İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye'de seçim sonrası ortaya çıkan tabloyu "kördüğüm" olarak nitelendirdi. Gazete, bu durumun Türkiye ekonomisinin gidişatına yönelik şüpheleri artırdığını yazdı.
Financial Times'taki haber, gazetenin İstanbul'daki Türkiye muhabiri Daniel Dombey ile Ankara'dan Funda Güler'in imzasını taşıyor.
Haberdeki fotoğrafta ise Türkiye'de bir piyango bileti satıcısı, Pazartesi günü "Çöküş" manşetiyle çıkan Sözcü gazetesini okurken görülüyor.
Financial Times'a göre "Türkiye'de risksiz tek parti iktidarının son bulması sonrası büyümeye yönelik kaygılar arttı".
Gazetedeki haber, Ankara'da 63 yaşındaki Hasan adlı bir halıcının, "Seçim sonucundan memnun değilim çünkü tek parti iktidarı yok" cümlesiyle başlıyor. Satışlarının bir süredir düştüğünü söyleyen Hasan, Türkiye'de insanların umut vadeden yeni bir hükümet kurulana dek gerçek anlamda alışveriş yapmayacaklarını düşünüyor.
Financial Times, iktidardaki AK Parti'nin 13 yıl sonra Meclis'teki çoğunluğunu yitirdiğini hatırlatıyor okurlarına. Türkiye'de yeni hükümetin kurulması için uzun süre beklenebileceğini, AK Parti'yi de sancılı bir sürecin beklediğini ekleyerek...
'Türkiye'nin ekonomik modelinin modası geçti mi?""Türkiye yeni siyasi statüskoya adapte olurken, başka bir soru gündeme geliyor: Türkiye'nin gelişen bir piyasa olmasına yardımcı olan ekonomik modelin modası geçti mi?" diye soruyor gazete.
Financial Times; birçok ekonomistin Türkiye'de ekonomik durgunluğun artmasını beklediğini, ülke ekonomisinin iç ve dış şoklara karşı hassas olduğunu, yatırımcıların da ekonominin dengesiz ve iç talebe fazla bağlı olmasından şikayetçi olduklarını belirtiyor.
Gazete Türkiye'nin yerine getirmesi gereken ve yabancı yatırımcıların da acilen yapılması gerektiği görüşünde oldukları reformları; rekabet gücünün, tasarruf oranının ve ihracatın artırılması olarak sıralıyor. Türkiye'nin ise şimdi bu reformları yapacak güce sahip olmayan bir hükümet kurulması olasılığı ile yaşamayı kabul etmesi gerektiğini söyleyerek...
Haber şu satırlarla sürüyor:
"Türkiye son 10 yılda kamu finansmanındaki ve ekonomik büyümedeki başarısı ile övündü. Ancak bu büyük oranda, ABD'deki ve dünyanın diğer bölgelerindeki parasal genişleme ile mümkün oldu. Bu sayede gelişmekte olan ülkelerde tüketiciler ve şirketler düşük maliyetle borçlanabildi. Fakat Türkiye'nin net kırılganlıkları var. Bunların başında da Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'nın yüzde 5'i oranındaki cari açığı geliyor. Bu açık büyük oranda kısa vadeli fonlarla finanse ediliyor. Türkiye'nin dış borcu da 170 milyar dolardan fazla. Ancak ABD'nin bu yıl faiz artırması bekleniyor ve bu yabancı fonların girişinin daha maliyetli olmasına yol açacak."
'Türkiye'nin sermaye çekmesi daha zor olacakFinancial Times'a konuşan, gelişmekte olan ülkelerdeki en büyük tahvil fonu Pimco'dan Francesc Balcells, "Sermaye çekmek Türkiye için birinci derecede önemli. Ancak siyasi belirsizliğin arttığı bir ortamda bu daha zor olacak" diyor ve ekliyor:
"Temel sorunlar hala ortada ve dış konjonktür Türkler için zorlu. Türkler ihracat açısından Avrupa'ya, finansman açısından ABD'ye bağlı. Bu da çok zor bir pozisyon."
Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 2,9 büyümüştü. Ancak işsizlik yüzde 11 ile son 5 yılın en yüksek düzeyine çıkmış durumda. Tüketici Güven Endeksi de son 6 yılın en düşük düzeyinde.
Financial Times; AKP'nin ekonominin yüzde 9 büyüdüğü 2011'de yüzde oy aldığı, oy oranının son genel seçime göre yüzde 9 azaldığı, mevcut ekonomik görünümün diğer partileri bırakın yapısal reformları gerçekleştirmeyi hükümete katılmaktan bile caydırabileceğini belirtiyor.
Gazeteye konuşan Princeton Üniversitesi'nden Dani Rodrik'in son gelişmelerle ilgili görüşleri şöyle:
"Hükümetteki hiç kimse ekonominin kaçınılmaz şekilde durgunluğa girmesinin sorumlusu olarak görülmek istemeyecektir. Bu nedenle kamu harcamalarını artırarak ekonomiyi canlandırmaya yönelik bir baskı oluşacak. Bu ise sadece sermaye çıkışına ve ekonominin zayıflamasına yol açacaktır."
'Önümüzdeki aylarda faizler artırılabilir'Financial Times bununla birlikte bazı uzmanların seçimden olumlu sonuçlar da çıkardıklarını, bunların başında da yatırımcıları tedirgin eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yetkilerini artırma girişiminin dizginlemesi olduğunu belirtiyor.
"Erdoğan'ın faizleri yüksek tutarak vatana ihanet etmekle suçladığı Merkez Bankası'nın eli rahatlayabilir. Şimdi çok kişi; mevcut siyasi belirsizlik, ABD'deki muhtemel faiz artışı, yüzde 8'i bulan enflasyon ve Türkiye'nin dış finansman ihtiyacı nedeniyle önümüzdeki aylarda faizlerin artırılmasını bekliyor" diyor gazete.
Financial Times'taki haber, danışmanlık şirketi GlobalSource Partners'tan Murat Üçer'in yorumu ile noktalanıyor:
"Türkiye'nin seçimden önce izlediği yolla uzun vadede sürdürülebilir bir şekilde büyüyeceğine inanmıyorum. Denetim ve denge mekanizmalarının yerli yerine oturması zuun vadede büyüme açısından daha olumlu bir durum"
"Ancak birkaç çeyrek ekonominin büyümediğini hatta daraldığını konuşacağız. Daha korunmasız olduğumuza şüphe yok."