HABER

ETİ Maden, ab'nin 'bor' kararına karşı harekete geçti

Eti Maden İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Orhan Yılmaz, Avrupa Birliği'nin (AB) boru 'üremeye olumsuz etkili toksik madde' listesine almasına karşı, hem teknik olarak uluslar arası düzeyde araştırma yaptıracaklarını hem de hukuki alanda haklarını aramak için mücadele edeceklerini açıkladı.

AB'nin boru 'üremeye olumsuz etkili toksik madde' listesine almasına tepkiler sürüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 17 Nisan'da gerçekleştirilen 2. Ulusal Bor Çalıştayı'nda konuya ilişkin lobi faaliyetlerine dikkat çekerek, "Borun toksik olduğunu öne sürerek, boru zehirli bir madde olarak tanıtmaya çalışan ters bir lobi var. Bu lobi eğer etkin olursa borlar elimizde kalabilir. Ama tabii böyle bir şeye ne müsaade ederiz ne de göz yumarız" demişti.

Konu hakkında İHA'ya açıklamalarda bulunan Eti Maden İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Orhan Yılmaz, AB'nin bu kararını 'son derece yanlış bir karar' olarak nitelendirdi. Yılmaz, AB'nin farelere yüksek dozda bor kimyasalları vererek yaptığı deneyi insanlarda da üremeye olumsuz etkileri olduğu argümanıyla, borun özel şartlarla kullanımını sağlayacak regülasyonlar (ayarlamalar) geliştirdiklerini söyledi. "Hiçbir insan alıp boru yemez, içmez, bunlarla ilgili aşırı ya da aşırı olmayan dozda işleme tabi tutulmaz. Ta baştan böyle bir şey mümkün değil" diyen Yılmaz, Eti Maden olarak 1999 yılında Prof. Dr. Bekir Şaylı tarafından bora maruz kalan işçiler üzerinde bir araştırma yapıldığını ve alınan kan ve sperm örneklerinde hiçbir olumsuz dataya rastlanmadığını bildirdi. AB'nin sanki bu araştırma hiç yokmuş gibi davrandığını ve üreme fonksiyonuna aykırı işlevleri vardır diye boru bu sınıflandırmaya tabi tuttuğunu belirten Yılmaz, "Bu son derece yanlış. Bizim buna karşı yapacağımız iki şey var.

Teknik manada daha önce yapılan kan ve spermlerle bu çalışmayı başka ülkelerin akademisyenlerinin de dahil olduğu daha geniş bir grupla tekrarlayacağız. Yine bor işletmelerinde birebir bora maruz kalan işçiler üzerinde tekrarlayacağız. İkincisi de bu regülasyonun yürütülmesiyle ilgili avukatlarla anlaşma yaptık. Her ülkede dava açacağız. Bu davada regülasyonun bizatihi kendisine değil, bu regülasyonun bizim şartlarımıza uymadığını söyleyerek dava açacağız. Bununla ilgili hem teknik hem hukuki mücadelemiz devam edecek" dedi.

"ETİ MADEN'E NEGATİF ETKİLERİ OLACAK"

AB'nin bu kararının piyasaya hakim olan Eti Maden'e etkilerini de değerlendiren Yılmaz, "Bunun şüphesiz bize negatif etkileri olacaktır. Ama bu etkiler zannedildiği kadar, frene basar gibi birden bire ihracatımızın düşmesi şeklinde tecelli etmez" diye konuştu.

Bu kararın kalsiyum borat ihracatıyla ilgili olmayacağını, sodyum boratla ilgili de bugünden yarına çok keskin bir düşüş yaşanacağını düşünmediklerini vurgulayan Yılmaz, "Ancak dünyanın genel ekonomik ilişkileri çerçevesinde bir miktar salınım olur, uzun vadede etkileniriz. Çok büyük sıkıntılar olacağını, uzun dönemde düşünmüyorum. Çünkü bizim mamullerimizi kullanan sanayi de bu işten son derece rahatsız.

Nihayetinde biz üç sektöre bu bor kimyasallarını satıyoruz. Cam, seramik ve deterjan. Bu sektörler ciddi biçimde etkilenecekler, bizim etkilendiğimiz kadar. Onlar da kendi ülkelerinde bir takım tepkiler ortaya koyuyorlar. Bizimki sadece tepki değil, mahkeme yoluyla da biz hakkımızı aramaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"BAZI SEKTÖRLER ÜZÜLÜYOR, BAZILARI SEVİNİYOR"

Yılmaz, 15 Eylül'de onaylanan bu kararın Haziran 2009'a kadar bir adaptasyon sürecini öngördüğünü de hatırlatarak, şunları kaydetti: "Yani özel ambalaj, özel taşıma, özel kullanım şartları ve ürünün içeriğiyle ilgili özel etiketler oluşturulacak. Mesela belirli bir muhtevanın üzerinde bor varsa üzerine kuru kafa konacak. Bir kremin üzerinde kuru kafa olduğunu düşünün. Bundan etkilenmemek mümkün değil şüphesiz. Bir dönemde illaki satışlarımız etkilenecek. Ancak vatandaşı direkt ilgilendiren kozmetik sanayisine giden bor miktarı bizim toplam bor satışımızın içinde çok büyük bir yekun tutmadığı için, öyle frene basmak şeklinde bir şey olmayacak. Sadece tüketen endüstriler eskisine nispetle daha fazla tedarik masrafı edecekleri için bu tür zararları olacaktır. Tamamen kullanımının yasaklanması diye bir şey olmaz."

Yılmaz, bu kararın sadece Türkiye'yi değil, ihracatçı konumdaki ABD, Rusya, Şili ve Arjantin'i de etkileyeceğini belirterek, bu ülkelerle birlikte hareket ettiklerini söyledi. Yılmaz, bu kararın tüm maliyetleri artıracağını kaydederek, üreticiler kadar boru ithal edenlerin de olumsuz etkileneceğini söyledi. Borun ikamesi ürünlerin üretimi ve satışının artırılmasının da bu kararda etkili olduğunu dile getiren Yılmaz, "Birbirinin ikamesi olan ürünlerde bir ürün yasaklanırsa diğerinin pazar payı artacaktır. Bazı sektörler üzülüyorlar, bazı sektörler seviniyorlar" dedi.

En Çok Aranan Haberler