HABER

Devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı

Devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı

BURSA (İHA) - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomide tarihi bir dönemin yaşandığına ve bir zamanlar 70 sente muhtaç olan Türkiye'nin, bugün 70 milyar dolarlık ihracat yaptığına dikkat çekerek, bu başarının arkasında iyi yönetimle Türk insanındaki girişimci ruhunun yattığını söyledi.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ile Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu'nun bu yıl 3.'sünü düzenlediği Ulusal Girişimcilik Kongresi, "girişim ve gelecek yönetimi" ana temasıyla BTSO'da başladı. TOBB'un yönetim kurulu olması sebebiyle kongreye katılamayan Hisarcıklıoğlu, gönderdiği bildirisinde, Türk ekonomisinin kalkınmasını engelleyen enflasyonun piyasa ekonomisinden değil, kötü yönetimlerden kaynaklandığını kaydetti. 2001 kriziyle hatalarını anlayan Türkiye'nin, artık reformlarla kalkınma yolunda önemli mesafeler aldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ekonomide tarihi bir dönem yaşadığının altını çizerek, "Enflasyonda 30 yıllık yüksek rakamlar artık sona erdi. Bu enflasyonun piyasa ekonomisinin değil, kötü yönetimlerin sonucu olduğunu gösteriyor. Bu rekabet gücü olmayan, kapalı ekonomi kuruluşlarının, zararlı KİT'lerin sonucu olduğunu gördük. 2001 kriziyle hatalarımızı fark ettik ve o günden beri piyasa ekonomisine, gereği gibi uyum sağlamak için reformlar yapıyoruz. Bu sayede hem üretim hem de ihracatımız artıyor. Enflasyonsuz Yeni Türk Lirası hem içeride, hem de dışarıda, daha saygın bir para birimine dönüşüyor. Bunların hepsi, devrim niteliğinde gelişmeler. Türkiye, geri kalmış bir toplum olmaktan çıkmaktadır. Bunu da dünya pazarlarında rekabet eden kalitede sanayi ürünleri üreten, 'girişimci orta sınıf' yani sizler başarıyorsunuz. Girişimci orta sınıf, modernleşmenin en önemli göstergesidir. Bu kavramın arkasında şehirleşme ve eğitim, piyasa ekonomisi ve dışa açılma var" dedi.

Türkiye'de demokrasi bilincinin de yükseldiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, artık yılgın ve suskun bir 3. dünya toplumu olmadığımızı ifade ederek, "Doğu bloğu bilimsizlikten, eğitimsizlikten ve kaynaksızlıktan değil, girişimci orta sınıf yokluğundan batmadı mı? 2. Dünya Savaşı'nda yerle bir edilen Almanya ve Japonya, 20 yıl içinde iktisadi birer dev haline geldilerse, bunun sebebi daha 20. yüzyılın başında, son derece gelişmiş girişimci orta sınıfa sahip olmalarıydı. Bu sayede yüksek bir eğitim, teknik bilgi ve altyapıya sahiptiler. Savaştan dönen mühendisler, öğretmenler, işçiler işlerine döndüler. Yıkımlar tamir edildi, silah üreten şirketler yeniden sanayi malları üretmeye ihracat yapmaya başladılar. Türkiye ise 2. Dünya Savaşı'nın yıkımına uğramadığı halde geride kaldı. Çünkü hala bir tarım toplumuyduk. Türkiye'de girişimci orta sınıf, Abdülhamit döneminde oluşmaya başladı. Cumhuriyet'le birlikte ortaya koyulan milli iktisat politikaları, bunu geliştirdi. 80'lerden itibaren de asıl atılım başladı. Piyasa ekonomisi ve dışa açık büyüme politikaları, bazen iyi, bazen kötü uygulandı. Yine de bugün dünyanın en gelişmiş piyasalarıyla rekabet edecek kalitede, sanayi ürünleri üretiyoruz. Müteahhitlerimiz 60 ülkede iş yapıyor. Turizmde, dünyanın önde gelen cazibe merkezlerinden biri haline geliyoruz. Şimdi bir de bunun gerisindeki müteşebbis gücü, dinamizm, şehirleşmeyi, dışa açılmayı, teknik altyapıyı düşünün. İşte bu yüzden, tarihimizin en köklü yapısal değişimini yaşıyoruz. Türkiye, bu girişimci ruhuyla, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmelidir. Kendi markalarıyla, firmalarıyla küresel alanda etkinlik kazanmalı, varlığını ve gücünü kanıtlamalıdır. Bunu da hep birlikte, el birliği ile başaracağız. Başarının, başaracağım diyene ait olduğunu hep akılda tutalım" şeklinde konuştu.

"REKABETTE TİCARİ HİLELER KÖK SALIYOR"

Kongrenin açılış konuşmasını yapan BTSO Başkanı Celal Sönmez de, sınırları olmayan ve rekabetin hat safhaya ulaştığı yeni dünya düzeninde başarının, geleceğini iyi kurgulayıp, yönetenlerin olacağını kaydetti. Artık kimsenin rakibinin önüne doğrudan engeller koyamadığının altını çizen Sönmez, "Girişimcilerin yoluna dikenli tellerle set çekmek yerine, mayınlar döşeniyor. Rekabette ticari hileler kök salıyor. Bunun en somut örneğini Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda yaşadık. Biz ödevlerimizi tamamladıkça onlar önümüze çözülmesi gereken yeni testler, uyulması gereken yeni kurallar çıkardılar. Öyle görünüyor ki müzakere sürecinde de benzer süreçler yaşanacaktır.

İşte bu yeni dönemde gerek girişimciler, gerekse ülke olarak başarılı olmanın tek yolu geleceği iyi yönetmekten geçiyor. Girişimci, sadece attığı adımın sonuçlarını hesaplamak ve önüne çıkan mayınları temizlemek değil, 10 adım sonrasında karşısına çıkacakları da hesaplayıp tedbir almak zorunda" şeklinde konuştu.

Sönmez, hedeflerinin girişimcilerin değişen dünya koşularına ayak uydurarak varolmasını sağlamanın yanı sıra, iş dünyasına yeni atılan gençlerin ufuklarının gelişmesine de katkıda bulunmak olduğunu belirterek, en önemli beklentilerinin ise Türkiye'de girişimcilik konusunun daha etkin ve ciddi biçimde ele alınmasını sağlamak yattığını belirtti. Odalarının yaptığı son çalışmada, geçen yıl nisan ayında 100 üzerinden 108.7 olan girişimci güven endeksinin bu yılın aynı döneminde 76.2'ye gerilediğini ifade eden Sönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sanayici ve işadamlarına yönelik yaptığımız ankette güven endeksi her ay düşüyor. Ocak 2005'te yüzde 109 ile zirve yapan endeks, 3 ayda 32.8 puanlık çok ciddi bir düşüş kaydetti. Türkiye ekonomisini ayakta tutan şehirlerin başında gelen Bursa'daki işletme sahiplerinin yüzde 41.4'ü, 'Ülkenin bugünkü ekonomik şartlarını değerlendirdiğinizde girişim ortamını nasıl buluyorsunuz?' sorusuna olumsuz yanıt verdi. Bu soruya olumlu cevap verenlerin oranı ise yüzde 32'de kaldı. Oysa 3 ay önce aynı soruya olumlu karşılık verenlerin oranı yüzde 49.8, olumsuz verenlerin ise sadece yüzde 18.7 olmuştu. Ayrıca 'Ülkenin bugünkü ekonomik şartlarını değerlendirdiğinizde hali hazırdaki işletmenizi kurar mıydınız?' şeklindeki sorumuza ise, girişimcilerden yüzde 42.4'ü 'evet', yüzde 39.9'u ise 'hayır' cevabı verdi. Ancak 3 ay önce bu oranlar, yüzde 58.6 'evet', yüzde 28.6 'hayır' olmuştu. Görüldüğü gibi 'Aynı işletmeyi kurmazdım' diyenlerin oranı gün geçtikçe artıyor. Girişimciler, 'Mevcut ekonomik şartlar altında yeni yatırım yapar mısınız?' sorusuna da, geçen yıl 48 olan 'evet' sayısı bu yıl 36'ya düştü. Görüldüğü gibi yatırım konusunda istekler ve heves gittikçe azalıyor. Buna karşılık da, geleceğin neler getireceğini net olarak kestiremeyip, kararsız kalanların oranı da artıyor."

Böyle bir ortamda geleceği yönetmenin öneminin bir kat değil, bir kaç kat daha arttığına işaret eden Sönmez, gelişmiş ülkelerin 50 yıl, 100 yıl sonrasını planlayarak, bu seviyelere ulaştıklarını vurguladı. Sönmez, girişimcilerin zamanı adeta bir mimar titizliğiyle tasarlamaları gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bursa Valisi Oğuz Kağan Köksal da, girişimciliğin yıllardır gündemde olduğunu, ancak, gelecek yönetiminin, ülkelerin gündemine yeni oturan, hatta bazı memleketlerde daha tartışılmaya bile başlanmamış bir konu olduğunu söyledi. Köksal, girişimcilerin cesur olması, risk alması gerektiğini, müteşebbislere önem veren ülkelerin daha çabuk ve hızla kalkınacağı ifade etti.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler