Justin Marozzi
BBC Muhabiri, Aden, Yemen
Tribünlerde Yemen Cumhurbaşkanı'nın fotoğrafları da vardı
Bir arkadaşıma Körfez Ülkeleri Futbol Şampiyonası'nı izlemek için Yemen'in, Aden kentine gideceğimi söylediğimde bana "aklını mı kaçırdın?" diye sordu.
Bu görüşünde yalnız değildi. Bir gazeteye göre burası "dünyanın en tehlikeli ülkesinin, en tehlikeli bölgesiydi".
İlk bakışta El Kaide'nin Arap Yarımadası'nda kalesi olarak görülen ve şimdilerde terörle savaşın yeni cephesi olarak gösterilen bir bölgede uluslararası bir futbol şampiyonası düzenlemek pek de akıl kârı gibi görünmeyebilirdi.
Üstelik bu kez, bu şüpheleri paylaşan sırf batılılar değildi.
Yemen'in komşularının da endişeleri vardı.
Önce vasiyet, sonra seyahat Yemenli bir dostum, Arap bir turizm bakanının son derece huzursuz olup Yemen'e yola çıkmadan vasiyetini hazırladığını anlattı.
Sonradan, "Aden'deki daha ilk günümde kendimi gecenin ikisinde sokaklarda dolaşır, insanlarla sohbet eder, açık hava restoranlarında yemek yer ve keyif sürerken buldum." demiş; "son derece rahattım".
Tribünlerde çok sayıda kadın taraftar da vardı
İnsan, acaba 2003'ten bu yana bir şiddet cehenneminde yaşayan Iraklı futbolcular nasıl bakıyor kopan bu gürültüye diye düşünmeden edemiyor.
Turnuva öncesinde hükümet 30 bin askerin katıldığı, eşi görülmemiş bir güvenlik operasyonu başlattı.
Bu kamuoyunun açılış töreni ile bunu izleyen Yemen Suudi Arabistan açılış maçı konusunda korkularını gidermeye yetmedi.
El Kaide acaba sahaya inecek miydi?
Tribünler tıklım tıklım Maçı ben de kentin ana stadyumunda izledim; içeride 30 bin kişilik stad kapasitesinin çok ötesinde bir kalabalık vardı.
Batılı bir güvenlik görevlisinin tüylerini diken diken edecek şekilde, izleyiciler çıkışların önünde toplanıp durarak sıkışıklık yaratıyor; tribün duvarları üzerinde oturuyor, ayağa kalkıyor, dahası dans ediyordu.
İğne atılsa yere düşmeyecek kadar tıklım tıklımdı her yer.
Siyah çarşaflar içindeki kadınlar, en gürültücü taraftar kitlesiydi.
Çılgınca haykırıp tezahürat ederek Yemen'in kırmızı, siyah, beyaz çizgili bayrağını var güçleriyle sallıyorlardı.
Suudiler başarılı bir turnuva çıkardı
Bir kaç sıra ötemde coşkulu bir Suudi futbolseverin etrafı Yemenlilerce çevrilmişti.
Durup durup heyecanlı bir şarkıya başlıyor, elindeki yeşil beyaz Suudi bayrağını sallıyordu.
Takımı her gol attığında ayağa fırlayıp dans ediyor ve nispet yapar gibi tezahürata girişiyordu.
Kutlamaları pek çok İngilize kışkırtıcı görünebilirdi.
Açıkçası, ürktüm.
"Dikkat etmezse" diye geçirdim aklımdan, "bu Suudinin gururu incinmiş yerli taraftarlarca linç edilmesi işten değil"....
İngiltere'de olsa, ona pek ömür biçmezdim. Ama zaten İngiltere'de rakip takımın tribününe böyle giremezdi.
Yemenliler onu dövmedi. Aksine şarkılarına eşlik ettiler.
Atmosfer şahane, neşe bulaşıcıydı.
Sürprizler ülkesi Yemen yüzyıllardır yabancı ziyaretçilerini şaşkınlığa uğratıyordu.
Arap medeniyetinin doğum yerinden yabancıların biri gelip biri geçmişti: Portekizliler, Osmanlılar, İngilizler ve Ruslar hep karmaşıklığı ile dillere destan olan bu ülkenin büyüsüne kapıldı.
En azından ben, Aden'in parklarından birinde, Kraliçe Victoria'nın tüm şatafatıyla tasvir edildiği bir heykelle karşılaşmayı beklemiyordum.
Yemenli kadın polisler saha kenarında görev başındaydı
"El Kaide'nin kalesi" yaftası ne kadar yüzeyseldi... Öte yandan Yemenlilerin de dış dünyada olup bitenleri her zaman anladıkları söylenemez.
El Kaide'nin Amerika Birleşik Devletleri'ne giden bir kargo uçağını düşürmek için Yemen'de geliştirilip yerleştirildiği söylenen başarısız koli bombası kullanma girişimine gösterilen tepki, onları şaşırttı.
Bu durum onlara batının kitlesel histerisi gibi göründü.
Sonuçta turnuvanın açılış gecesinde tek bomba, Suudilerin ev sahibini 4-0'lık skorla biçmesiydi.
Yemenliler aslında milletçe futbol tutkunu.
Ama anlaşılan onlar da İngilizler gibi zafer vaatlerine genelde ulaşamayan bir takıma alışmışlar.