HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA İSTANBUL BÜLTENİ 3

1- KILIÇDAROĞLU'NDAN MESUT YILMAZ'A TAZİYE ZİYARETİ (1)

Haber-Kamera: Erhan TEKTEN - İSTANBUL DHA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz cumartesi günü oğlu Yavuz Yılmaz'ı kaybeden Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz'a taziye ziyaretinde bulunuyor. Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte saat 15.00 sıralarında Mesut Yılmaz'ın Beykoz bulunan evine geldi.

Görüntü Dökümü:

---------------

-Kılıçdaroğlu'nun havalimanı gelişi

-Konvoyun Mesut Yılmaz'ın evinin bulunduğu siteye girişi

=======================================

2- NİSPETİYE CADDESİ'NDE ZABITALAR ARASINDA GERGİNLİK (1)

Haber-Kamera: Zeki GÜNAL - İSTANBUL DHA

Nispetiye Caddesi'nde Beşiktaş Belediyesi zabıta ekipleri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleri arasında gerginlik yaşanıyor.

Zabıta ekipleri yol yapım çalışmaları nedeniyle karşı karşıya geldi. Gerginlik üzerine çok sayıda polis ekibi buraya sevkedildi.

Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da İstanbul Büyükşehir Belediyesi zabıta ekipleriyle tartıştı.

Hazinedar twitter hesabından, "Sayın @mevlutuysal_bsk, Beşiktaş'a 15 yıldır yapılmayanı yapmaya çalışıyoruz fakat hizmetlerimiz İBB Zabıta ekipleri tarafından engelleniyor. İBB Yetkisinde olan ana arterlerde yeter ki milletimize hizmet edelim diyerek çalışma yapıyoruz ancak engellemelerle karşı karşıyayız" yazdı.

Görüntü Dökümü:

--------------

-Gerginlikten görüntüler

-İtişmeler

-Polislerin görüntüsü

21.12.2017 - 14.52 - Haber Kodu : 171221095

=====================================

3- (operasyon görüntüsüyle) TARİHİ ESER KAÇAKÇILARINA YÖNELİK EN BÜYÜK OPERASYON

* İstanbul merkezli 4 ilde düzenlenen ve "Zeus" adı verilen operasyonda 26 bin 456 adet tarih eser ele geçirildi.

* En büyük tarihi eser kaçakçılığı operasyonu olduğu belirtilen operasyonda ele geçirilenler arasında Miken kılıcı, Büyük İskender'in büstü, Tanrı Hermes heykeli gibi paha biçilmez eserler de yer alıyor.

Haber: Sinan BİLGİLİ - İSTANBUL DHA

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 3 ay önce başlattığı çalışma sonucu tarihi eser kaçakçılığı yapılacağı bilgisine ulaştı. Teknik ve fiziki takip sonucu şüphelilerin bazı tarihi eserleri yurtdışına kaçıracağı belirlendi. Tarihi eserleri ellerinden çıkarmak için çalışmalara başlayan şüphelilere 12 Aralık'ta operasyon düzenlendi. "Zeus" adı verilen operasyonda Düzce'de 6 kişi yakalandı. Devamında İstanbul merkezli 4 ilde yapılan operasyonlarda 7 kişi daha gözaltına alındı.

PAHA BİÇİLMEZ ESERLER ELE GEÇİRİLDİ

Şüphelilerin ev ve iş yerlerine yapılan baskınlarda 26 bin 456 adet tarihi eser ele geçirildi. Çok sayıda gümüş, altın ve bronz sikkenin yanı sıra ele geçirilen eserler arasında paha biçilemeyen Miken kültürüne ait kral kılıcı, Hellenistik döneme ait Tanrı Helios'un betimlendiği kraliçe tacı, Büyük İskender'in Hindistan seferine hitaben yapılan doğu kökenli heykel büstü, Tanrı Hermes heykeli, Fenike tipi gözyaşı şişeleri de yer alıyor. Operasyonun en büyük tarihi eser kaçakçılığı operasyonu olduğu belirtildi.

Öte yandan operasyon anları polis kamerasına yansıdı

Görüntü Dökümü:

-------------

AKTÜEL GÖRÜNTÜLER

-Ele geçirilen eserlerin masa üstü görüntüsü

-POLİS KAMERASI

-İş yerleri ve evlere yapılan baskın

-Aramalardan görüntü

-Tarihi eserlerin bulunması

-Detaylar

21.12.2017 - 11.12 - Haber Kodu : 171221035

21.12.2017 - 11.36 - Haber Kodu : 171221040

21.12.2017 - 11.54 - Haber Kodu : 171221044

======================================

4- TARİHİ ESER KAÇAKÇILARI ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

Haber: Çağatay KENARLI / İstanbul DHA

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, İstanbul merkezli 4 ilde yaptığı "Zeus" adı verilen operasyonda gözaltına alınan 13 şüpheli adliyeye sevk edildi. Operasyonda 26 bin 456 parça tarihi eser ele geçirilmişti.

Görüntü Dökümü:

------------------------

(POLİS KAMERASI)

////////////////////////////////////

-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi

21.12.2017 - 15.04 - Haber Kodu : 171221098

====================================

5- ERGENEKON DAVASI'NIN ÜÇÜNCÜ DURUŞMASI GÖRÜLDÜ

Haber: Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA)

Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 211 sanıklı Ergenekon davasının üçüncü duruşması yapıldı. Duruşmada söz alan bazı sanıkların, "Bu davada görev yapan hakim ve savcılar, hepsi ya hapis ya da yurtdışında kaçaklar. Bu davada derhal beraat kararı verilmelidir" demesi üzerine, Mahkeme Başkanı Metin Tamirci, "Biz sizden daha çok karar vermek istiyoruz. Gelecek duruşma inşallah karar için toplanacağız" dedi.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, 18 sanık ve çok sayıda avukat hazır bulundu. Duruşmada söz alan sanıklardan Mustafa Dönmez, Ankara Zir Vadisi aramaları sırasında çekilen 3 dakikalık görüntüyü mahkeme heyetine sundu. Görüntülerin Ergenekon davası sırasında mahkemelerden kaçırıldığını öne süren sanık Dönmez, "Bu görüntüleri 7 yıl sakladılar. Araştırıp buldum. Hala onların ürettiği deliller üzerinde dava dosyası uzuyor. Ben bu CD'yi Emniyet Genel Müdürlüğü'nden aldım" dedi. Bunun üzerine CD açılarak duruşmada izlendi. Sanık Dönmez, sanık Mustafa Dönmez, Zir Vadisi'ndeki mühimmatların gazeteye sarılı halde bulunduklarını da anımsatarak "Mühimmatları üzerinde tarih olan gazeteye sarmışlar. Bu kadar salak insanlar bunlar. O tarihte ben askeri cezaevindeydim" dedi.

"BEN ÖLDÜKTEN SONRA ADALET İSTEMİYORUM"

Sanık İbrahim Özcan da söz alarak "Bu dava yüzyılın davası. Darbe ile ve örgüt yöneticiliği suçlamasıyla yargılanıyorum. Benim hakkımda soruşturma yapan görevliler, kovuşturmada görev yapan hakim ve savcılar, hepsi ya hapis ya da yurtdışında kaçaklar. Beni gözaltına alan polis şu anda Amerika'daki davada tanıklık yapıyor. Beni teröristler bu şekilde tuttu, yargıladı. Ailelerimiz dağıldı. İşim battı. Hayatım karardı. Beni eşkıyalar değil, devlet soydu. O dönem onlar polisti, yargıçtı. Ben öldükten sonra adalet istemiyorum. 5 yılım bir hücrede geçti. Ben miyim terörist, onlar mı terörist, bir an evvel karar verilmesini talep ediyorum" dedi.

"SANIK YOK, HEPİMİZ MÜŞTEKİYİZ"

Sanık Mahir Akar ise "Ara kararlarınızla önceden verilen kararlara meşruiyet kazandırıyorsunuz. Lütfen yapmayın, 10 senedir sürüyor bu dava. Beraat bile doğru olmayacak, yok hükmünde kararı vermenizi talep ediyorum" diye konuştu. Sanık Mehmet Fikri Karadağ ise "Burada sanık yok. Hepimiz müştekiyiz. Bu Ergenekon davasının bu kanlı örgüt tarafından nasıl hazırlandığı açık. Bir an evvel davanın bitirilmesini talep ediyorum, uzatmadan karar verin" dedi. Sanık Karadağ'ın avukatı da "Bugün bu davayı bitirin, Çin işkencesi de bitsin" dedi. Sanıklardan Bedrettin Dalan'ın avukatı Oğuzcan Bahar ise "Önceki yargılamayı yapan mahkemenin hakimi ve savcıların Güneydoğu'da PKK'nın kurduğu mahkeme gibi, terörist oldukları ortaya konulmuştur. Devletin itibarını, hukukun üstünlüğünü geri vermek için bir an önce beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. Sanık Levent Ersöz'ün avukatı da müvekkilinin Ankara'da olduğunu belirterek talimatla ifadesinin alınmasını talep etti.

MAHKEME BAŞKANI: "BİZ SİZDEN DAHA ÇOK KARAR VERMEK İSTİYORUZ"

Sanık ve avukatlarının davanın bir an önce bitirilmesi talepleri üzerine Mahkeme Başkanı Metin Tamirci, kapatılan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon davasının gerekçeli kararının 8 ay sonra vermesini hatırlatarak "Biz davayı bitirdiğimiz zaman gerekçeli kararı da açıklayacağız. 8 ay beklemeyeceğiz. Biz sizden daha çok karar vermek istiyoruz. Gelecek duruşma inşallah karar için toplanacağız" dedi.

DURUŞMA 26 NİSAN'A BIRAKILDI

Taleplerin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti ara kararında, mahkumiyet kararlarına dayanak belgelerindevlet sırrı niteliğinde olup olmadığının, ele geçirildikleri tarih itibariyle devlet sırrı niteliği taşıyıp taşımadıklarının, belge üzerindeki yasaklamanın suç tarihi itibariyle devam edip etmediğinin, belgelerin ait olduğu ilgili kurumlara yazı yazılarak sorulmasına karar verdi. Sanık Mustafa Dönmez'in sunduğu CD'nin emniyet müdürlüğünden verilip verilmediğinin de sorulmasına hükmeden heyet, sanık Levent Ersöz'ün Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile gelecek celse ifadesinin alınmasına karar verdi. Duruşma, 26 Nisan'a bırakıldı.

BAŞBUĞ'UN DA BULUNDUĞU 63 SANIĞIN DOSYASI AYRILMIŞTI

Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 274 sanıklı Ergenekon davasında, önceki celse verilen ara kararlar doğrultusunda aralarında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da bulunduğu 63 sanığın dosyası ayrılmıştı. Böylece davadaki sanık sayısı 211'e düşmüştü.

======================================

6- AKADEMİSYENLERE AÇILAN DAVALAR; 18 SANIK HAKİM KARŞISINA ÇIKTI

Haber: Ümit TÜRK İstanbul / DHA

"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenler hakkında "Terör propagandası yapmak" suçlamasıyla açılan davaların görülmesine bugün de devam edildi. Aralarında Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu'nun da bulundğu 18 sanık bugün ayrı ayrı hakim karşısına çıktı.

Çağlayan'daki İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aralarında Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'nun bulunduğu 10 akademisyenin duruşması yapıldı. 8 akademisyen hakim karşısına çıkarken 2 sanık mazeret bildirdi. Duruşmaları, aralarında akademisyen ve öğrencilerin de bulunduğu çok sayıda izleyici takip etti. Kaboğlu'nu duruşmada 20'ye yakın avukat temsil etti. Mahkeme başkanı Hakan Özer bu sayının KHK kapsamında 3 ile sınırlandırılmasına karar verdi.

Kaboğlu, kimlik tespiti sırasında, KHK ek listesinde adının yer aldığı için Marmara Üniversitesi'nde çalışamadığını ve Sorbonne Üniversitesi'ne de pasaportuna el konulduğu için gidemediğini söyledi. Başkan Özer'in yöneltilen suçlamayı okuyup, "Hepsini okumama gerek yok değil mi?" diye sorması üzerine Kaboğlu, "Gerek yok. Bu kadarı bile rencide edici" cevabını verdi.

Ardından savunmasına geçen Kaboğlu, söz konusu bildiriye ilişkin şunları söyledi:

"Her sözcüğüne katılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Benim 1500 öğrencim vardı. Aynı soruya bin 500 farklı yanıt alırdık. Bildirinin herkes tarafından bütün kelimelerinin, virgüllerinin paylaşılması koşulu bulunmamaktadır. Tam 23 ay 10 gün geçti imzanın üzerinden, imzacılar kaçmıyordu. Neden buradalar?"

Adının 686 sayılı KHK ek listesinde yer aldığı günün ertesinde savcılığın kendisine davet yazısı yolladığını anlatan Kaboğlu, "Bu kadar büyük bir rastlantı olabilir mi? İddianame tarafıma tebliğ edilmeden ertesi gün bir gazetede yayımlanıyor. 15 temmuz darbe girişimi yaşanmasaydı bu listede adım yer almayacaktı. Bu dava siyasal nitelikte bir davadır" ifadesinde bulundu.

Kaboğlu, "Neden 1128 ayrı dosya anlamak mümkün değil. Talep edilen cezalar da geniş yelpazeli. Bu bir OHAL davasıdır. Çünkü eğer OHAL ilan edilmeseydi bu davalar da ortaya çıkmayacaktı" dedi.

Savunmasında, barış hakkı ve ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğunu dile getiren Kaboğlu, "Buradaki çelişki şu; bildiri toplu, fakat davalar tekil. Bu çelişkiyi aşmak, adil yargılanma için kolay olmayacak. Acaba barış bildirisine rıza gösterenlere karşı başlatılan linç girişimi cezasızlık sorunundan mı kaynaklanıyor? Bildiriye olur veren kişiler yaşama hakkından yoksun edilme eşiğine kadar linç kanmayasına tabi tutuluyor. Onları öldürmeye azmettirme eşiğine ulaşan kişilere herhangi bir işlem yapılmıyor. Burada Anayasa'nın 138. maddesi açısından üzerinde durulması gerekir. Bütün haklardan yoksun kılıcı uygulamalara tabi tutulduk" diye konuştu.

Açılım ve çözüm süreçlerine ilişkin tavrını; "Amaca evet, ama yönteme dikkat" olarak niteleyen Kaboğlu, "Düşüncem, TBMM devreye sokulmalı şeklinde idi. Bu hukuka olan inancımın gereğidir" dedi. Savunmasında iddianameyi de eleştiren Kaboğlu, "Biz hukukta somut ne ise, metinde ne yazıyor ise, ondan sorumlu olunacağını öğrendik. Öğretmeye çalıştık. Şu iddianame hukuken çok sıkıntılı" şeklinde konuştu.

Kaboğlu savunmasının devamında şunları kaydetti:

"10 yılın Türkiye'sinde barış açılımı demokratik açılım gibi kavramlar son 10 yıla damgasını vurmuş bir devlet politikasıdır. Ancak hendek kazılması hangi siyasal idarenin görev ve yetki sorumluluk zincirindeki ihmali sonucu gerçekleşti. İhmal mi hizmet kusuru mu? Araştırılması gerekir. Çünkü bilindiği üzere bütün bu çözüm süreci 2014'te yürürlüğe girdi. Bu süreç devletin kanunlarla geçirdiği bir süreçtir. Çözüm süreçleri aynı zamanda eylemler dizisidir. Barış bildirisi adından belli olduğu üzere sadece bir talep beyanıdır. Siyasal ifade özgürlüğünün toplu kullanımıdır."

"BÜTÜN YURTTAŞLARA EŞİT UYGULANIR"

"Yalçın Akdoğan ve Mehmet Metiner'in beyanlarına kadar çok farklı niteliği olan sözler var. Onlar da cezalandırılsın demiyorum. Onlar da sözdür onlar cezasızlıktan yararlandıysa 1128 akademisyenin imzaladığı neden böyle davaların konusunu oluşturuyor. Hukuk devleti hukukça eşit yönetim ilkesine dayanır. Bütün yurttaşlara eşit uygulanır. Muhalif kesimler yaptırıma tabi tutulur gibi bir zihniyet devreye girerse hukuk devleti kavramının bir anlamı kalmaz"

Kaboğlu hakkında mahkumiyet kararı verilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini söyledi.

NE OLMUŞTU?

"Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiride imzası bulunan 1128 akademisyen hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açmış, şuana kadar 148 akademisyen hakkında "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla 7 buçuk yıla kadar hapis cezası talebiyle ayrı ayrı davalar açmıştı.

=====================================

7- İSTANBUL'DAKİ 'VİP DİNLEME" DAVASI... 24 KİŞİNİN MÜDAHİLLİK TALEBİ KABUL EDİLDİ

Haber-Kamera: Yüksel KOÇ / İSTANBUL, (DHA)

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adına milletvekilleri, işadamları ve gazetecilerin de bulunduğu 59 kişinin yasadışı dinlenmesiyle ilgili Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da aralarında bulunduğu 45 kişi hakkında açılan davanın üçüncü duruşması görüldü. 24 kişinin müdahillik talebi kabul edildi.

İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda görülen davaya, başka suçtan tutuklu 8 sanık ile tutuksuz yargılanan 4 sanık katıldı. Duruşmada hazır bulunan müşteki Bedri Baykam, 22 Haziran 2015 tarihinde iki polis başmüfettişinin dinlendiği yönünde kendisine bilgi verdiğini belirterek, "1995'te de telekulaktan dinlenmiştim" dedi. Konu ile ilgili olarak 20 Ekim 2015 tarihinde de iki HSYK başmüfettişinin kendisini çağırdığını söyleyen Baykam, "20 Ekim 2015'te ifademi aldılar. Beni illegal şekilde dinleyen yapının, ömrümde adını duymadığım Kürşat Yılmaz gibi insanlarla ilişki içinde olduğum, terörle ilişki içinde olmuşum gibi hayali senaryolarla beni dinlediklerini öğrendim. Bunu yapanları affetmem mümkün değildir. Bu hayal mahsulü senaryoları yazan yapı maalesef Türkiye'nin vaktini Ergenekon'da çaldı ve 15 Temmuz darbesini yaptı. Hem dinlenmiş olmam nedeniyle hem de bu hayali senaryolar nedeniyle davaya katılma talebinde bulunmak istiyorum, kişiliğime yapılan saldırılar nedeniyle de şikayetçiyim" dedi.

Duruşmaya katılan bir diğer müşteki Ahmet Altınel de sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek, davaya katılma talebinde bulundu. Mahkeme tarafından Ahmet Toksoy, Tufan Türenç, Faruk Bildirici, Mehmet Murat Yetkin, Cengiz Semercioğlu, Gülden Aydın, Nuri Mehmet Çolakoğlu, Ali İhsan Karacan, Dursun Ali Yılmaz, Mehmet Yörük, Yener Şenok, Mustafa Süzer, İsmail Küçükkaya, Uğur Dündar, Sezai Çanakçı, Nihat Genç, Muharrem İnce, Engin Ardıç, Metin Yüksel, Ergün Diler, Can Dündar, Melih Türker, Bedri Baykam ve Ahmet Altınel'in müdahillik taleplerini kabul edildi.

CAN DÜNDAR'IN TANIKLIK YAPMA TALEBİ REDDEDİLDİ

Avukatı aracılığı ile dilekçe sunan Can Dündar, yurt dışı adresini bildirerek tanık sıfatı ile ifadesinin alınması için talepte bulundu. Mahkeme, yargılamayı etkilemeyeceği gerekçesi ile bu talebin reddine karar verdi.

Duruşma eksiklerin giderilmesi için ertelendi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 45 sanık FETÖ adına aralarında milletvekilleri, işadamları ve gazetecilerin de bulunduğu 59 kişiyi usulsüz dinlemekle suçlanıyor. Sanıklar Ahmet Toksoy, Tufan Türenç, Murat Yetkin, Ali İhsan Karacan, Dursun Ali Yılmaz, Ferit Şahenk, Yıldırım Ali Koç, Caroline Koç, Mehmet Ali Karamehmet, CHP'li milletvekili Muharrem İnce, gazeteciler Murat Yetkin, İsmail Küçükkaya, Mirgün Cabbas, Can Dündar, Aslı Aydıntaşbaş, Uğur Dündar'ın da aralarında bulunduğu 59 kişiyi yasa dışı dinlemekle suçlanıyorlar.

Fetullah Gülen, iddianamede bir numaralı sanık olarak yer alıyor. Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Tolga Güzeltaş, Ebubekir Özer ile birlikte toplam 44 polis de sanıklar arasında yer alıyor. Sanıklar için, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek", "Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve değişen oranlarda hapis cezaları isteniyor.

===========================================

8- HÜRRİYET GAZETESİNE SALDIRI DAVASI…

Haber: Serpil KIRKESER / İstanbul DHA

Hürriyet Gazetesi'ne 2 yıl önce yapılan saldırıya ilişkin 26 tutuksuz sanık hakkında, "Mala zarar verme" ve "Nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etmek" suçlarından açılan davada, tanık polis memuru dinlendi.

Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen 7. duruşmaya tutuksuz sanıklar katılmadı. Şikayetçi Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.'yi ise duruşmada avukat Eren Mustafa Şener temsil etti.

POLİS TANIK OLARAK DİNLENDİ

Duruşmada tanık olarak dinlenen polis memuru E.B. "Olayın üzerinden zaman geçmiştir. Bu nedenle detaylı olarak hatırlamıyorum. Olay günü akşam saatlerinde Hürriyet Gazetesi binası önünde görevlendirilmiştik. Bina önüne kamyonların geldiğini, kalabalık insan grubunun geldiğini, bina bahçesine girmeye çalıştıklarını, girdiklerini, güvenlik kulübesi ile kameralara zarar verdiklerini hatırlıyorum. Olaya müdahale etmeye, grubu dışarı çıkarmaya çalıştık. Ancak bina bahçesine giren kişilerin kim olduğunu bilmiyorum. Görsem de teşhis edecek durumum yoktur" dedi. Diğer tanıkların dinlenmesi için duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

İDDİANAME

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 ve 8 Eylül 2015 tarihlerinde Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırılar sonrası, 26 sanık hakkında, "Mala zarar verme" ve "Nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal" suçlarından 2 yıl 4'er aydan 9'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

===================================

9- İBB, ODESSA'YA 30 OTOBÜS HİBE EDECEK

Haber-Kamera: Özgür Deniz KAYA / İstanbul DHA

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Ukrayna'nın Odessa kentine,Türkiye'de üretilen 30 otobüsün hibe edileceğini açıkladı. Teslimatlar, 2018 yılının Haziran ayına kadar tamamlanacak.

Odessa Büyükşehir Belediye Başkanı Gennadiy Trukhanov, İBB Başkanı Mevlüt Uysal'ı bugün ziyaret etti. İBB Başkanı Uysal, Odessa Belediye Başkanı Trukhanov'u Saraçhane'deki başkanlık binası kapısında karşıladı.Trukhanov, daha sonra bina içinde hazırlanan İBB Anı Defteri'ni imzaladı. Trukhanov, Uysal ile makamında bir süre görüştü.

ODESSA, 1997'DEN BU YANA KARDEŞ ŞEHİR

İBB, üretimi devam eden 30 otobüsün, 1997'den bu yana kardeş şehir olan Ukrayna kenti Odessa'ya hibe edileceğini duyurdu. Teslimatların 2018 yılının ilk 6 ayında tamamlanacağı belirtilen açıklamada, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Odessa'ya 30 otobüs verilecek olup imalatta olan otobüslerin 2018 yılının ilk altı ayı içerisinde gönderimi planlanmaktadır. İstanbul ile Odessa arasında 2 Kasım 1997 yılında kardeş şehir protokolü imzalanmış olup bu yıl kardeş şehir ilişkilerinin 20. yıldönümüdür " denildi.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-İBB Başkanı Mevlüt Uysal'ın, Odessa Büyükşehir Belediye Başkanı Gennadiy Trukhanov'u karşılaması

-Gennadiy Trukhanov'un İBB Anı Defteri'ni imzalaması

-Uysal ve Trukhanov'un makamda görüşmesi

21.12.2017 - 12.26 - Haber Kodu : 171221055

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler