Amerika’da Chicago Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, bebeklerine süt veren annelerden kaynaklanan kimyasal sinyallerin başka kadınlarda afrodizyak, yani cinsel isteği artırıcı etkileri olabileceğini gösterdi.
Kokusu olmayan ve herhangi bir şekilde hissedilmesi mümkün olmayan bu kimyasal sinyallerin, burundan emilerek insanların ruhsal durumlarını ve hatta kadınların adet döngüsünü etkiledikleri düşünülüyor.
FEROMONLAR
Aynı türden olan canlılarda cinsel ve üreme istekleri dahil çeşitli mesajları ileten kimyasal maddeler feromon olarak isimlendirilir. Bir çeşit doğal hormon olan feromonlar, bilincimiz dışında diğer insanlarla iletişimimizde rol oynarlar. Burunda vomeronasal organ (VNO) olarak adlandırılan özel bir bölge tarafından algılanan bu maddelerin beynimizin hipotalamus bölgesini uyararak etkilerini göstermekte oldukları sanılmaktadır. Meselâ, erkek ipek böceğinin dişisi tarafından gönderilen uyarıları ta 1 mil uzaktan algılayabilmesi ve mesajı alan erkek böceğin tüm işini gücünü bırakıp onunla çiftleşmeye koşması feromonlarla açıklanmaya çalışılıyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, feromon ismi verilen bu kimyasal maddelerin birçok memeli hayvanda ve hatta insanlarda da bulunabileceğini ve bunların cinsel yaşam ve üreme fonksiyonları üzerine önemli etkileri olabileceğini ortaya koymaktadır. Uzun zaman bir arada yaşayan kadınlarda başlangıçta tamamen farklı günlerde olan adet tarihlerinin giderek aynı günlere denk gelmeye başlamasının kadınların terlerinde bulunan bazı kimyasal maddelerle, yani feromonlarla ilgili olduğu düşünülmektedir.
İŞTE İLGİNÇ ARAŞTIRMA
26 süt veren annenin sutyen ve koltuk altlarına küçük pedler (yastıklar) yerleştirilerek bunlara bebeğin tükürüğü, annenin teri ve sütün emilmesi sağlandı. Süte farklı kokuların karışmaması için annelerden bu süre içinde baharat yememeleri istendi. Bu pedler daha sonra küçük parçalara kesilerek donduruldu.
Bu ped parçacıkları yaşları 18-35 arasında olan ve hiç çocuk doğurmamış 90 kadına verildi ve bunları sabah, gece ve duş, egzersiz ya da dudaklarına ruj sürdükten sonra koklamaları istendi. Kontrol grubu olarak alınan kadınlara ise ter ve anne sütüne benzer koku veren potasyum fosfat içeren pedler verildi.
Feromonlar hakkındaki önyargıların sonuçları olumsuz olarak etkilenmemesi için, kadınlara araştırmanın esas amacı söylenmedi. Onlara, adet dönemi sırasında koku alma ile ilgili bir araştırmaya katıldıkları bildirildi.
Kadınlar 2 ay süreyle günlüklerine cinsel isteklerini, fantezilerini ve cinsel aktivitelerini kaydettiler. Bu sürenin sonunda gerçek anne-bebek salgısını koklayan ve eşleri olan kadınların cinsel isteklerinin %24 oranında, eşleri olmayan kadınların cinsel fantezilerinin ise %17 oranında arttığı belirlendi. Üstelik, bu etkilerin normalde cinsel isteğin azaldığı adetin son döneminde bile bulunduğu saptandı.
Kontrol grubunda, eşleri olan kadınların cinsel istekleri hafifçe azalırken, eşi olmayanların fantezileri %28 oranında azalmış olarak bulundu.
SONUÇ
Şimdi araştırmacılar, cinsel istekte artışa neden olan bu kimyasal maddeleri ve bunların yapılarını bulmaya çalışıyorlar. Bu feromonların neler olduklarının anlaşılmasıyla, kadınlarda cinsel dürtüyü artıran ilaçlar geliştirilebileceği gibi, kadınların doğurganlıklarını değiştirmek de mümkün olabilecek.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi