HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Grip salgınına dikkat

Uzmanlar, Kasım-Mart aylarında etkili olan gripden korunmak için önlem alınması gerektiğini vurguladı.

Grip salgınına dikkat

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, dünyada 1889 yılından bu yana bilinen 5 büyük grip salgını meydana geldiğini ve bunların en büyüğünün 1918-1919 yılında yaşandığını söyledi. Grip salgınında 25 milyon kişinin hayatını kaybettiğini belirten Özlü, "Gribe solunum yollarında yerleşen Influenza A, B ve C virüsleri neden olur. Grip, yüksek ateş ve yaygın kas ağrıları ve kırgınlık ile seyreden; toplumda aynı anda birçok kişiyi hasta eden, çok sayıda ölümlere yol açan, kolay yayılabildiğinden bilhassa sonbahar ve kış mevsiminde salgınlar yapan bulaşıcı bir hastalıktır" dedi.

Influenza B virüsünün çok nadiren salgın yaptığını ve genellikle daha hafif seyrettiğini ifade eden Prof. Dr. Özlü, "C virüsü ise hemen hiç salgın nedeni olmaz. Grip salgınlarına yol açan virüs asıl olarak Influenza A'dır. Bu virüslerin özelliği, çok kolay bulaşabilmesi ve toplumda aynı anda birçok kişiyi birden hastalandırabilmesidir. Virüsün antijenik yapısı çok sık değiştiği için toplumda herhangi bir dirençle karşılaşmadan hızla yayılabilmekte ve epidemi (bir toplumda görülen salgın) ve pandemilere (dünyada birçok toplumda görülen salgın) yol açmaktadır. 9-39 yıllık periyotlarda major antijenik değişim ortaya çıktığından pandemi yapıp birçok ülkede aynı anda milyonlarca kişiye geçebilmektedir. 1889'dan bu yana en az 5 pandemi yaşanmıştır. 1918-1919 pandemisi sırasında milyarlarca kişi hastalığa yakalanmış ve yaklaşık 25 milyon kişi ölmüştür" diye konuştu.

Prof. Dr. Özlü, dünya çapında büyük salgınlara, toplu ölümlere, büyük oranda iş gücü kayıplarına yol açabilen ağır bir hastalık olan gribin çok kolay bulaşabildiğini ve hızla yayılabildiğini kaydetti. Özlü, "Kuşlar, atlar ve domuzlarda da hastalık görülebilmekte ve hastalığı insanlara taşıyabildikleri bilinmektedir. Ancak, asıl olarak virüsü taşıyan hasta kişilerin solunum yolu sekresyonlarıyla ve bunlarla bulaşmış eşyalar vasıtasıyla yayılmaktadır. Çok kolay bulaşmakta ve hızla yayılmaktadır. Özellikle okullar, yurtlar, kışlalar, kahvehaneler, huzur evleri gibi kalabalık ve topluca yaşanan ortamlar hastalığın yayılmasında önemli rol oynar" diye konuştu.

KASIM-MART SALGIN AYI

Salgınlardan korunmanın çok zor olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Salgınlar sırasında ilk planda genellikle arkadaşlarından mikrobu alan okul çocukları hastalanmakta bunu izleyen ikinci evrede ise çocuklarından mikrobu alan erişkinler hastalığa tutulmaktadır. Salgınlar genellikle 5-7 hafta dolaylarında kendiliğinden sınırlanmaktadır. Kuzey yarım kürede salgınlar sıklıkla kış aylarında (Kasım-Mart) görülmektedir" dedi.

Sidney Gribi, Rus Gribi ve Çin Gribi gibi büyük salgınların geçmişte görüldüğünü ifade eden Özlü şunları söyledi :

"Bunların hepsi de Influenza A virüsünün neden olduğu salgınlardır. Hastalığın belirtileri aynı olup sadece şiddeti ve yaygınlığı değişmektedir. Bunun nedeni ise virüsün antijenik yapısında meydana gelen değişikliklerdir. Hemen her yıl oluşan minör değişikliklere ek olarak 9-39 yıllık periyotlarla major değişimler olmakta ve buna bağlı olarak toplumda gribe karşı var olan dirençten etkilenmeyen virüs pandemilere yol açmaktadır. 16 yüzyıldan bu yana 10'dan fazla pandemi yaşanmıştır. Pandemiye yol açan yeni antijenik yapılı virüsün ilk görüldüğü yere izafeten Rus Gribi, Çin Gribi, Honk Kong Gribi, Sidney Gribi şeklinde adlandırma yapılmaktadır."

Prof. Dr. Tevfik Özlü, sigara, alkol alımı, düzensiz yaşam ile soğukta kalmanın hastalığa yakalanma riskini artırdığını belirtti. Bilhassa bebekler, yaşlılar ve kalp hastalığı, astım, kronik bronşit, bronşektazı, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, AIDS ve kan hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlarda gribin ağır seyrettiğini ve ölümlere neden olduğunu ifade eden Özlü, şöyle dedi:

"Hastalık bulaşmayı takiben 1-3 günde üşüme, titreme, ateş, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, boğaz ve baş ağrısı, yaygın kas ve eklem ağrıları, bulantı, genizde dolgunluk ve akıntı, gözlerde yanma kızarıklık, burun akıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkar. Bulantı, kusma görülebilir. Belirtilerin şiddetli, ateşin çok yüksek olduğu ve hastanın genel durumunu bozup, beslenmesini, istirahatini engellediği hallerde ve ateşin 3-4 günlük istirahata rağmen düşmediği ya da düştükten bir 2 gün sonra tekrar yükseldiği durumlarda hekime mutlaka başvurulmalıdır."

"Grip için antibiyotik kullanılmaz ve faydasızdır" diyen Özlü, "Ancak, griple karışan ve bazen griple birlikte ve ona bağlı ikincil olarak ortaya çıkan zatürree, kulak iltihabı, bademcik iltihabı gibi durumlar söz konusu ise antibiyotik kullanılmalıdır. Herhangi bir bakteriyal iltihap olmadan koruyucu olsun diye griplilere antibiyotik verilmemelidir. Faydasız olduğu gibi dirençli bakterilerle iltihaplanmalara zemin hazırlayabilir. Grip hastalarının istirahat etmesi, bol sıvı alması gerekir" diye konuştu.

"GRİP HASTALARINDA ZATÜRREE TEHLİKESİ"

Gribin en korkulan durumunun hastalığa ikincil olarak zatürreenin eklenmesi olduğunu söyleyen Tevfik Özlü, "Ayrıca bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bademcik iltihabı, ensefalit vb. komplikasyonlar da gelişebilir. Gripten korunmak için düzenli yaşamak, uyku ve dengeli beslenmemizi ihmal etmemek, alkol ve sigara alışkanlığımızı sınırlamak ve eğer varsa zemindeki kronik şeker, kalp, akciğer hastalıklarımızın bakım ve tedavisini usulüne göre yapmaktır. Korunma amacıyla aşılar da geliştirilmiştir. Aşı grip olmayı önlemese bile, hastalıktan dolayı hastanelere yatışı, zatürree ve ölüm gibi ağır komplikasyonların sıklığını azalttığı bilinmektedir" dedi.

Prof. Dr. Tevfik Özlü, her yıl Eylül-Kasım ayları arasında tek doz olarak aşının yapılmasını önererek şunları söyledi :

"Aşılamayı takiben yeterli bağışıklığın oluşması için 1-2 aylık bir süreye gerek vardır. Eylül-Kasım arasında yapılırsa grip salgınlarının başladığı kış ayları içerisinde bağışıklık en yüksek düzeyde olmuş olur. Toplumdaki herkesin aşılanması hem mümkün değildir, hem de gereksizdir. Sadece gribe yakalanma riski ve grip olduğunda ölüm riski fazla olan kişilere önerilmektedir. Bunlara ilaveten bakım ve huzurevlerinde çalışan ve yaşlılara hastalık taşıyabilecek olan personel ile hekim, hemşire, ebe, hastabakıcı gibi sağlık personeli, evinde yaşlı, kronik hastası olanlar, toplum hizmeti gören ve insanlarla sıkı teması olup hastalık bulaştırırcısı olabilecek memurlar ve grip mevsimine isabet eden son 2., 3. evredeki gebelere de önerilmektedir. Ancak yumurta alerjisi olanlara aşı uygulanmamalıdır. Bazen aşırı duyarlılık reaksiyonları yapabilmektedir. Uygulama yerinde 1-2 gün içinde lokal sertlik ve kızarıklığa neden olabilir. Daha nadiren uygulamadan 6-12 saat sonra ateş, halsizlik ve kas ağrıları görülebilir. Ancak bunlar 48 saat içinde kaybolur."

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler