Melissa Hogenboom
BBC Bilim Muhabiri
Kaplumbağaların kabuklarının nasıl bir evrim süreci sonunda oluştuğu bilim insanlarını uzun süredir meşgul eden bir bilimsel bilmeceydi.
Ancak yapılan yeni bir araştırma, 'bağa' adı verilen kemiksi kabuğun oluşumu hakkında yeni bilgilere ulaşılmasını sağladı.
Araştırmacılar, soyu tükenmiş bir Güney Afrika sürüngeninin fosilleşmiş iskeletinin, 30 ila 55 milyon yıllık bir evrim dönemiyle ilgili bilgiler sağladığını açıkladılar.
Yaklaşık 260 milyon yıllık olduğu düşünülen fosil, kaplumbağaların atası olarak tanımlanan Eunotosaurus'a ait.
Bu fosilin, yakın zamanda bulunan ve aynı soydan gelen bir başka fosille belirgin farklılıklar gösterdiği belirtiliyor.
Eunotosaurus yaklaşık yüz yıl önce keşfedilmişti ancak son araştırmaya kadar bu sürüngenin diğer kaplumbağa fosilleriyle bir karşılaştırması yapılmamıştı.
Kaplumbağaların kabukları yaklaşık 50 kemikten oluşuyor. Kaburgalar, omuz kemikleri ve omurlar birbirine kaynayarak bu sert kabuğu oluşturuyor.
Bu kabuğun nasıl oluştuğu kaplumbağa embriyoları incelendiğinde açık şekilde görülüyor. Önce omuz kemikleri genişliyor ardından da omurların genişlemesi tamamlanıyor. Son olarak tüm bu kemikler bir dış zarla sarılıyor ve sertleşiyor.
Araştırmayı yürüten ekibin lideri Yale Üniversitesi'nden Dr. Tyler Lyson "Kaplumbağa kabukları son derece karmaşık bir yapıya sahip. İlk kez 260 milyon yıl önce Permiyen Dönemi'nde oluşmaya başladı" dedi.
Bundan 210 milyon yıl önce yaşamış bir kaplumbağanın fosili, oluşumunu tamamlamış bir kabuğa sahip. Ancak yaklaşık bu kaplumbağadan 10 milyon yıl önce yaşayan ve Çin'de bulunan Odontochelys semitestac olarak adlandırılan bir başka fosilde ise kabuğun tam oluşmadığı görülüyor.
Eunotosaurus, bilimadamlarına, farklı dönemlere ait fosilleri karşılaştırma olanağı sağlıyor.
Dr. Tyler Lyson, "Eunotosaurus'ın sırtında tıpkı günümüzde yaşayan kaplumbağalarınkine benzer T şeklinde 9 büyük kaburga kemiği bulunuyordu. Ancak Eunotosaurus'ın omurgaları ile kaburgaları birbirine kaynamamıştı ve kaburgaları arasında diğer hayvanlarda görülen kaslardan bulunmuyordu" diye açıklıyor farklılıkları.
Kaburgaların solunum sisteminde önemli bir işleve sahip olduğuna işaret eden Lyson, "Kendisini korumak için kaburgalarından vazgeçen kaplumbağaların nefes almak için başka bir yol bulmaları gerekiyordu. Bunu da karın bölgelerinde eşi benzeri olmayan bir kas bağı geliştirerek başarmışlar. Bu bağ, kaplumbağanın akciğerleri ile diğer organlarını sarmalayarak nefes almalarına yardımcı oluyor" dedi.
Lyson, koruma sağlayan kabuğun aynı zamanda içerdiği demir, potasyum ve magnezyumun laktik asit birikimini önlemesi sonucu kaplumbağanın diğer omurgalılara oranla su altında daha uzun süre kalmasına yardımcı olduğunu vurguladı.