BİZE ULAŞIN
Türkiye Hipertansiyon Derneği'nin Avrupa Hipertansiyon Derneği işbirliğiyle düzenlediği, "Akdeniz Hipertansiyon ve Ateroskleroz Kongresi" Antalya'da başladı.
Kundu'daki Kremlin Palace Otel'de düzenlenen kongrenin açılışı öncesinde düzenlenen basın toplantısında, dünyada ve Türkiye'de hipertansiyon vakaları konusunda bilgi verildi.
Avrupa Hipertansiyon Derneği Genel Sekreteri Dr. Renata Cifkova, ABD'de doktora başvurmaların en önemli nedeninin hipertansiyon olduğunu bildirdi. Ülkeler arasında hipertansiyonun yaygınlığı bakımından farklılıklar görüldüğüne değinen Cifkova, Avrupa'da hipertansiyonun, ABD ve Kanada'ya göre daha yaygın olduğuna dikkati çekti. Cifkova, şu bilgileri verdi:
"Dünyadaki erişkinlerin yaklaşık üçte biri hipertansiyondan mustarip. ABD ve Kanada'da 35-65 yaş arasındaki erişkinlerin yüzde 27'sinde hipertansiyon görülüyor. Avrupa'da, özellikle de Almanya ve Finlandiya'da ABD'ye göre hipertansiyon yaklaşık 2 kat daha yaygın. Akdeniz ülkelerinde ise hipertansiyon daha düşük. Hipertansiyonun yaygınlığı yaş ile artmakta. Hipertansiyon erkeklerde daha çok görülürken, kadınlarda da yaş ilerledikçe daha sık rastlanıyor.
Hipertansiyonda en önemli sorun, hipertansiyonun kontrol altına alınmasıdır. Hipertansiyon gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10, gelişmiş ülkelerde yüzde 24 oranında kontrol altına alınabiliyor."
Uluslararası Hipertansiyon Derneği Başkanı Dr. Michael H. Alderman, "Dünya Sağlık Örgütü'nün bir araştırmasına göre, Türkiye'de ölüme yol açan en önemli nedenler arasında yüzde 15 ile hipertansiyon gelmektedir" dedi.
Alderman, kongrede, hipertansiyon tedavisindeki en son gelişmelerin ele alınacağını, elde edilen verilerin, yeni bir perspektiften değerlendirileceğini açıkladı. Dr. Alderman kongrede, Avrupa Hipertansiyon Derneği'nin yeni yayınlanan hipertansiyon kontrolü ve tedavisine ilişkin kılavuzu üzerinde tartışmalar yapılacağını da kaydetti.
Avrupa Hipertansiyon Derneği Başkanı Dr. Anthony Michael Heagerty ise hipertansiyonun kontrolünün tek başına yeterli olmadığını, kan basıncı yüksek hastalarda diyabet gibi başka hastalıklar da bulunduğunu anlattı.
Hipertansiyonlu hastalarda tek bir risk faktörüne bakmanın yeterli olmadığını vurgulayan Heagerty, hastanın risk profilini çıkartmak gerektiğini söyledi. Avrupa ülkelerinde diyabetli hastalarda oldukça büyük artış görüldüğüne değinen Heagerty, "Diyabetli hastaların hemen hepsinde yüksek kolesterol ve hipertansiyon görülüyor. Bunlar, kalp krizi ve inme riski taşıyan hastalardır. Diyabet hastasının hipertansiyonunu kontrol edebilirseniz, inme riskini de azaltırsınız" diye konuştu.
Hipertansiyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Erdine, ülkeler arasında hipertansiyon yaygınlığındaki farklılığın obezitenin yaygınlığıyla ilişkili olabileceğine işaret etti. Prof. Dr. Erdine, beslenmeyle ilgili faktörlerin de hipertansiyonun yaygınlığında etkili olabildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Tuz ve doymuş yağ asitlerinin tüketimi de hipertansiyona yol açmaktadır. Bazı ülkelerde, ülke için farklılıklar da görülebiliyor. Mesela Almanya'nın doğusunda hipertansiyon daha fazla yaygınken, batıda o kadar yaygın değil. Türkiye'de Karadeniz kıyısında yaşayanlarda daha yaygın hipertansiyon görülürken, Akdeniz'de yaşayanlar daha az hipertansiyon hastası oluyorlar. Karadeniz'de hipertansiyonun daha yaygın olmasında akraba evliliklerinin daha sık olması, hareketsiz yaşam neden olarak gösterilebilir. Büyükşehirlerde ise gergin yaşam koşulları hipertansiyonda önemli etken olarak karşımıza çıkıyor.
30 yaşından sonra, kan basıncı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Aşırı kilolar verilmeli, sigara içilmemeli, yürüyüş, yüzme gibi düzenli egzersizlere ağırlık verilmelidir. Tuzlu ve yağlı gıdalardan uzak durulmalıdır."
