Uzun süredir parti kurma çalışmaları merakla beklenen Ali Babacan, Demokrasi ve Atılım Partisi ya da kullanımda tercih edileceği anlaşılan DEVA Partisi'nin kuruluş dilekçesini Pazartesi günü İçişleri Bakanlığı'na verdikten sonra, ilk kez genel başkan olarak tanıtım toplantısında kürsüye çıktı.
Partisinin hedeflerini açıklayan Babacan, partisinin 90 kişilik Kurucular Kurulu'nu da ilk kez kamuoyuna tanıttı. Sadece parti kurucuları ve partinin kuruluş çalışmalarında etkin rol alan 330 kişi ve ailelerinin davetli olduğu Ankara Bilkent Otel'de düzenlenen tanıtım toplantısında, parti kurucularının yanısıra parti programı ve tüzüğü de ilk kez kamuoyuyla paylaşıldı.
Babacan'ın isim vermeden, parti kurmak için yollarını ayırdığı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının politikalarını da eleştirdiği konuşmasında en çok alkışı alan ise "Kutsallarımızı güncel siyasete malzeme etmeyeceğiz. Dini kutsallarımızı siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz" ifadeleri oldu.
Ali Babacan'ın tanıtım toplantısını yaptığı Bilkent Otel'in önemli bir özelliği geçmişte kurucusu olduğu AKP ile yine aynı parti içinde uzun süre çalıştıkları eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Gelecek Partisi'nin de aynı mekanda, kamuoyuna tanıtılmış olması.
Salı günü yapılan ilk Kurucular Kurulu toplantısında genel başkan seçilen Babacan , toplantı öncesinde, parti kurucusuyla birlikte Anıtkabir'i ziyaret etti, ardından da salona geldi.
Eşi Zeynep Babacan'la toplantıya gelen Ali Babacan, salon girişinde "davul-zurna"yla karşılandı. Babacan'ın babası Hilmi Babacan da toplantıya katılan isimler arasındaydı.
Toplantı öncesinde görüştüğümüz parti kurucuları arasında, arasında ilk kez siyasetle Babacan hareketi içinde tanışanlar -ki bunların çoğu akademisyen ve gençlerdi- olduğu gibi geçmişte MHP'de siyaset yapan Ramiz Ongun, eski bakanlar Sadullah Ergin, Nihat Ergün gibi deneyimli siyasetçiler de vardı. 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde kızının düğününde darbeciler tarafından rehin alınan emekli Korgeneral Mehmet Şanver, ailesiyle toplantıya katıldı.
Partinin kuruluş çalışmalarında yer alan eski bakanlardan Beşir Atalay'ın yeri ayrılmıştı, ancak rahatsızlığı nedeniyle toplantıya katılamadı. Yine eski AYM Başkanı Haşim Kılıç da toplantıda yer almayan isimlerdendi.
Babacan'ın parti kuruluşuna dışarıdan destek verdiği bilinen Abdullah Gül'ün toplantıya mesaj gönderip gördermeyeceği merak ediliyordu. Gül, toplantıya mesaj göndermedi, ancak parti kaynaklarının verdiği bilgiye göre Salı günü parti kuruluşu ve genel başkan seçilmesi nedeniyle Babacan'ı telefonla arayıp kutladı.
Partinin kuruluşu öncesinde Gül ekibi ile Babacan ekibi arasında başta Kurucular Kurulu listesi olmak üzere bazı görüş ayrılıkları yaşandığı ve hatta köprüleri attığı haberleri basına yansımıştı. Kimi yorumcular, bu tür haberlerin Babacan'ın Gül'den bağımsız hareket ettiği mesajı verme amacı taşıdığı iddiasında da bulunmuştu.
DEVA Partisi içinde yer alan isimler ise parti kuruluşu sürecinde, kimi küçük görüş ayrılıkları yaşansa da Gül ile Babacan arasında herhangi bir sorun olmadığına dikkat çekerken, Gül'ün siyaset içinde yer almayacağını baştan itibaren söylediğini ve dolayısıyla bir ekip ya da liste dayatması gibi bir durumun olmadığını da ifade ettiler.
Tanıtım toplantısında yanıt aranan sorulardan biri de şu anda İstanbul Millevtekili Mustafa Yeneroğlu ile temsil edilen DEVA Partisi'nin parlamentoda grup kurmak için milletvekili transferine gidip gitmeyeceğiydi. Görüştüğümüz parti kurucuları, grup kurmanın kendileri için zor olmayacağını, bu potansiyelin şu anda mevcut olduğunu, ancak şimdilik grup kurmak için bir transfer girişimi olmayacaklarını vurguladılar. MHP'de ayrılan bağımsız Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın da Babacan'ın partisi içinde yer alacağı konuşuluyordu. Ancak Usta'nın parti programında da geniş yer verilen Kürt sorunu başta olmak üzere bazı konularda görüş ayrılığı nedeniyle, partiye katılmaktan vazgeçtiği ifade edildi.
Konuklara "Hazırız biz" yazılı tanıtım kartlarının verildiği toplantıda, kürsünün yer aldığı platformda "Demokrasi ve Atılım için ilk gün" yazısı ile Atatürk fotoğrafı ile Türk bayrağı yer aldı.
Partinin, içinde filizlenen yaprak figürünün yer aldığı "su damlası" ile sembolize edilen logosu da da platformdaki ekrana yansıtıldı.
Tanıtım toplantısı yaklaşık tanıtım filmi ile başladı.
Daha sonra kürsüye gelen ve 29 sayfalık konuşma yapan Ali Babacan, iktidar partisinin adını hiç anmadı ancak, "İnsan haklarının ihlali, özgürlüklerin kısıtlanması toplumun nefes almasını zorlaştırıyor. Korku siyasetinden ve kavgalardan hepimizi yordu artık" diyerek kutuplaşmış Türkiye vurgusu yaptı.
Babacan, partisinin isminin kısaltması olan "deva" ifadesini sık sık kullandığı konuşmasında, "Zaman ümitsizlik zamanı değil Türkiye için sorumluluk alma zamanı. Türkiye için demokrasi ve Atılım zamanı geldi. Türkiye için iyileşme zamanı başladı. Derdinize ortak arıyorsanız, biz devayız. Derdinize hızlı çözüm arıyorsanız, biz DEVA'yız" mesajı verdi.
Ülkedeki baskı ve korku ikliminden yakınan Babacan'ın, "Keşke ülkede şartlar biraz daha normal olsaydı da, tüm ülkemizin genelinde bizleri aydınlatan, katkı veren arkadaşlarımızın hepsi burada olsaydı. Ama biz onları anlıyoruz. Bugünler de geçer inşallah" sözleri de dikkat çekiciydi.
Muhafazakar çevreden gelen ve muhafazakar yapıdaki AKP kökenli bir isim olan Babacan, partisinin siyasetinde bu değerlerin nasıl kökenden gelen ve muhafazakar siyaset yapan Babacan, siyaset-dinsel değerler ilişkisindeki tavrını ise şu sözlerle açıkladı:
"Dini kutsallarımızı günlük siyasete malzeme etmeyecek, Dini kutsallarımızı siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz."
Babacan'ın konuşması boyunca salonda bulunanlardan en çok alkış alan da bu sözler oldu.
Konuşmasında, partisinin çizgisi, parti içi demokrasi anlayışına ilişkin de bilgi verdi. Genel başkanlık süresini 10 yıl ile sınırladıklarını anlatan Babacan, yüzde 35'le, Türkiye'de en yüksek kadın kotası uygulayan parti olduklarını açıkladı. Parti tüzüğünde ayrıca yüzde 20 gençlik ve engelli kotası uygulanacağını, engellilerin parti yönetim kadrolarının her kademesinde yer alacağını da ifade etti.
Toplantıda parti tüzük ve programı da katılımcılara dağıtıldı. Partinin kuruluş amacında, Uluslar arası insan haklarına ilişkin sözleşmeler referans gösterildi:
"Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Siyasi Partiler Kanunu, ilgili diğer mevzuat ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye'nin taraf olduğu diğer uluslararası sözleşmeler çerçevesinde faaliyet göstermek üzere Demokrasi ve Atılım Partisi kurulmuştur."
Parti programında ise hedefler ise 'Özgürlükçü, Katılımcı ve Çoğulcu Demokrasi', 'Adalet, Hukuk ve Yargı', 'Kamu Yönetimi' 'Ekonomi', 'Sektorel Politikalar', 'Sosyal Politikalar', 'Kadın', 'Gençlik', 'Spor', 'Kültür Sanat', 'Göç Politikaları', 'Çevre, Kentleşme ve Afet Yönetimi', 'Güvenlik ve Savunma', 'Dış Politika' başlıklarından oluştu.
Programda, halen uygulanan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve beraberindeki devlet yapısının yaşanmakta olduğu krizi daha da derinleştirdiği belirtilerek, parlamenter sisteme dönüş vaadine yer verildi. Programda dikkat çeken bazı bölümler şöyle:
Kürt sorununa demokratik zeminde çözüm: Türkiye'nin insan haklarına dayalı demokratik bir hukuk devleti olma konusundaki eksiklikleri, Kürt sorununun da kaynağında yatan temel faktördür. Uzun bir tarihi arka plana sahip olan bu sorun, iktisadi, siyasi ve insani açılardan pek çok olumsuz sonuç doğurmaktadır. Hayati önemi haiz bu konunun birçok boyutu bulunmakla beraber esasında bu sorun, Kürt vatandaşlarımızın demokratik hak, özgürlük ve eşit vatandaşlık taleplerinin karşılanmasıyla ilgilidir. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Kürt sorununu, vatandaşlarımıza güven temelinde siyasi kanalları açık tutarak, taleplerin rahatlıkla tartışılacağı demokratik zemini inşa ederek, özgürlük alanlarını genişleterek ve hukuku tahkim ederek çözeceğiz.
Anadil talebi insan hakkı ve pedagojik gereklilik: Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, anadilin bir çatışma konusu haline getirilmesini doğru bulmuyoruz. Resmi ve ortak dilimiz olan Türkçe'nin iyi öğretilmesi esas olmakla birlikte anadile ilişkin talepleri, vatandaşlarımızın kültürel farklılıklarının tanınması, temel bir insan hakkı ve pedagojik bir gereklilik olarak ele alıyoruz. Bu itibarla, anadil hakkı kapsamında bütün vatandaşlarımızın anadillerini kullanmaları ve geliştirmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmayı hedefliyoruz.
STK'lere kayırmacılığa son, büyük yatırımlarda şeffaflık: Kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmak isteyen STK'lar için adil ve şeffaf bir yöntem uygulanması sağlanacak, STK'lara yönelik her türlü kayırmacılık ve dışlayıcılık uygulamalarına son verilecek. Büyük ölçekli kamu yatırımlarına, gerçekçi ihtiyaç değerlendirmesi ve çevresel etki analizi yapılarak karar verilecek. Bu projelere ilişkin hazırlık sürecinde sivil toplum, meslek örgütleri ve ilgili tüm tarafların etkin bir şekilde katılımını sağlayacak mekanizmalar oluşturulacak ve kamuoyu şeffaf bir biçimde bilgilendirilecek.
Alevilere ötekileştirme ortadan kaldırılacak: Vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde, hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacak, ötekileştirme hissi doğuracak uygulamaları ortadan kaldıracağız. Bu bağlamda Alevi vatandaşlarımızın başta Cemevlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözüme kavuşturulması için gerekli adımları atacağız. Farklı din ve inanç gruplarının; varlıklarını koruma, sürdürme, yaşama ve örgütlenme özgürlükleri, kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm kanuni ve idari engelleri ortadan kaldıracağız.
Yeni anayasa vaadi: Türkiye'nin bugüne kadarki anayasa deneyimlerinden de yararlanarak, toplumsal talepleri merkeze alan, tüm farklılıkları değerli gören toplumsal sözleşme niteliğindeki bir anayasayı hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Yeni bir anayasa yapımının ve anayasa değişikliklerinin olağan dönemlerde, katılımcı ve müzakereci bir yöntemle, geniş bir mutabakatla olması gerektiğine inanıyoruz
Yürütmenin yargıya etkisi ortadan kaldırılacak: İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi anlayışından sapıldığı, otoriter ve baskıcı politikaların yürürlüğe konduğu, toplumsal ve siyasal muhalefetin sindirildiği ve korku ikliminin yaratıldığı bir ortamda yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak mümkün değildir.
Yürütmenin ceza soruşturmalarını etkileme olanağını ortadan kaldırmak, savcıların bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirmek ve yargılamanın etkinliğini ve verimliğini artırmak için, adli kolluğu idari kolluktan ayırarak adli teşkilata bağlı görev yapan birimler haline getireceğiz.
Bağımsız Merkez Bankası, lüks ve israfa son: Merkez Bankası'nın ve düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını ve kurumsal kapasiteleri güçlendirilecek, bu kurumların ilgili mevzuat ile kendilerine verilen görev ve sorumluluklar çerçevesinde bağımsız karar alabilmeleri sağlanacak.
Kamu vicdanında büyük yaralar açan kamuda lüks, gösteriş, israf ve savurganlığa son verecek, bina ve araç kiralamalarına, temsil ve tören harcamalarına sınırlama getirecek, bunların tekrarını engelleyecek mekanizmaları geliştirecek ve bu konularda kamuoyu denetimini teşvik edecek düzenlemeler hayata geçirilecek. Türkiye Varlık Fonu gibi bütçe dışı ve denetimden muaf yapılara ve uygulamalara son verilecek.