Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)- ANADOLU topraklarında kurt popülasyonunun azalması, besi hayvanlarına, ağaçlara, tarımsal ürünlere zarar veren, ısırma ve hastalık bulaştırma nedeniyle insan sağlığını tehdit eden, karayollarına çıkarak kazalara neden olan yaban domuzu sayısında artışa neden oldu.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Yasin Ünal, yaban domuzunun ülkemizde, özellikle Akdeniz Bölgesi'nde insan-yaban hayatı çatışmasına konu olan en önemli yaban hayvanı türü olduğunu belirtti. Yrd. Doç.Dr. Ünal, son yıllarda besi hayvanlarına, ağaçlara, tarımsal ürünlere zarar veren, ısırma ve hastalık bulaştırma nedeniyle insan sağlığını tehdit eden, karayollarına çıkarak kazalara neden olan yaban domuzu popülasyonunda artış olduğunu söyledi. Yaban domuzunun en büyük yırtıcısı olan kurt popülasyonundaki düşüşün bu artışta etken olduğunu vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Ünal, "Kurt azalışları yaban domuzunda artış anlamına gelebilir" dedi.
KURT, KAÇAK VE AŞIRI AVLANMA İLE ZEHİRLEME KURBANI
Doğa dengesi kavramında yırtıcı ve yırtıcı olmayan tür dengesi olduğunu vurgulayan Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Bu denge bir taraftan bozulmaya başladığında diğer tarafta artışlar olmaya başlar" dedi. Anadolu'da yaşayan kurt türü bozkurtun, Kuzey Kutbu'nun buz çöllerinden Orta Asya ve Kuzey Amerika'nın kum çöllerine kadar farklı habitatlarda yaşayabildiğini kaydeden Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Çoğu kurt, bozkırlar ve ormanlarda yaşar. Eski çağlardan bu yana insanların sahip çıktığı açık alanlardan ormanlara kaçması yüzünden orman hayvanı olarak bilinir. Aşırı ve kaçak avcılık ile zehirleme gibi olumsuzluklar ülkemizde yaşayan kurt popülasyonunda azalışa neden oldu" diye konuştu.
YABAN DOMUZU ARTIŞI SON YILLARDA BÜYÜK SORUN
Yaban domuzunun ülkemizin büyük kısmında yaygın görüldüğünü kaydeden Yrd. Doç.Dr. Ünal, popülasyonun artmasının büyük bir problem oluşturduğuna dikkat çekti. Orman ekosistemi içerisinde bulunan bütün canlı varlıkların ormandaki biyolojik çeşitliliği oluşturduğuna dikkat çeken Yrd. Doç.Dr. Ünal, "Bu biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilmektedir. Bu nedenle orman ve orman kaynaklarını her türlü tehlikeye karşı korumak, geliştirmek, ekosistem bütünlüğü içinde ormanlarda biyolojik çeşitliliğin devam ettirilmesi ve geliştirilmesi gerekir" dedi.
SORUN VE ÇÖZÜMÜ ARAŞTIRILMALI
Yaban domuzunun zararlarından korunmak için yaygın olarak çitler, elektrikli çitler, korkuluklar, hareket algılayıcılar, kimyasallar, ışık ve siren gibi önlemler alındığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Ünal, ayrıca köpek, ateşli silahlar ve bıçakların da kullanıldığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Ünal, "Bu sorunun çözümü için yaban domuzu popülasyonunun her geçen gün giderek artmasının sebepleri üzerinde durulmalı, bu artışa yol açan faktörler tespit edilerek çözüm önerileri üretilmeli, yaban domuzu habitat faktörlerinde oluşan bozulma ve bu bozulmalara etki eden faktörler ortaya koyulmalıdır" diye konuştu.
İNSAN YERLEŞİMLERİNE GELMESİ BESLENME İHTİYACINI GİDERMEK İÇİN
Bir yaban hayvanı türü olan ve dolayısıyla doğası gereği insanlardan kaçma içgüdüsüne sahip yaban domuzunun mecbur kalmadıkça avcı, çoban köpeği, gürültü gibi tehlike ve tedirginlik kaynağı olan insan yerleşimlerinden uzak durduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ünal, şöyle devam etti:
"Yaban domuzunun insan yerleşimlerine gelme isteği, esas itibariyle beslenme ihtiyacını giderme mecburiyetidir. Bu doğal gereksinimlerini karşılayabileceği habitatlar oluşturulur veya yetersiz hale gelen habitatlar restore edilir ve geliştirilirse yaban domuzu yerleşimlerden ve tarım mahsullerinden uzak duracaktır."
Yaban domuzunun doğal yayılış ortamında besin ihtiyacını giderecek besinler bulamadığı ve yeterince beslenemediği durumlarda tarım alanlarına yöneldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ünal, "Yaban domuzu zararlarının önüne geçilebilmesi için öncelikle türün biyolojisi, ekolojisi ve habitatı konusunda çok yönlü araştırma yürütülmeli. Doğal habitatların temel bileşenleri ve habitat parametreleri tespit edilerek yaban domuzuna ait doğal yaşam ortamlarının iyileşmesini sağlayacak ekolojik takviye stratejisi, yöntem ve işlemlerin belirlenmesi gerekir. Biz SDÜ olarak bu konuyla ilgili proje çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
FOTOĞRAFLI