öğrencisi. Yanık tedavisi görüyor. Beni görünce tebessüm etti, konuştuk, dertleştik. Bu çocuklar için yüreğimiz yanıyor. Kimse bu tür olayları spekülatif şekilde yayarak Türkiye'yi suçlayamaz, bütün bu belgeler elimizde" dedi.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'DA BEKLEYEN HDP'Lİ VEKİLLERE SESLENDİ

Cizre'deki olaylar sebebiyle İçişleri Bakanlığı'na gelerek bekleyen HDP'li milletvekillerine seslenen Davutoğlu, "İçişleri Bakanlığımıza tamam geldiniz, Bakanımız da sizleri misafir etti. Her türlü açıklamada bulundu ama bir kere de dönüp Kandile yeter artık demeyi başarabilin. Bir kere de dönüp oradan bir başka milletvekilinin görüntülerini vererek şov yapmak yerine orada ızdırap çeken halkın yanında durun. Biz, demokratik bir ülkenin meclisinde konuşurken sizler orada barikat kurup çukurlar kazıp, Cizre'deki hastaneye 20 roket atıp siz oradakilerin hayatını tehlikeye atamazsınız diye çağrıda bulunun. Biz, gereğini yapacağız. Şehir merkezlerimiz bu terör belasından temizlenecek" şeklinde konuştu.

TERÖRLE MÜCADELE KAPSAMINDA HAZIRLANAN MASTER PLAN

Terörle mücadele kapsamında hazırlanan 303 maddelik Master Plana ilişkin soruya Davutoğlu, "Bakanlar Kurulumuzda yaklaşık 6 saati aşan toplantıda bu konudaki detaylar ele alındı. Ancak, biz terörle mücadeleyi sadece güvenlik meselesi olarak görmüyoruz, demokrasi ve istikrarın korunması olarak da görüyoruz. Bunun için de teröristle halkı ayırt eden, Türkiye'de refahı, demokrasiyi sarsılmayacak temellere oturtan çalışma da yürütmek lazım. 23 Temmuz'da operasyonları başlattığımız gün, aynı gün itibarıyla, operasyon sonrası neler yapılacağını planlamaya başladık, son Bakanlar Kurulu'nda bu konular farklı başlıklar halinde ele alındı. Bu konular eğitim faaliyetleri, sosyal destek faaliyetleri. Değişik illere bu telafi eğitimi için aldığımız öğrencilerin eğitim faaliyetlerini bizzat koordine etmek üzere Milli Eğitim Bakan Yardımcımız Orhan Erdem yarın bölgeye intikal edecek. Bütün eğitim faaliyetleri yerinden koordine edilecek. Acil atılacak adımlar, eğitim, sağlık ihtiyaçları gibi" karşılığı verdi.

Başbakan Davutoğlu, "Biz bu mücadeleyi yürütürken bazı belediyeler halka hizmet götürmek yerine ayırdığımız kaynakları, Diyarbakır, Mardin, merkezden giden kaynakların yüzde 90'ına yakınını karşılayan kaynaklar merkezden gidiyor. Bunlar belediye hizmetlerine ayrılacağına daha çok personel harcamasına ayrılarak bir anlamda militan yuvaları haline dönüştürüldü. Halk hizmet beklerken belediye hizmetleri yerine terör örgütünden aldıkları talimatla hareket eden belediye anlayışı varsa buna belediyecilik denmez. Buna kararı verecek biz değiliz, buna yargı karar verecek. Bazı belediyelerle ilgili yürütülen soruşturmalar, tutuklamalar var. Bunların neticesinde ortaya çıkacak hukuki tablo neyse gerektiriyorsa onu yaparız. Okullar niye tatil edilmek zorunda kaldı çünkü öğrenciler mayınlı alanlardan geçilmedi. Onlara o mayınları koyacak alanları da belediye de demek istemiyorum, onların iş makinalarıyla bunları yaptılar. Suç işleyen kimse sahip olduğu ünvan nedeniyle bu suçtan azade olamaz" şeklinde konuştu.

CENEVRE TOPLANTISI

"Cenevre görüşmelerine muhaliflerin görüşmelere katılmayacağı" iddialarına ilişkin soruya Davutoğlu, "Yaptığımız diplomatik temaslar, Suriye muhalefetiyle yaptığımız görüşmeler neticesinde Cenevre ile ilgili bazı ilkesel sorunlar aşıldı, terör örgütlerinin Cenevre'ye katılmaması gibi. Bu, sadece DEAŞ değil, YPG de dahil olmak üzere. Bu noktalarda olumlu bir atmosfere gelindi ancak muhalefet haklı olarak iki talebi birden dile getiriyor, birisi madem ki barış görüşmesi yapılacak o zaman sivil halka dönük olarak işlenmekte olan suçlar, hava bombardımanları ama en önemlisi de bazı şehirlerin etrafında aylardır kuşatmalarla insanların su ve yemek ihtiyacını imkansız kılmak suretiyle onları ölüme mahkum eden Ortaçağ zihniyetinin bitmesi. Buralarda halka insani yardım ulaşmasını bir güven artırıcı önlem olarak barış görüşmelerinden önce başlamasını istiyorlar. Bu haklı bir taleptir, Türkiye'nin desteklediği bir taleptir. İkinci talebi ise muhalefetin, muhalefet safının görüşmelerde net olması. PYD şeklinde rejimle işbirliği belli olan bazı gruplar var onların bu muhalefet safında yer almaması. Biz, bu iki talebi de gerek benim temaslarım gerekse Dışişleri Bakanımızın yaptığı temaslarda bu haklı talepleri kendilerine aktardık. Ümit ederiz ki katılma kararı alırlar biz de onların katılmaların teşvik ediyoruz ama muhalefetin bu haklı taleplerin de BM Tarafından karşılanmasının da takipçisi oluyoruz. En önemlisi de insani yardım Suriye'de herkese ulaşır ve bir yeni dönem Suriye'de başlar" cevabını verdi.

DAVUTOĞLU, 5 ŞUBAT'TA MARDİN'E GİDECEK

Bir gazetecinin, "Master Plan hayata geçecek ama bölgeye ilk ziyaret ne zaman yapılacak" sorusunu Davutoğlu, "Önümüzdeki haftadan itibaren her hafta olağanüstü bir yurtdışı ziyaret veya başka bir gerekçe yoksa hafta sonunu, en azından bir gününü mutlaka bölgede geçireceğim. İnşallah, 5 Şubat'ta ilk olarak Mardin'e gitmeyi düşünüyorum, Cuma günleri de bölgede olmayı düşünüyorum" şeklinde cevapladı.


Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler