HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Gebeliğe nasıl hazırlanmalı?

Ev, çalışma ortamı ve çevredeki kimyasal ve benzeri maddelerin birçoğunun gebelik ve gelişmekte olan bebek üzerindeki etkileri çok iyi bilinmemektedir. Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi Klinik Direktörü Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Seval Taşdemir, Mynet okurları için yazdı.

Gebeliğe nasıl hazırlanmalı?

Bir çift çocuk sahibi olmaya karar verdikten sonra gebelik öncesi dönemden doğuma kadar olan süreçte mümkün olduğunca bu maddelere maruz kalmaktan kaçınmalıdır. Gebelik öncesi dönemde bulunduğunuz ortamlarda size zararlı olabilecek maddelerin varolup olmadığını araştırarak gerekli önlemleri almanız gerekir.

Çevremizdeki zehirli maddeler gebelik öncesi dönemde kadının vücudunda birikerek çok erken dönemde embryoya, gebelik döneminde gelişmekte olan fetusa veya anne ve babanın üremede rol oynayan hücrelerine kalıcı zarar verebilir.

TOKSİK MADDELER ÜREME SAĞLIĞINI NASIL ETKİLER?

Bu maddelerin bir kısmı yumurta, bir kısmı ise sperme etki ederek çocuk sahibi olmayı zorlaştırır. Bazı maddeler gelişmekte olan bebeği etkileyerek doğumsal anomalilere bir kısmı da doğum sonrası anne sütüne karışarak yeni doğan bebeğe zarar verebilir. Bazı maddeler ise erkeklerde impotansa (iktidarsızlık), kadınlarda erken menopoza yol açar.

Metaller: Çalışma ortamında ve çevremizde birçok metale maruz kalabiliriz. Bu metaller üreme sağlığını ve gelişmekte olan bebeği olumsuz etkiler.

- Kurşun; Etrafta yaygın olarak bulunur ve çevre kirliliğine yol açar. Benzinin yanması ile ortaya çıkan kurşun, trafiğin çok yoğun olduğu bölgelerde yaşayanları etkiler. Boya imalatında çalışanlar, ressamlar, seramikçiler, tekstil imalatında ve benzincilerde çalışanlar kurşuna fazla maruz kalır. Kurşun hem erkeği hem de kadını etkiler. Kurşuna maruz kalan erkeklerin sperm sayısının ve kalitesinin azalmasının yanında eşlerinde de düşük ve ölü doğum görülme olasılığı artar. Kurşuna maruz kalan kadınlarda menstrual düzensizlikler, infertilite, düşük, ölü doğum ve bebeklerinde sinir sistemine ait problemler görülür.

- Bor; Kozmetik, boya, deri, cam, porselen, elektrik, fotoğrafçılık ve çelik endüstrisinde çalışan kişiler fazla miktarda bora maruz kalabilir. Borun kadın ve erkeklerde infertiliteye neden olduğu, gebelik döneminde maruz kalındığında ise bebekte gelişme geriliğine ve çeşitli anomalilere yol açabileceği düşünülmektedir.

- Civa; Elektrik malzemeleri, boya ve termometre üretiminde çalışanlar civa buharına maruz kalır. Civanın sulara karışması ile balıklara ve bu balıkları tüketenlere bulaşır. Civa santral sinir sisteminde ve üreme organlarında birikir. Civa infertilite ve düşüğün yanı sıra düşük ağırlıklı bebeklerin doğmasına ve gelişmekte olan bebekte sinir sistemi anomalilerine yol açabilir.

- Arsenik; Cam, seramik, boya, böcek ilaçları ve deri imalatında kullanılan kimyasal maddeler arsenik içerir. Arsenik kromozomal bozukluklara yol açar, testislere zarar vererek erkeklerde infertiliteye neden olur. Arseniğe maruz kalan kadınlarda düşük görülme olasılığı artar. Arsenik fetusta gelişme geriliğine, sinir sistemi ve iskelet anomalilerine neden olur.

- Manganez; Cam, seramik, boya, lastik ve çelik endüstrisinde çalışanlar manganeze maruz kalırlar. Erkeklerde hormonal düzensizliğe bağlı infertiliteye ve gelişmekte olan fetusta sinir sistemi problemlerine neden olurlar.

Bitki ve Haşere İlaçları: Bitki ve haşere ilaçlarının içerdiği toksik maddeler doğaya karışarak insan sağlığını tehdit eder. Birçok meyve ve sebzeye bulaşan bu ürünler ürüme sağlığına da zarar verir. Bu maddelerle direkt temas eden kadınlarda menstrual siklus düzensizlikleri, yumurtalık fonksiyonlarında bozulma ve infertilite sık görülür. Bu maddeler erkeklerde de sperm sayısını azaltarak infertiliteye neden olur. Bu maddelerin içerdikleri kimyasallar kromozomal bozukluklara ve düşüklere de yol açar.

Kimyasal Çözücüler: Elektronik ürün imalatında ve inşaat işlerinde çalışanlar, marangozlar, boyacılar ve makinistler çözücülere çok yoğun olarak maruz kalır. Yapıştırıcılar, cilalar ve boyalar kimyasal çözücüleri içerir. Bu maddeler sinir sistemine zarar verir, sperm sayısını azaltır, menstrual siklus düzensizliklerine, düşüklere ve doğumsal anomalilere neden olur.

Formaldehit: Kağıt, deri ve tekstil üretiminde yaygın olarak kullanılan bir maddedir. Tıpta patoloji için alınan örneklerin saklanmasında koruyucu olarak kullanılır. Sperm sayısının azalmasına, menstrual siklus düzensizliklerine, gebelik sırasında maruz kalındığında anne adayında anemiye (kansızlık), bebekte ise gelişim geriliğine neden olur.

Anestezik Maddeler: Anestezi uzmanları, cerrahlar, hemşireler, ameliyathane personeli ve diş hekimleri anestezi uygulamak için kullanılan maddelere maruz kalır. Bu maddelerin zararlı etkisinden korunmak için ameliyathanelerin havalandırma sisteminin iyi olması gerekir. Anestezik maddeler düşük ve doğumsal anomalilere neden olur. Gebelik planlandığından itibaren ve gebelik döneminde, çalışılan birim değiştirilerek bu maddelerden uzak durulması gerekir.

Etilen Oksit: Tıbbi cihaz ve malzemelerin sterilizasyonunda kullanılır. Erkeklerde testislere zarar vererek infertiliteye yol açan bu madde DNA ve kromozomlara da zarar verir. Düşük ihtimalini arttıran bu maddeye maruz kalmaktan gebelik öncesi dönemden itibaren kaçınılmalıdır.

Çalışma ortamında toksik maddelere maruz kalan kadınlar çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde işyerinde kullanılan maddeler ve muhtemel zararları ile ilgili mümkün olduğunca fazla bilgi edinerek bunlardan korunmalıdır. İşveren ve iş arkadaşları ile görüşerek çalışma ortamında ve koşullarında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Evde Karşılaşılan Zararlı Maddeler: Evde günlük hayatımızda kullandığımız birçok ürün gebeliğe zarar verebilir. Gebelik öncesi ve gebelik döneminde evi boyatmaktan, duvar kağıdı kaplatmaktan, ilaçlatmaktan kaçınılmalı veya bu işlemlerden sonra iyi havalanma sağlanmadan evde kalınmamalıdır. Bunun yanında temizlik maddelerini kullanırken eldiven giyilerek cilt temasından kaçınılmalı ve iyi havalanan ortamlarda çalışılmalıdır.

Radyasyon: Radyasyon bir tür enerjidir, gözle görülebilen dalga boyundan büyük olan radyasyon iyonize radyasyon olarak adlandırılır ve bu tip radyasyon anormal hücre büyümesine (kanser) ve genetik yapıda değişikliklere neden olur. İyonize radyasyona maruz kalabileceğiniz bir işte çalışıyorsanız mutlaka gebelik öncesi dönemden itibaren işinize ara vermeniz gerekir. Gebelik döneminde veya doğum kontrol yöntemi uygulamıyorsanız menstrual siklusun ikinci döneminde röntgen filmi çektirmemeniz önerilir. Mutlaka film çekilmesi gerektiğinde ise karın bölgesi kurşun yelek ile korunmalıdır.

İyonize olmayan radyasyon, televizyon, bilgisayar, fotokopi makinesi ve mikrodalga fırınlar gibi birçok cihazdan yayılan radyasyon biçimidir. İyonize olmayan radyasyona maruz kalarak çalıştığınız bir işiniz varsa radyasyon kaynağından mümkün olduğu kadar uzak mesafede çalışarak ve çalışma saatlerinizi kısaltarak korunabilirsiniz. Bilgisayar ekranlarının özellikle arka kısımlarından radyasyon yaydığını düşünerek, çalışma ortamınızdaki yerinizi değiştirip bilgisayarla çalışıyorsanız 2 saatte bir 15 dakika dinlenmeniz gerekir.

İLAÇ KULLANIMI

Hamilelik dönemi ve öncesinde reçeteli veya reçetesiz satılan tüm ilaçları kullanmadan önce bu dönemde kullanılıp kullanılamayacaklarının araştırılması gerekir. Gebelik dışında kullanıldığında hiçbir yan etkisi olmayan ilaçlar dahi gebelik döneminde kullanıldığında gelişmekte olan bebeğe zarar verebilir. Herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmayan bir kadın menstrual siklusun ikinci yarısında gebe olduğunu düşünerek gerekli önlemleri almalı ve kendine zarar verebilecek şeylerden kaçınmalıdır.

Baba adayının aldığı birçok ilaç da gebeliğe etki edebilir. Prekonsepsiyon döneminde erkeğin kullandığı ilaçların spermi direkt olarak etkileyerek bebekte doğumsal anomalilere neden olduğunu gösteren bazı çalışmalar vardır. Bazı ilaçlar ise ejekülata (meniye) karışarak cinsel ilişki sırasında annenin rahim ağzından emilir ve gelişmekte olan embryoya zarar verebilir. Bu konuda daha fazla bilimsel araştırmaların yapılması gerekmektedir.

Doktora danışmadan kullandığınız, yan etkisi az olan ve reçetesiz satılan birçok ilaç gebelik sırasında kullanıldığında gelişmekte olan bebeğe zarar verebilir;

  • Alerji için kullanılan birçok ilaç doğumsal anomalilere yol açar, gebeliğin ilk üç aylık döneminde bu ilaçların kullanılmaması ve doktora danışılması gerekir.
  • Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları kullanmadan önce hekime danışmalısınız. Gerekli hallerde asetominofen türevi ilaçlar kullanılabilir.
  • Öksürük için kullanılan birçok ilacın da gebelikte güvenilirliği konusunda kesin bilgiler yoktur. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında Mide ekşimesi ve hazımsızlık için kullanılan ilaçların gelişmekte olan bebek üzerinde olumsuz bir etkileri gösterilememiştir. Bu ilaçlar hekime danışarak kullanılabilir.
  • Mide bulantısı için kullanılan ilaçlardan mümkün olduğu kadar sakınmak gerekir. Bunlar gelişmekte olan bebeğin iskelet, dolaşım ve sindirim sisteminde anormalliklere neden olabilir.
  • Kabızlık için kullanılan ilaçlar ancak doğal önlemler ile barsak problemlerinin çözülemediği durumlarda hekime danışarak kullanılabilir.
  • Yüzeyel olarak kullanılan kaşıntı gidereci, lokal anestezik gibi ilaçlar sistemik alınmadığı sürece gelişmekte olan bebeğe zarar vermez, ancak hekime danışarak kullanılmalıdır.
  • Birçok kadının menstrual kanama bittikten sonra kullandığı vajinal duşlar, birçok hekim tarafından gebelik dışında da kullanımları önerilmeyen ürünlerdir. Bunlar gebelik öncesi dönemde kullanıldığında enfeksiyon riskini ve düşük ihtimalini arttırır. Bu duşların bir kısmı embryoya toksik olabilecek maddeler içerdiğinden doğum kontrol yöntemi uygulanmadığı dönemlerde kesinlikle kullanılmamalıdır.

Gebelik öncesinde sağlık sorunlarına bağlı ilaç kullanan anne adayları;

Hipertansiyon, şeker hastalığı ve epilepsi (sara) gibi sürekli ilaç kullanımını gerektiren durumlarda doğum kontrol uygulaması kesilmeden önce gebelik döneminde anne adayının önceden varolan sağlık probleminin tedavisine nasıl devam edileceği belirlenmelidir. Gebelik öncesinde kullanılan ilaçların birçoğu gebelik döneminde kullanılamaz. Gebelik dönemi anne adayının kullandığı birçok ilacın dozunun tekrar ayarlanmasını gerektirir. Anne adayını gebelik öncesindeki sağlık problemi nedeni ile takip eden doktor ve gebeliği takip edecek olan jinekolog beraber değerlendirmeli ve gebeliği süresince beraber takip etmelidir.

GENETİK

Gebeliğe karar verdiğiniz zaman sizin ve eşinizin ailelerindeki bireylerde Down Sendromu, zeka geriliği, kan hastalıkları, doğuştan kalp hastalıkları, iskelet sistemine ait problemler, kas hastalıkları, epilepsi (sara), kistik fibroz, metabolik hastalıklar olup olmadığını değerlendirmeniz ve araştırmanız gerekir. Akraba evliliği, anne yaşının ileri olduğu gebelikler, önceki gebeliklerin düşükle sonlanmış olması, ölü veya anomalili bebek dünyaya getirmiş olmak genetik danışmanlık almanızı gerektirir.

ÜREME SAĞLIĞI

Üreme organlarının durumu ve hastalıkları gebeliği direkt olarak etkiler. Planlanan gebelik öncesinde hekiminize danışarak kullandığınız doğum kontrol yöntemini ne zaman bırakmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz.

  • Myomlar: Myom küçük ise genellikle gebeliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesini engellemez. Gebelik döneminde myomlar büyüyerek rahim ağzını kapatıp doğumu güçleştirebilir, bu durumda sezaryen ile doğum önerilir. Büyük myomlar erken doğum riskini arttırır.
  • Endometriozis: Karın içine kanamalar yapan bu hastalık gebe kalmayı güçleştirebilir. Gebelik elde edildikten sonra sağlıklı devam eder ve gebelik döneminde endometriozis hastalığı iyileşir.
  • Önceden geçirilmiş jinekolojik operasyonlar: Önceden geçirilen operasyonlar bazen skar (nedbe) dokusunun gelişmesine neden olabilir, bu durumda gebe kalmak zorlaşabilir ve düşük ihtimali artar.

Gebelik öncesindeki kontrolde anne adayından tüm bu enfeksiyonların değerlendirilebilmesi için gerekli örnekler alınarak testler yapılmalıdır.

İLERİ YAŞ GEBELİK

Günümüzde ileri yaşta çocuk sahibi olmak isteyen kadınların sayısı artmıştır. Kadının yaşı ilerledikçe yumurtalıkların fonksiyonları yavaşlar ve yumurtalar yaşlanır dolayısı ile gebelik elde edilmesi zorlaşır. Otuzbeş yaştan sonra her menstrual siklusta ovulasyon (yumurtlama) olmayabilir. Yaş ilerledikçe Down Sendromu gibi kromozomal hastalıkların görülme olasılığı ve düşük ihtimali artar.

İleri yaş gebeliklerde hipertansiyon, kalp problemleri, preeklempsi (gebelik zehirlenmesi), diabet daha sık görülür. Gebelik öncesi dönemden itibaren iyi takip edilirse ileri yaştaki birçok kadın sağlıklı çocuk sahibi olabilir.

Tübal cerrahi geçirmiş, endometriozis hastalığı veya myomları olan kadınlara ve diabet, kalp hastalığı, hipertansiyon gibi sağlık problemleri olan kadınların mümkün olduğu kadar erken bebek sahibi olmaları önerilir.

ÖNCEDEN VAROLAN SAĞLIK PROBLEMLERİ

Gebelik kadının vücudunda birçok değişimin meydana geldiği bir dönemdir. Gebelik öncesinde kontrol altında olan birçok sağlık problemi gerekli önlemler alınmazsa gebelik döneminde hem anne hem de bebeğin sağlığını tehdit eder.

Sağlık problemi olan kadınlar hem jinekolog hem de takibinde oldukları hekimin incelemesinden sonra gebeliğe karar vermelidir. Kronik hastalık nedeni ile ilaç kullanan kadınların ilaç dozlarının gebeliğe göre ayarlanması ve daha yakından takip edilmesi gerekir. Anne adayındaki sağlık problemlerinin kontrol altında olması bebeğin sağlığı açısından çok önemlidir.

Hipertansiyon: Kan basıncının yüksek olduğu durumlara verilen addır. Gebelik sırasında hipertansiyon bebeğe yeteri kadar kan gitmesini ve bebeğin beslenmesini engeller, annenin böbreklerine de zarar verebilir. Gebelik döneminde anne adayının hipertansiyon için önceden kullanmakta olduğu ilaçlar değiştirilebilir, idrar söktürücü ilaçların gebelikte kullanılması sakıncalıdır.

Kalp Hastalıkları: Gebelik döneminde kalbin iş yükü arttığı için önceden varolan kalp hastalıklarına bağlı yakınmalar da artabilir. Kalp hastalıkları anne ve bebeğin sağlığını ciddi olarak tehdit edebileceği için mutlaka gebelikten önce anne adayının detaylı olarak incelenmesi ve tedavisinin planlanması gerekir.

Akciğer Hastalıkları: Tüberküloz, astım gibi akciğer hastalıkları kontrol altında oldukları taktirde gebeliğe zarar vermez. Tüberküloz günümüzde nadir görülür, gebelik sırasında alınırsa gebeliğin sonlandırılmasına gerek yoktur. Tüberküloz antibiyotikler ile tedavi edilebilir. Astım toplumda oldukça yaygın görülür, gebelik döneminde astım krizine neden olan maddelerden uzak durmak gerekir. Tedavi için kullanılan birçok ilaç gebelik döneminde güvenlidir. Gebelik döneminde alerji için uygulanan aşı tedavisine de devam edilebilir.

Böbrek ve İdrar Yolu Hastalıkları: İlk üç aylık dönemde böbreklerin fonksiyonu % 50 artar ve gebelik sonuna dek böbrekler fazla çalışmaya devam eder. Gebelik döneminde idrar yollarına ait en önemli ve en sık görülen problem enfeksiyonlardır. Bu enfeksiyonlar erken doğuma neden olabilir ve erken teşhis edilmediğinde ilerleyerek böbreklere zarar verebilir. Sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kadınların gebelik öncesinde incelenmesi ve tedavi edilmesi gerekir. Böbrek taşı olan gebelerde enfeksiyon daha sık görülür. Gebelik döneminde ağır böbrek hastalığı olan anne adaylarında hipertansiyon, bebeklerde ise erken doğum ve büyüme geriliği görülebilir. Gebelik öncesi sağlık kontrollerinde mutlaka idrar incelemesi yapılmadır. Dialize girmek zorunda olan anne adaylarının, gebelik süresince dialize girme sıklığı artabilir.

Böbrek transplantasyonu geçirmiş kadınlarda gebelik döneminde pre-eklempsi (gebelik zehirlenmesi) görülme ihtimali %33' tür. Bu gebelerde erken doğum ihtimali artar ve bebeklerde gelişme geriliği görülür. Bu gebeler çok yakın takip edilmeli ve gerekirse gebelik dönemini hastanede geçirmelidir.

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları: Mide barsak sistemine ait problemler de gebeliği etkileyebilir.

- Peptik Ülser; Mide, onikiparmak barsağı ve yemek borusunda görülen ve mide asidinin artmasına bağlı oluşan bu yaralar gebelik döneminde iyileşme eğilimi gösterir. Gebelik döneminde antiasit kullanımının güvenli olduğu düşünülür.

- Ülseratif Kolit; Kalın barsağın iltihabi bir hastalığı olan bu durum kadınlarda daha fazla görülür. Karın ağrısı, ishal, kilo kaybı, ateş ve kansızlığa yol açan ataklar görülür. Gebelik iyileşme döneminde elde edilmişse hastaların %50-70'inde gebelik döneminde atak görülmez.

Karaciğer Hastalıkları: Karaciğer vücudun en kompleks organlarından biridir. Tüm metabolik ve kimyasal fonksiyonlar için gerekli olan bu organ besinlerin sindirilmesinin yanında ilaç, alkol, kimyasal maddeler ve benzeri zehirli maddelerin temizlenmesinde rol oynar. Gebelik öncesinde veya önceki gebelikler sırasında karaciğer fonksiyonlarında bozukluk olan anne adaylarının detaylı olarak incelenmesi gerekir.

Şeker Hastalığı: Şeker hastalığı olan kadınların gebelikten 2 ay öncesinden itibaren kan şekerinin kontrol altında olması gerekir. Şeker hastası olan birçok kişi hastalığının farkında olmadığı için tüm anne adaylarının şeker hastalığı yönünden incelenmesi gerekir. Gebeliğin ilk 8 haftasında bebeğin organlarının geliştiği dönemde kan şekerinin kontrol altında olması çok önemlidir. Gebelik döneminde insülin kullanan anne adaylarında insülin dozunun ayarlanması ve bu gebelerin daha sık kontrol edilmeleri gerekir.

Tiroid Bezi Hastalıkları: Boyundaki bu bez vücudumuzdaki metabolik olayları kontrol eder. Tiroid bezinin çalışması ile ilgili problemler üreme sağlığını direkt olarak etkiler. Tiroid bezi hastalıkları gebe kalmayı güçleştirdiği gibi düşüğe ve erken doğuma da neden olabilir. Gebelik öncesi tiroid hormon düzeyleri belirlenerek problem varsa tedavi edilmesi gerekir.

Kan Hastalıkları: Anemi (kansızlık) kadınlarda sık görülür ve yorgunluk, çarpıntı, nefes darlığı, solukluk gibi yakınmalara yol açar. Gebelik öncesi dönemde kan sayımı yapılarak aneminin varlığı belirlenmeli ve mutlaka tedavi edilmelidir. Gebelik sırasında demir ve folik asit ihtiyacı arttığından bu maddeler yeteri kadar alınmazsa anemi görülür. Gebelikten önce anemi varsa gebelik süresince daha da derinleşir. Özellikle Akdeniz Anemisi gibi kalıtsal kan hastalığı olan anne adaylarının gebeliğe karar vermeden önce gerekli incelemelerden geçerek genetik danışmanlık alması gerekir.

Pıhtılaşma ile ilgili kan hastalığı olan kadınlar da gebelik ve doğum sırasında kanama yönünden çok dikkatli izlenerek takip edilmelidir.

Nörolojik Hastalıklar

- Epilepsi (Sara); Bu hastalarda genellikle gebelik döneminde nöbet sıklığı artar. Hastalığın durumuna göre gebelikte seçilecek ilaçlar ve dozlar ayarlanmalıdır. Kontrol altında olmayan hastalarda nöbetler sırasında gebenin ve bebeğin oksijenlenmesi bozulur.
- Migren; Damarların genişlemesine bağlı görülen baş ağrıları kadınlarda çok sık görülür. Özellikle menstruasyon sırasında görülen migren baş ağrıları olan kadınlarda gebelik döneminde başağrıları düzelebilir. Migren ağrısını arttıran gıdalardan uzak durulmalıdır.
- Multiple Skleroz (MS); Vücuttaki sinirleri kaplayan myelin adı verilen maddenin bozulması ile karakterize bir hastalık olan MS gebelik elde edilmesini veya gebeliğin devamını güçleştirmez. Bu hastalığı olan gebelerin %25'inde gebelik sırasında veya doğumdan sonra bir atak görülebilir.

Kanser: Hangi organ sisteminin tutulduğu, görülen tedavinin cinsi ve tedavinin sonucuna göre elde edilecek gebelik etkilenir. Bütün kanserlerin tedavisinden sonra, gebelik düşünüldüğü zaman kansere ve diğer organlara yayılımına yönelik tüm testlerin yapılması gerekir.

Bağ Dokusu Hastalıkları: Bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı ortaya çıkan bu hastalıklar kadınları daha fazla etkiler. Lupus hastalığı (SLE), skleroderma, romatoid artrit gibi bağ dokusu hastalıkları bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkar.

seval.tasdemir@mynet.com

Express


En Çok Aranan Haberler