Prof. Dr. Arslanoğlu, ilaçları kullanım amaçlarına göre, vücutta eksik olduğu için tamamlayıcı olarak verilen ilaçlar, hastalık nedeniyle ortaya çıkan belirtileri yok eden semptomatik ilaçlar ile doğrudan hastalık mekanizmasını yok eden ilaçlar olmak üzere üç gruba ayırdı.
Arslanoğlu, vitaminlerin, hormon takviyelerinin ve çeşitli destek elementlerinin oluşturduğu birinci grup ilaçların kullanımını zorunlu bulduğunu, gerekli olması halinde kullanılmasından kaçınılmaması gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, semptomatik tedavide kullanılan ikinci grup ilaçlarda, gereksiz ilaç kullanımı yaşandığını belirterek, halkımızın basit bir öksürük halinde bile ilaca sarılıp bunu engellemeye çalıştığını, ateşleri çıkar çıkmaz bunu ilaçla düşürmeye çalıştıklarını, burun enfeksiyonlarına anında ilaçla müdahale ettiklerini, bunların yanlış olduğunu, vücudun savunma sisteminin görevini yapmasını engellediğini belirtti.
Prof. Dr. Arslanoğlu, ilaç firmalarının önceleri kârlılık için değil toplum yararına çalıştığını ancak günümüzde işlerin tamamen ticari kaygıyla tersine döndüğünü söyledi. Arslanoğlu, kolesterol düşürücü ilaçların hücreleri tahrip edip kolesterol sentez mekanizmasına zarar verdiğini belirterek, hastalarımızın bilinçli olmasını, zorunluluk dışında ilaç kullanmamalarını istedi.
Kanser ile tifo gibi ağır enfeksiyon hastalıklarının tedavilerinde, vücudu tahrip etmek pahasına üçüncü grup ilaçların kullanılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Arslanoğlu, ilaç tedavisine gerek kalmadan teşhislerin doğru yapılıp önleyici tedavilerin uygulanması gerektiğini, ancak hastalık meydana geldikten sonra bu ilaçları kullanmanın kaçınılmaz olacağını ifade etti.
Akılcı ilaç kullanımında hastaların büyük sorumluluğu olduğunun altını çizen Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, kısa vadede iyileşmek adına, bağışıklık sisteminin işini yapmasına izin vermeyip doğrudan ilaç kullanımına başlanmaması gerektiğini belirtti.
Ülkemizde kötüye kullanılan ilaç gruplarının başında antibiyotiklerin geldiğini belirten Prof. Dr. Arslanoğlu, halkımızın grip olduğunda ikincil enfeksiyon oluşmasını beklemeden doğrudan antibiyotiklere sarıldığını, oysa ki antibiyotiklerin gribe karşı bir faydası olmadığını belirtti. Arslanoğlu, gribin tedavisinin, dinlenmek, C vitamini almak, bağışıklık sistemini güçlendirmek, burun tıkanıklığı ve ateş gibi durumlarda semptomatik tedavi uygulayıp temiz ortam sağlamak olduğunu söyledi.
Son olarak vitamin kullanma alışkanlıkları üzerine konuşan Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu, şöyle konuştu: "Vücuda dışarıdan vitamin almak yerine çok çeşitli beslenerek vitamin ihtiyacını karşılamak daha doğrudur. Balık yeterince yenemiyorsa Omega-3 takviyesi, yeterince güneşe çıkılamıyorsa ya da cilt kanseri tehlikesi varsa D vitamini takviyesi ve özellikle hastalık halinde C vitamini takviyesi kullanılmalıdır.”
Bunların dışında besin takviyelerine şüpheyle yaklaşmak gerektiğini vurgulayan Arslanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Piyasada çok çeşitli besin takviyeleri var, bunların tamamına erişebilmek ekonomik olarak mümkün değildir, üstelik sindirim sistemimiz de bunları tolere edemez.”
Prof.Dr. İlknur Arslanoğlu, son olarak gerekli görüldüğü takdirde geçici olarak multivitaminlerden de yararlanılabileceğinin altını çizerek sözlerine son verdi.
İHA