ANKARA, (DHA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Ankara İl Kongresi'ne katıldı. Ak Parti il kongresinde hitap eden Davutoğlu, 17-25 Aralık operasyonlarına değinerek "Yolsuzluklara karşı mücadele bizim en temel şiarımızdır. 17 Aralık-25 Aralık operasyonlarının arkasında yolsuzluklara karşı bir mücadele anlayışından çok milli irade ile iktidara gelmiş bir hükümeti devirme çabası vardı. Kim milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa kim harama bulaşırsa kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız. Yolsuzluk iddiaları üzerinden yalan, yanlış ithamlarla birtakım komplolarla milli iradeye karşı kim harekete geçerse onu da durdurmaya aynı şekilde kararlıyız" dedi.
"17-25 ARALIK KUMPASLARIYLA MİLLETİMİZİN ÖZGÜVENİ TAHRİP EDİLDİ"
Konuşmasında 17 ve 25 Aralık operasyonları ile milletin özgüveninin tahrip edilmeye çalışıldığını ifade eden Davutoğlu, "Bizim her alanda yaptığımız devrimleri taçlandıran devrim, özgüven devrimidir. 12 yıl önce psikolojik olarak çökmüş, moral olarak iddiasını kaybetmiş bir halktan 12 yıl içinde küresel lider olma iddiasındaki yeni bir Türkiye'ye doğru yürüme kararlılığı gösteren azim içinde bir milli yürüyüş başlattık. Geçen sene Gezi olayları ile birlikte bir büyük provokasyon başlatıldı. Daha sonra 17 Aralık-25 Aralık kumpaslarıyla çatı aday planlamaları ile hep milletimizin özgüveni tahrip edildi. Hep beklediler ki tüm bu tuzaklardan sonra millet özgüvenini kaybetsin, paniğe kapılsın milletin temsilcileriyle millet arasına bir uçurum girsin. İzin vermedik. 28 Ağustos'ta burada kongreyi topladığımızda size ve milletimize verdiğimiz ilk söz, kim ne yaparsa yapsın özgüvenle yürümeye devam edeceğiz. 116 gün içindeki Türkiye'nin atmosferine bakınız. Kobani bahane edilerek çıkartılan olaylara birçok perde arkası oyunlara rağmen Ak Parti kadroları bir şeyi ispat ettiler ki Ak Parti ayaktayken milletimizin özgüveni sapasağlam ayakta olacaktır. Kimse bu özgüveni yıkmaya muktedir olmayacaktır" diye konuştu.
"ÇÖZÜM SÜRECİNİ KARARLI BİR ŞEKİLDE YÜRÜTECEĞİZ"
6-7 Ekim olayı üzerinden çözüm sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "28 Ağustos'ta tam da bu salondan ve bu kürsüden cumhurbaşkanımızın emanet olarak tevdi ettiği çözüm sürecine sahip çıkacağımızı ilan ettik. 116 gün içinde çözüm süreci yönünde çok kararlı adımlar attık. Daha haziran ayında çözüm süreci bağlamında çıkan yasanın uygulanması için çözüm süreci mekanizmaları oluşturduk. Bakanlar Kurulu kararı çıkardık. Arzu ettik ve planladık ki çözüm süreci bir an önce başarıya ulaşsın. Ancak biz çözüm süreci yönünde bu kararlı yürüyüşümüzü devam ettirirken 6-7 Ekim'de şiddet yanlıları, vandallar dışarıdan aldıkları birtakım talimatlarla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu, büyük şehirlerimizi bir şiddet sarmalına sokmak istediler. Zannettiler ki biz bu şiddet sarmalının esiri olacağız. Olmadık. Hemen gerekli tedbirleri aldık. İç Güvenlik Reformu ve Özgürlüklerin Korunması ile ilgili yasa paketimizi hazırladık. İki vurguda bulunduk. Kamu düzeni ve çözüm süreci birbirinin alternatifi değildir. Hem kamu düzenini tesis edeceğiz hem çözüm sürecini kararlı bir şekilde yürüteceğiz. Buradan bir kez daha milletimize taahhüt ile söz veriyoruz ki kamu düzenini kim tahrip etmek isterse onun karşısında çelik bir irade ile duracağız. Çözüm süreci yönünde kim adım atarsa onunla birlikte tam bir merhamet ve rahmet yolunda yürümeye devam edeceğiz. Onlar tahrip etseler de biz inşa etmeye devam edeceğiz. Başta Yasin Börü rahmeti olmak üzere bu şiddet sarmalında bu terör ve şiddette toprağa düşmüş katledilmiş bütün vatandaşlarımızı hesabını sormaya devam edeceğiz. Yasin Börü'nün katil zanlılarını yakaladık. Herkes bir kez daha bilsin ki bu topraklarda vatandaşlarımızın saçının bir teline dokunan dahi hesabını verecektir" ifadelerini kullandı.
"KÜRT, TÜRK, ALEVİ, SÜNNİ AYRIMLARI OLMAYACAKTIR"
Alevi vatandaşlara seslenen Başbakan Davutoğlu, "Alevi-Sünni itilafı çıkarmak isteyenlere karşı da son 116 gün içinde Muharrem ayının da bereketiyle kardeşliği ihya edebilmek için büyük bir gayret sarf ettik bizzat hem Hacı Bektaş'a hem Tunceli'ye giderek aziz Alevi vatandaşlarımıza seslendim. Bir kez daha buradan sesleniyorum. Bizim siyaset anlayışımızda, tarih anlayışımızda Kürt, Türk, Zaza, Alevi, Sünni gibi ayrımlar olmamıştır, olmayacaktır. Bütün milletimiz tek bir yürek tek bir yumruktur. Bu kardeşliğimizin gereği olan her türlü tedbir alınacak ve demokratikleşme çerçevesinde milli birlik ve beraberliğimizi teminat altına alacağız" şeklinde konuştu.
"CHP'NİN ZİHNİYET KÖKLERİNDE DARBE ANLAYIŞI VAR"
Şişli Belediyesi'nde yaşanan olayları hatırlatarak Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Davutoğlu, "Milli iradeyi her halükarda mutlaka egemen kılacağız. Hiçbir darbe ve vesayete izin vermeyeceğiz. Ak Parti kadroları son 12 yıl içinde birçok darbe ve vesayet teşebbüsü gördü. Biz bunların karşısında dimdik durduk, durmaya devam edeceğiz. Biz kongremizi büyük bir şölen içinde yaptık. Bu siyasetin yeniden inşasıdır. CHP ise onlar da bir olağanüstü kongre yaptı ve parçalandılar, bölünmeye başladılar. Biz her türlü darbeye karşıyız. Vesayete karşıyız dedik. Kılıçdaroğlu, Meclis görüşmesinde Mısır darbesini destekleyince kendisine sordum. Darbelere karşı mısınız, karşı değilseniz çıkın ve açık bir şekilde söyleyin, dedim. Meclis kürsüsünden darbecisiniz dediğimde alındı. O günden bugüne Kılıçdaroğlu'nun ağzından 27 Mayıs darbesini kınayan bir söz duydunuz mu? 12 Mart darbesine karşı bir şey duydunuz mu? 28 Şubat darbesine karşı bir ses duydunuz mu? Duymadınız. Çünkü CHP'nin zihniyet köklerinde darbe anlayışı vardır. Baktılar ki Ak Parti döneminde Türkiye'de darbe yapmak mümkün değil. Bu sefer gittiler Şişli Belediyesi'nde birbirilerine karşı darbe yapmaya kalktılar. İbret vesikasıdır. Kılıçdaroğlu biz İstanbul'u nasıl yönettiysek Türkiye'yi de yönetiriz, diyordu. İşte er meydanı. Şişli'yi yönetebiliyorlar mı? Şişli'de haftalardır süren kargaşaya Kılıçdaroğlu müdahale edebiliyor mu? Melih Gökçek başkan haklı. Kılıçdaroğlu'nu Allah CHP'nin başından uzaklaştırmasın, diyelim" açıklamasında bulundu.
"SİZİN VESAYET ARAYIŞLARINIZ BİZİM DİK DURUŞUMUZ KARŞISINDA İFLAS EDECEKTİR"
CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler'in partisi ve paralel yapı ile ilgili açıklamalarına değinerek CHP ve paralel yapıya seslenen Davutoğlu, "Siyasi inşa anlamında biz gayret sarf ederken CHP ve diğer muhalefet partileri paralelcilerle birlikte siyaseti dizayn etme çabası içindeler. Biz Türkiye'de demokrasiyi kökleştirmeye çalışırken CHP paralelcilerle birlikte vesayet arayışı içinde. CHP milletvekili dedi ki '30 Mart'ta paralelcilerle iş yapmak dolayısıyla büyük hata yaptık'. İşte itiraf. İşte vesika. Ne tür ittifak yaptıysanız 30 Mart öncesinde çıkın açıklayın. Kimlerle omuz omuza durduysanız kimlerle vesayet planı yaptıysanız çıkın açıklayın. CHP'ye ve onun arkasındaki paralelci anlayışı da sesleniyoruz. Sizin vesayet arayışlarınız bizim dik duruşumuz karşısında iflas edecektir" dedi.
"AB HÜKÜMETİMİZ HAKKINDA KİRLİ BİR KAMPANYA BAŞLATTI"
14 Aralık operasyonu hakkında açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Her ne surette olursa olsun devlet yapımızda ve bürokrasimizde paralel bir yapılanmaya izin vermeyeceğiz. Demokrasimizin bir gereği olarak sadece milli iradeden güç alanlar bu ülkeyi yönetecekler. Eğer birileri perde gerisinden Pensilvanya'dan ya da başka merkezlerden emniyet, yargı ve diğer kritik bürokraside örgütlenerek devleti yönetmeye kalkarsa hak ettiği cevabı alacak. Geçtiğimiz hafta başlayan yargı süreciyle ilgili haksız spekülasyon yapanlara da buradan açık bir mesaj vermek istiyorum. 14 Aralık'ta yargıda başlayan süreç, siyasi bir süreç değildir. Herhangi bir şekilde siyasi bir müdahale ile başlamış değildir. Aksine 2010 yılında 30'u aşkın vatandaşımızın haksız suçlamalarla ve yalan birtakım delillerle bürolarına yerleştirilen bazı silahlar üzerinden kurulan kumpaslarla 17 ay hapis yatmasının karşılığında onların başlattığı bir şikayet süreci ile başlamıştır. Ortada bir insan hakları davası var. Bir grup vatandaşımız bu çete tarafından haksız yere töhmet altında bırakılmış ve haksız bir ceza çekmişler. 17 ay tamamıyla uydurma delillerle hapse atılmışlar. Bu cemaat bu mağdur edilen insanlar gerçek anlamda dini bir saikle kendilerince yaptıkları faaliyetler dolayısıyla mağdur edilen ve hiçbir şiddete bulaşmayan bu insanlar gelip yargıya başvurmuşlar. Yargı ne yapacaktı? Bu baskı bu zulüm karşısında susacak mıydı? Araştırma yapıyor, soruşturma yapıyor elde birtakım delillerle yargı süreci başlatılıyor. Bir pazar günü daha dosyanın içeriği bilinmeden bunu basın özgürlüğüne müdahale olarak yansıttılar. Hemen yurt dışındaki odaklar harekete geçti. Tatil günü dahi AB açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla hükümetimiz hakkında kirli bir kampanya başlattılar. Bu kirli kampanyayla hükümetimize ve ülkemize dönük bir karalama faaliyeti yürüttüler. Bu operasyonlarda herhangi bir şekilde basın özgürlüğünü ilgilendiren bir konu söz konusu değildir. Basın özgürlüğü Türkiye'de teminat altındadır. Hiçkimse bulunduğu makam, taşıdığı ünvan dolayısıyla layüsel, hesap sorulamaz, değildir. Herkes hesap verme makamındadır. Vatandaşlarımızı haksız yere hapse atanlar, asılsız delillerle vatandaşlarımız üzerinde şantaj uygulayanlar bilsinler ki bir daha böyle bir uygulamaya hiçbir zaman imkan bulamayacaklar."
"YOLSUZLUK İDDİALARI ÜZERİNDEN KOMPLOLARLA KİM HAREKETE GEÇERSE DURDURMAYA KARARLIYIZ"
17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları hakkında konuşan Davutoğlu, "Yolsuzluklara karşı mücadele bizim en temel şiarımızdır. Eğer 12 yıl içinde bu kadar büyük hizmetler gerçekleşmişse bilinsin ki bu hizmetlerin arkasında Ak Parti'nin yolsuzluklara karşı verdiği mücadele vardır. 17 Aralık-25 Aralık operasyonlarının arkasında yolsuzluklara karşı bir mücadele anlayışından çok milli irade ile iktidara gelmiş bir hükümeti devirme çabası vardı. Daha yürüyen bir soruşturma olduğu iddia edilen bir soruşturmada iddianamede dönemin başbakanı diyerek iktidarda milli iradeyle bulunmuş olan bir başbakana dönük gerçekleştirilen o komplo, yolsuzluklara karşı mücadele olarak adlandırılabilir mi? Onların dönemin başbakanı dediği başbakanımız bugün gerçek cumhurbaşkanlığı makamındadır. Onların dönemin başbakanı diye adlandırmaya kalkıştıkları Recep Tayyip Erdoğan bugün halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olma onurunu kendisine de milletimize de yaşatmıştır. Kim milli hazinemize, kaynaklarımıza yolsuzluk niyetiyle yaklaşırsa kim harama bulaşırsa kardeşimiz de olsa onun kolunu koparmaya kararlıyız. Yolsuzluk iddiaları üzerinden yalan, yanlış ithamlarla birtakım komplolarla milli iradeye karşı kim harekete geçerse onu da durdurmaya aynı şekilde kararlıyız" diye konuştu.
"2015 HAZİRANINDAN SONRA YENİ BİR ANAYASAYI MİLLETİMİZİN TAKDİRİNE SUNACAĞIZ"
2015 seçimlerinden sonra yeni bir anayasa oluşturulacağını dile getiren Davutoğlu, "28 Ağustos'ta bu kürsüden hakimlerimize ve savcılarımıza seslenmiştim. Demiştim ki yaklaşan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerinde vicdanınızı ve sesinizi yükseltiniz. Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimleri neredeyse cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi bir kritik aşama olarak takdim edildi. Bir çete HSYK üzerinden yargıyı tekeline almak istedi. Bu tekel üzerinden de siyasete ve Türkiye'de özgürlük alanları üzerinde demokrasinin kılıcı gibi baskı kurmaya kalktı. Bütün hakimlerimize ve savcılarımıza teşekkür ediyorum. Bu seçimlerde Türkiye'deki her görüşü temsil eden bir HSYK oluştu. HSYK üzerinden siyaset ve toplum hayatı üzerine baskı kurmak isteyenlere de gerekli dersi verdiler. Bu dönem içinde yargıda adaletin işleyişini hızlandırmak için Yargıtay ve Danıştay'da daire sayılarını arttırdık. Bütün anayasal kurumlarımızın tam ve doğru yerine oturması için inşallah 2015 haziranından sonra yeni bir anayasa için yola çıkacağız. Siyasi inşa faaliyetimizi devleti yeniden tanzim etme faaliyetimizi 2023'e yürürken insan haklarına dayalı derin demokrasi anlayışımızı kurumsallaştıracak yeni bir anayasayı milletimizin takdirine sunacağız" ifadelerin kullandı.