KADIN

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Mynet Soran Anne Platformu

1 Bebeğinizin cinsiyeti nedir?
2 Bebeğinizin yaşını belirtir misiniz?
3 Sizlere hangi konuda yardımcı olmamızı istersiniz?
4 Öğrenmek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Koronavirüs ve uzun vadede psikolojimize etkileri

    Son zamanlarda yaşam şeklimizi ciddi şekilde değiştiren yeni tip corona virüs evlerde kaldığımız dönem içerisinde psikolojimize de direkt olarak etki etti. Peki, bu fiziksel ve ruhsal tehlike algıladığınızda vücudunuzda neler oluyor biliyor musunuz?

    Bu süreç içerisinde psikolojimizi nasıl korumamız ve nelerin farkında olmamız gerektiğini, Uzman Klinik Psikolog Melda Yakupoğlu bizlerle paylaştı.

    Hemen hemen herkes vaka sayısının kaç olduğunu, kaç kişinin yaşamını yitirdiğini, insanların bazen ne kadar çaresiz kaldığını, bazen de ne kadar umut dolu hikayeler olabileceğini gün gün takip ediyor. WhatsApp gruplarından paylaşılanları okuyor, sanal ortamda sosyalleşmeye çalışıyor birçoğu da işlerine evden devam etmeye çalışıyor. Rutin düzenimizin bozulduğu bu günlerde yaşanan şeyler yaşam ile ölüm arasında bir panik, kaygı korku ve tehlike hissettiriyor. Birden kendinizi yaşı olan aile bireyleriniz için, çocuğunuz için endişelenirken buluyorsunuz, birden kendi hastalıklarınıza kafa yoruyorsunuz birden size bir şey olursa geriye kalan sevdiklerinizin geleceğini düşünerek stresten kendinizi harap ediyorsunuz. Marketten alışveriş yapabilmekte dahil yaşanan her şey ruhunuza birebir yada dolaylı olarak tehdit oluşturabiliyor. Özellikle kriz, afet, hastalık ve salgın durumlarında vücudumuzun verdiği bazı reaksiyonlar, tepkiler vardır. Bu tarz durumlarda zihnimize tehlikede olduğumuz sinyali gider. Zihin herhangi bir durumda tehlike algılarsa vücudumuzda bazı hormonları daha fazla salgılar. Kortizol, adrenalin ve noradrenalin salgılar ve kollara, bacaklara kan pompalanır. Vücut adeta savaş veya kaç tepkisi gösterir. Bu süreçte kaygısı çok yoğun artan insanlar psikolojik olarakta kendi içlerinde savaşırlar. Bu psikolojik savaş hali uzun sürdüğünde de tükenmişlikler başlar.

    CORONA VİRÜS SÜRECİ VE PSİKOLOJİK UYUM

    Özellikle panik atak ve kaygı bozukluğu yaşamış birçok danışanımı dinlediğimde geçmişlerinde olan sıkıntılı süreçlerde hep güçlü kalabilme çabasıyla zor dönemleri atlattıklarını ancak zor dönemler geçtikten sonra esas tam rahata eriştiklerinde bu rahatsızlıkları yaşadıkları bilgisini alırım. Bu süreç içerisinde de insanlar farkında olsalar yada olmasalar bile bir sınav veriyorlar. Psikolojik olarak etkilenmeye devam ediyorlar. Birçok insan etkilenmediğine dair inkar edici savunmalar gösteriyor, birçoğu akla mantığa uygun hale getirmeye çalışıyor, birçoğu duruma anlam vermeye çalışıyor. Herkes farklı ruhsal savunma biçimleri kullanıyor. Ancak öyle yada böyle herkesin psikolojisi etkileniyor. Asıl dikkat çekmek istediğim konu güçlü kalma çabaları sonrasında tükenme reaksiyonunun gelebileceğidir, bu yüzden bu süreçte yaşanılanlara psikolojik uyum gerekir.

    Psikolojik uyum dediğimiz şey, vücudumuzun strese verdiği tepkilerin bir süre sonra tükenme gerçekleşmeden normale dönmesidir. İlk kez Hans Selye tarafından kullanılan vücudun stres anında genel uyumu olarak nitelendirilen kuramına değinebiliriz. Stres ile karşılaşınca insanlar şok aşamasına girer. Sonra vücudun dengesi bozulur gerilim yaşar. Savaş ya da kaç tepkilerini ortaya çıkaran sempatik sinir sistemi devreye girer. Stres kaynağına uyum sağlayabilirse vücut normale döner, stres ve şiddeti azalmazsa bireyin ve vücudun direnci azalır. Stresle başa çıkamazsa uyum sağlayamazsa tükenme aşaması başlar. Bu süreçte de bize stres yaratan çok fazla sayıda şey var. Bazı insanlar evde güvende kalsalar bile hala güvensiz hissedebilirler. Hala tehlike altında hissedebilirler. Süreçte stres yaratan şeylere örnekler vermek gerekirse, mevcut düzenin bozulmasına duyulan kaygı ve stres başlı başına yeterlidir. Birçok insan normal giden rutin düzeninden farklı şeyler yaşadığı içinde gerilir. Hepsi haklı endişelerdir. Maddi kayıplar, sevdiklerin kaybı, bunların kaybedileceğine dair ihtimaller, işlerin bozulması, evdeki iş yükünün artması, uyku iştah ve yemek yeme durumlarının bozulması, çocuklarının sağlığının ya da ailedeki yaşlı bireylerin sağlığının kafaya takılması, aileden işe gitmek zorunda olan bireyler varsa, evde kalamayan kişiler için korkulması gibi. Ayrıca çalışmak zorunda olan insanlar sağlıklarının bozulacağına dair korku yaşarken bunu sevdiklerine de bulaştırmanın endişesini yaşıyorlar. Çalışma esnasında da sık sık ölüm korkusu hissediliyor ancak bireylerin birçoğu bu korkunun da farkında olmuyor, olsalar da bir şekilde bastırıyorlar. Bastırılan bu tarz duygular ileride panik atak şeklinde ortaya çıkabilir.

    KAYGILARI BASTIRMAK YERİNE KÖKENİNE İNMEK GEREK

    Endişeleri ve kaygıları olduğu gibi sindirmeden bastırmak içinize atmak doğru değildir. Önemli olan bu duyguların hangi düşünceleriniz sonucunda ortaya çıktığını bulmanızdır. Bu duyguların hayatınızda nelere yol açtığını, nelere hizmet ettiğini görüp anlayabilmektir. Gelen duyguları olduğu gibi bastırmaya çalışırsanız, onları geçiştirmeye çalışırsanız yada tam aksi sürekli o duyguların üzerinde hayatınızı odaklarsanız kaygı sıkıntılarınız sürmeye devam edecektir.

    Bazı insanlar kaygıya o kadar yoğunlaşmışlardır ki kaygı duyguları dışındaki hiçbir duyguya odaklanamazlar. Siz duygu ve düşüncelerinizden çok daha fazlasınızdır ve hayatta tüm yaşantılarınızda bir bütünsünüzdür. Bir duygunun bütün hayatınızı kapsamasına izin vermemek, bu karantina döneminde diğer bütün duygulara da odaklanmak gerekir. Yoksa karantina ve Covid-19 tehlikesi geçtikten sonra bile korktuğunuz ve kaygılandığınız anlarda bir süre daha bu süreç boyunca yaşadıklarınızı hatırlayabilirsiniz. Zaten insan zihni yaşanan bu süreçlerin hiç birini unutmaz.

    Odaklanması gereken bir başka şey de korkularınızın kaygılarınızın ve endişelerinizin birçoğunun haklılık payı olduğudur. Bu duygular zemini olmayan duygular değil bir pandemi sonucu oluşan duygulardır. Bu sebeple bunları sadece kaygı ile ilgili sıkıntılar olarak adlandıramayız. Çünkü kaygınızın haklı bir dayanağı vardır. Önemli olan bu süreç bittikten sonrada endişelerinizin günlük yaşamınızı bozmayacak hale gelebilmesi, kişinin endişesinin hiç olmaması değil, kontrol edebildiği endişeyi taşımasıdır ve yaşamının diğer alanlarına yönlenebilmesine izin verebilmesidir.

    Uzm. Psk. Melda YAKUPOĞLU
    Uzman Klinik Psikolog
    www.meldayakupoglu.com
    Instagram: @uzm.psk.meldayakupoglu

    Vitrin


    En Çok Aranan Haberler