Kocaeli’de yaşayan İsmail ve Hanife Zengin çiftinin 1992 yılında Ayşe isimli çocukları dünyaya geldi. Çocuklarının sürekli hastalanması üzerine çift, hastane hastane gezmeye başladı. Her gittikleri hastane de doktorlar küçük çocuğa bronşit tanısı koyularak tedavi uygulandı. 14 yaşına giren Ayşe Zengin’in göğsünde çökme meydana geldi. Bunun üzerine endişelenen ailesi, Ayşe’yi yeniden hastaneye götürdü. Burada yapılan tetkiklerin ardından çıkan sonuçla Ayşe ve ailesi neye uğradığına şaşırdı. 14 yıl sonra çekilen ultrasonda Ayşe’nin organlarının ters olduğu ortaya çıktı. Doktorların korkulacak bir şey olmadığını, sadece Ayşe’nin kendisine biraz daha dikkat etmesi gerektiğini söylemesi üzerine Ayşe ve ailesinin endişeleri azaldı. Yıllar sonra evlenen Ayşe Doğan, çeşitli iç kanamaları olduğu için ilaç kullanmaya ve tedaviye devam etti. Tedavisi esnasında hamile olduğunu öğrenen genç anne, doktorların bebeği dünyaya getirmesinin riskli olduğunu söylemesi üzerine bir kez daha yıkıldı. İlerleyen zamanlarda bebeğinin kalp atışını duyduktan ve ultrason fotoğraflarını gördükten sonra bebeğini doğurmaya karar verdi. Hamile kalmasıyla birlikte sahip olduğu rahatsızlıkları sonlanan Doğan, eşinin de onayını alarak, kendi canı pahasına doğum yaptı. Doğum sonrasında bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına alan annenin mutluluğu ikiye katlandı. Çiftin ‘Akif’ ismini verdikleri bebekleri, 3 kilo 300 gram olarak ve hiçbir sağlık sorunu olmadan dünyaya geldi. Akif bebek doğduktan 40 gün sonra ise 5 kiloya ulaştı.
“HERHANGİ BİR ŞEY OLURSA DİYE YALNIZ ÇIKMIYORUM EVDEN”
Bütün organlarının ters olduğunu söyleyen Ayşe Doğan, bu durumu ilk öğrendiğinde biraz korktuğunu belirtti. Bunun üzerine internette araştırma yaptığını dile getiren Doğan, “Daha sonra doktorların söylediklerini dinleyince çok da korkulacak bir şey, olmadığını, gayet normal insanlar gibi hayatıma devam edebileceğimi öğrendim. Sadece biraz daha dikkat ederek, temiz hava, temiz oksijen alabilmek için bol bol dağlara tepelere gittim. Temiz havada yaşamam gerektiğini söylediler. Biraz daha dikkat ederek yaşamaya devam ettim. Acil durumlarda herhangi bir şey olursa diye yalnız çıkmıyorum evden. Yanımda illa beni bilen birisi olması gerekiyor. Bunun için yapılabilecek çok az şey var. Kimliklerimizde belirtilmesi gerekiyor. Veya kolye, künye takmamız gerekiyor. Ama ona da ‘Kalbim sağda’ diye yazınca ciddiye alırlar mı, o an bakılabilir mi, görülebilir mi bilemediğim için o şekilde bir şey yapmadım. Dediğim gibi yalnız çıkmıyorum. Çevremde görenler çok şaşırıyorlar, inanmayanlar oluyor, kalbimi dinlemek isteyenler oluyor. ‘Nasıl olur?’ diye soranlar oluyor, detaylı bir şekilde anlatıyorum. Başka birinde var mı diye soruyorlar. Lisede de arkadaşlarım bana ‘ters’ diye lakap takmışlardı” dedi.
“CANIMDAN VAZGEÇEREK BU RİSKİ GÖZE ALDIM”
Kanaması olduğu için embolizasyon tedavisi uygulandığını anlatan Doğan, evlendikten ufak tefek kanamalarının olduğunu kaydetti. Bu kanamaların durması için ilaca başladığını ve tedavi gördüğünü ifade eden Doğan, “Tedavi görürken hamileliğimi öğrendim. Bundan sebep de riskli olduğunu söylediler. Her türlü riski anlattılar tek tek. Ama yine göze alarak hamileliğimi çok rahat bir şekilde geçirdim ve bebeğimi de kucağıma aldım. Bebek açısından ilacı kullandığım 10 gün içerisinde bilinmedik herhangi bir etki yapabilir dediler. Benim açımdan da herhangi bir kanama olursa ‘Bebeği değil, seni düşüneceğimiz için çok riskli’ dediler. Daha önce dış gebelik geçirdiğim için dış gebelik adayısın diyorlardı bana. Normal yolla hamileliğim de söz konusu değildi. Yani çok düşük bir ihtimaldi. Hamileliğimi öğrenince doktorlar büyük risk olduğunu söylediler. Ama onun kalp atışı duyunca, onu görünce riski göze aldım. Gerekirse kendi canımdan vazgeçerek, onu düşünerek bu riski göze aldım ve bebeğimi kucağıma aldım. Sonunda çok güzel oldu. Eşim de her zaman yanımdaydı. Kararlarıma saygı duydu, sürekli destekledi” diye konuştu.
“ŞİFA OLDU BANA”
Hamileliğini çok rahat bir şekilde geçirdiğini vurgulayan Doğan, hamile olduğu süreçte sahip olduğu rahatsızlıkların sonlandığını aktardı. Doğan, “Üreyen bakteri vardı sürekli, o hiç üremedi. Kilo alamıyordum, kilo aldım. Kilo aldıkça ciğerlerim daha çok güçlendi. Bana hep olumlu şekilde etkisi oldu hamileliğin. Çok güzel bir duyguydu. Zaten hamileliğimde, detaylı untrasonlarda ilk organlarını sordum normal mi değil mi diye. Normal olduğunu duyunca daha çok sevinmiştik. Şifa oldu bana” şeklinde konuştu.
“14 YIL SONRA ORGANLARININ TERS OLDUĞUNU ÖĞRENDİK”
Kızının doğduktan sonra sürekli hastalıklarla boğuştuğunu belirten Ayşe Doğan’ın babası İsmail Zengin ise, “Bizde o günün iyi doktorlarına sürekli gidiyorduk. Sürekli bronşit veya üşütme diyorlardı. Fakat aradan 14 sene geçtikten sonra göğüs kafesinde çökme var şüphesiyle başka bir doktora götürdük. 14 yıl sonra Ayşe’nin organlarının ters tarafta olduğunu, kalbinin sağda olduğunu, normal insanda solda olanların Ayşe’de sağda, sağda olanların da solda olduğunu öğrendik. Tabii insan bir korkuya kapılıyor. Çare aramaya çalışıyor. İşte doktorlarla bunun nasıl olacağını, zararlı veya zararsız olabilecek durumlarını kontrol etmek için sürekli hastaneyle temas halinde kaldık. O zamanlar hastanede tekrar doktorlara götürdüğümüzde bunun bronşektazi olduğunu öğrendik. Bize sordular ‘Bunu daha önce size söylemediler mi?’ diye. Bizde ‘Hayır, siz burada söylediniz, biz burada öğrendik’ dedik. Tabii biz şok olduk. O güne kadar İzmit’te götürmediğimiz doktor kalmamıştı. Hiçbir kontrollerinde böyle bir sorunun olduğunu söylemediler. Sadece tozlu ortamlarda olmayacak, kendine iyi bakacak, vücudunun direncini sürekli yüksek tutacak, böyle şeyler söylediler” ifadelerini kullandı.
İHA