ANKARA (ANKA)- Anayasa Mahkemesi, haczedilen malı kaçıran kişiler hakkında hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olmadığına karar verdi. Resmi Gazete de yayımlanan karar gerekçesinde, "Anılan hürriyeti bağlayıcı ceza, borçlu ile alacaklı arasındaki önceden var olan sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı öngörülen ceza olmayıp, kanunla belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır" denildi.
Tarsus 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin başvurusunu reddeden Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının ardından haczedilen malı kaçıranlar hakkında hürriyeti bağlayıcı ceza davası açılmasının Anayasa'ya aykırılık teşkil etmediği kesinleşmiş oldu.
Tarsus 2. Asliye Ceza Mahkemesi,1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu'nun 12. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasının, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılığı savıyla iptali istemi ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, ticari işletme rehnine tabi mallardan bir kısmının fabrikada bulunmaması nedeniyle şikayetçi alacaklının zarara uğratıldığı iddiasıyla açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu savını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkeme başvurusunda, sanık hakkında açılan kamu davası görülürken Anyasa'nın 38. maddesine yeni bir fıkra eklendiğini belirterek, "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmünün getirildiğini kaydetti. Mahkeme, "davamızda uygulanması istenilen 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanun'unun 12/2. maddesi Anayasa'nın 38/Son fıkrasına aykırı olması nedeni ile bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine gidilmesine karar vermek gerekmiştir" diyerek iddiasını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
-ANAYASA MAHKEMESİ, ANAYASAYA AYKIRILIK TESPİT ETMEDİ
Mahkeme'nin başvurusunu, "Anılan hürriyeti bağlayıcı ceza, borçlu ile alacaklı arasındaki önceden varolan sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı öngörülen ceza olmayıp, kanunla belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır" diyerek oybirliğiyle reddeden Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete'de de yayınlanan karar gerekçesinde şu görüşleri dile getirdi:
"Kuralla, ticarî işletme sahibinin işletmesini veya rehne dahil münferit unsurları alacaklının muvafakatı olmaksızın başkalarıyla değiştirmesi, temlik, aynî bir hakla takyit, alacaklıyı ızrar kastıyla tahrip veya imha etmesi nedeniyle alacağını tamamen veya kısmen tahsil edemeyen alacaklının şikâyeti üzerine uğranılan zararın miktarı nazara alınmak suretiyle bir yıldan beş yıla kadar hapis ve belirtilen adli para cezasıyla cezalandırılması, uğranılan zarar fahiş ise cezaların azamisine hükmolunması öngörülmektedir. İtiraz konusu kuralla, alacaklının alacağını alabilmek için tesis edilen ve teslime bağlı olmayan işletme rehni nedeniyle borçlunun alacaklıyı zarara uğratmaya ilişkin girişebileceği suç sayılan eylemler müeyyideye bağlanmıştır. Anılan hürriyeti bağlayıcı ceza, borçlu ile alacaklı arasındaki önceden varolan sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilememesinden dolayı öngörülen ceza olmayıp, kanunla belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle kural, Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir, itirazın reddi gerekir" (ANKA)