ANKARA (İHA) - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, dünyada hiçbir ülkenin halen karmakarışık hale gelen güvenlik sorunlarına tek başına çözüm bulamayacağını belirterek, "Böyle bir ortamda uluslararası güvenlik, istikrar ve barışı geliştirmede hiç kimsenin tek başına elde edemeyeceği somut sonuçlar, ancak işbirliği anlayışı içerisinde hareket etmekle mümkündür" dedi.
TSK Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi (BİOEM) Komutanlığı'nca, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'nda düzenlenen İpek Yolu-2006 General/Amiral Semineri (Silk Road-2006 Flag Officers Seminar) başladı. Seminerin açış konuşmasını yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, seminerin, uluslararası güvenlik alanında engin bilgi ve deneyime sahip katılımcılar arasındaki görüşmelere önemli bir imkan sağlayacağına inandığını söyledi. Bu yılki seminerin ana gündeminin, 'NATO, BİO, Akdeniz Diyalogu ve İstanbul İşbirliği Girişimi İlişkilerinin Geleceği ve Problem Sahaları' olarak belirlendiğini ifade eden Orgeneral Özkök, "Bu gündem maddesi, bölgesel ve küresel güvenliği diyalog ve işbirliği anlayışıyla geliştirmeyi amaçlayan, işbirliği girişimlerinin değerine olan inancımız nedeniyle seçilmiştir" dedi.
Son 20 yılda NATO'nun önceliklerinin önemli ölçüde değiştiğini belirterek, "Artık durağan ve değişmez bir savunma anlayışıyla bağlı değiliz" diyen Orgeneral Özkök, bununla beraber, hem yakın hem de uzun vadede bazı tehditlerle karşı karşıya olunduğunu kaydetti. Orgeneral Özkök, bu yeni güçlüklere karşılık olarak NATO'nun, kendini statik bir askeri ittifaktan, kriz bölgelerine süratle müdahale edebilen daha esnek ve çevik bir organizasyona dönüştürme yolunda önemli bir ilerleme kaydettiğine işaret etti. NATO'nun sürmekte olan dönüşüm faaliyetlerinin geniş ölçüde kültürel ve kurumsal değişimi de yansıttığına dikkat çeken Orgeneral Özkök, "NATO'nun askeri dönüşümü (transformasyonu), yeniden yapılanma ve teçhiz edilmeyi kapsamakta ve yetenek sorunlarının çözümüne ilişkin yeni yöntemleri de ortaya çıkarmaktadır" dedi.
Orgeneral Özkök, NATO'nun işbirliği çabalarının ilk girişimi olan Barış İçin Ortaklık (BİO) kapsamında 20 ülkeyle, Akdeniz Diyalogu kapsamında 7 ülkeyle güvenlik işbirliği ilişkisi içinde olduğunu hatırlattı. Bu çerçevede ikinci önemli girişimin Akdeniz Diyalogu olduğuna işaret eden ve diyalogun yenilikçi karakteriyle uyumlu biçimde gelişimini sürdürdüğünü vurgulayan Orgeneral Özkök, şunları kaydetti:
"İstanbul Zirvesi'nde NATO, işbirliği faaliyetlerinin geliştirilmesine atfettiği özel önemle BİO deneyiminin uygun araçlarının ve alınan derslerinin yoğun kullanılmasıyla Akdeniz Diyalogu Girişimi'ni daha iddialı ve kapsamlı bir çerçeveye oturtmuştur. Müşterek harekat icra edebilirliğinin elde edilmesinin yanında, savunma reformunu geliştirme ve terörizmle mücadeleye katkı daha iddialı ve genişletilmiş Akdeniz Diyalogu'nun hedefleri olarak belirlenmiştir. İstanbul Zirvesi'nden bu yana müttefikler, Akdenizli ortaklarla müşterek harekat edebilirliği geliştirecek araç ve mekanizmaları oluşturmuşlar ve terörizme karşı ortak mücadelenin verimliliğini artırmışlardır. Bu bağlamda, müşterek harekat icra edebilirlikle terörizme karşı mücadelenin buluştuğu 'Active Endeavour Harekatı'nın öneminin altını çizmek isterim."
"Türkiye, bölgesel ve küresel barış için desteğini sürdürecektir"
Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye'nin, başlangıçtan itibaren NATO'nun Akdeniz Diyalogu girişimine özel bir önem atfettiğini ifade eden Orgeneral Özkök, Akdeniz Diyalogu'nun aynı zamanda Avrupa güvenliğinin Akdeniz'deki istikrar ve güvenliğe yakından bağlı olduğu şeklindeki ittifak görüşünü de yansıttığını dile getirdi. Orgeneral Özkök, körfez ülkelerinin NATO'nunkilerle paralellik arz eden tehdit algılamalarının, elverişli bir işbirliği için yeni bir program oluşturulmasını gerekli kıldığını, bu gereksinim sonucu olarak da 2004'teki NATO İstanbul Zirvesi'nde başlatılan İstanbul İşbirliği Girişimi'nin NATO'nun bir diğer önemli iş birliği inisiyatifi olduğunu vurguladı.
Orgeneral Özkök, bu üç girişim kapsamında el edilen kazanımlar dikkate alındığında, girişimler arasında birçok müşterek noktayı kolayca tespit etmenin ve bu girişimlerin her birinin, bir diğerinin geliştirilmiş bir şekli olduğunun görüleceğini ifade ederek, "Bu üç girişim dikkate alındığında, ortaklık kavramının özünü başlıca şu üç esas teşkil eder. Birincisi, ortak ülkeler arasındaki çatışma ihtimalini azaltma gayretlerini içeren iş birliği; ikincisi, sadece askeri yapılanmadan değil aynı zamanda politik yapılanmada da yenilikçilik ve üçüncüsü ise, ortak ülkelerin kendi gereksinimlerini karşılamak üzere eğitim ve öğretim desteği sağlamaktır" diye konuştu.
Orgeneral Özkök, ortaklık anlayışını geliştirmek üzere gelecekteki beklentilerini ise şöyle sıraladı:
"Birinci öncelik, kendi ülkelerimizde istikrar ve refahı sağlarken, karşılaştığımız güvenlik sorunlarıyla mücadeleye ortak ülkelerin müdahil olmasını sağlama gayretlerini sürdürmektir. İkinci öncelik, ortaklarımızın daha operasyonel ve mevcut kriz noktalarına müdahil olmaya hazır olma gayretlerine devam etmektir."
Bosna, Kosova ve Afganistan örneklerinin NATO'nun Barışı Destekleme Harekatları ve Kriz Yönetimi esnasında ortaklarına bağımlı olduğunu açık şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan Orgeneral Özkök, "Gelecekte NATO tarafından yönetilen krizlerle mücadele harekatları, her halükarda ortaklarımızla birlikte gerçekleştirilecektir. Bu, ortaklarımızla mümkün olduğu ölçüde etkin olarak birlikte çalışabilmeye hazır olmamızın gerektiği anlamına gelmektedir" diye konuştu.
Atatürk'ün 'Yurtta Barış, Cihanda Barış' idealine dayanan geleneksel dış politikayı takip eden Türkiye'nin şimdiye kadar bölgesel ve küresel barış için elinden gelen her türlü desteği sağladığını ve gelecekte de bu desteği sürdüreceğini vurgulayan Orgeneral Özkök, şöyle devam etti:
"Kore Harbi'nden başlayan bu süreç içerisinde Barışı Destekleme Harekatları'na aktif olarak katkıda bulunması yanında Türkiye ortak ülkelere kendi kuvvetlerinin imkan ve kabiliyetlerini geliştirmek ve NATO ile müşterek harekat icra edebilecek hale gelmelerini sağlamak üzere eğitim ve öğretim desteğini sürdürmeye devam etmektedir. Bu çerçevede kurulduğu 1998 yılından bu yana 64 ülkeden 6 bin 400'den fazla personel TSK BİOEM Komutanlığı tarafından eğitilmiştir. Bunun yanında, Balkan ülkeleri ile Kafkas ve Orta Asya ülkelerine yerinde eğitim vermek maksadıyla Mobil Eğitim Timleri görevlendirmeye devam edilmektedir. TSK BİOEM Komutanlığı, aynı zamanda NATO'nun Irak'taki eğitim faaliyetlerine geçen yıldan bu yana sağladığı desteği de sürdürmektedir."
"Hiçbir ülke, güvenlik sorunlarına tek başına çözüm bulamaz"
Tehdit algılanmasının küreselleştiği günümüzde dünyanın neresinde olursa olsun, herhangi bir bölgede ortaya çıkan bir olayın diğer bölgedeki ülkeleri de etkileyeceğine dikkat çeken Orgeneral Özkök, karşılaşılacak risk ve tehditleri tanımlamada ortak bir anlayışın önemine vurgu yaptı. Dünyada hiçbir ülkenin halen karmakarışık hale gelen güvenlik sorunlarına tek başına çözüm bulamayacağına işaret eden Orgeneral Özkök, "Böyle bir ortamda uluslararası güvenlik, istikrar ve barışı geliştirmede hiç kimsenin tek başına elde edemeyeceği somut sonuçlar, ancak işbirliği anlayışı içerisinde hareket etmekle mümkündür" dedi.
Orgeneral Özkök, seminerin, NATO ile ortakları arasında ortak bir anlayış ve işbirliğinin geliştirilmesine entelektüel bir katkı sağlayacağına olan inancını da dile getirerek, sözlerini bitirdi.
NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Ray Henault da, Türkiye'yi ortaklık ilişkileri için geliştirdikleri rolden dolayı takdir ettiğini belirterek, "Seminerler, NATO ve AB ülkelerine karşılıklı fayda verecektir. Pek çok konuyu görüşmemize imkan tanıyacak" dedi. Henault, "Terörün ortak bir tanımının olmaması işbirliğini zorlaştırmaz mı?" sorusu üzerine, "Terör hayatın çok farklı yönlerine müdahale edebiliyor. Yaşamsal alanlar gibi. Şu biliniyor ki terör, sivil-asker ayrımı yapmadan herkesin aleyhine merhametsizce müdahale edebiliyor. Bunun için ortak bir çalışma gerekir" diye konuştu.
AB Askeri Komite Başkanı Orgeneral Roland Mosca Moschini ise, barış için ortaklığın önemini vurgulayarak, "Pek çok olağanüstü olumsuz durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bu durumlar uluslararası işbirliği gerektirmektedir. Kriz bölgelerinde, özellikle de yeniden yapılanma için güvenliğin sağlanması çok önemlidir" dedi. Bu durumda asker ve sivil arasındaki işbirliğinin de önem kazandığını dile getiren Moschini, "Bu seminerler, NATO, AB ve diğer ortaklarla işbirliği geliştirmeyi amaçlamaktadır. Şunu da ifade edeyim; ülkeniz teröre karşı koymak açısından çok yaşamsal bir rol oynuyor" şeklinde konuştu.
Moschini, "Terörün ortak bir tanımının olmaması işbirliğini zorlaştırmaz mı?" sorusuna ise, "Siyaset adamları terörün tanımı yapmaya çalışıyor. Bu NATO ve AB içinde geçerli. Umarız en kısa zamanda böyle tanım yapmak mümkün olacaktır" karşılığını verdi. Bu yıl 7.'si yapılan geleneksel İpek Yolu-2006 General/Amiral Semineri'ne NATO ve Avrupa Birliği Askeri Komite Başkanları'nın yanı sıra NATO, Barış İçin Ortaklık, Akdeniz Diyalogu ve İstanbul İşbirliği Girişimi ülkelerinden aralarında genelkurmay başkanı ve savunma bakanları da bulunan 50'nin üzerinde general, amiral ve büyükelçi katılıyor. 3 gün sünecek olan seminerin son gününde Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'ne (TMMM) Almanya'nın katılımı dolayısıyla imza töreni düzenlenecek.