İSTANBUL (İHA) - Kayseri'nin Develi İlçesi'nde savcılık yaptığı 1999 yılında, "rüşvet almak" ve "hakimi sahte evrak düzenleyerek azmettirmek" suçundan hakkında dava açılan ve meslekten ihraç edilen İsmet Tuncer (35), adli yılın başlaması nedeniyle İstanbul Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaparak 3 günlük uyarı açlık grevine başlayacağını söyledi.
Kayseri'nin Develi İlçesi'nde savcılık yaptığı 1999 yılında, "rüşvet almak" ve "hakimi sahte evrak düzenleyerek azmettirmek" suçundan hakkında dava açılan ve 17 Nisan 2000 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edilen İsmet Tuncer, 4 yıldır maaşını alamadığı için maddi ve manevi anlamda açlık sınırına geldiğini, Türk halkının hukuka ve adalete olan açlığını simgelemek amacıyla 3 günlük uyarı açlık grevine başlayacağını ve 3'er aylık periyotlarla açlık grevinin uzayacağını söyledi.
Adli yılın ilk gününde bisikletiyle İstanbul Adliyesi önüne gelen eski savcı İsmet Tuncer, "Adli yılın başlaması nedeniyle ülkemizin değişik yerlerinde ulusal yargı yapılanmasının istenilen düzeyde olmadığına ilişkin sözler işiteceksiniz. Bu rutin açıklamalar yargının en üst düzeyinde dahi eleştirilmektedir. Bilindiği gibi ülkemiz sözde demokratik-laik bir hukuk devletidir. Ancak hukuk devletinden söz edilebilmesi için yargı bağımsızlığının hakim ve savcı teminatının yasal olarak sağlanması gerekir. 1982 Anayasası ile Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararları yargı denetimine kapalı hale getirildiği için, tıpkı Yüksek Askeri Şura kararları gibi HSYK kararlarındaki bu yaklaşım, Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını, etkili bir hukuk yoluna başvuru hakkını ortadan kaldırmıştır. Başıma gelen somut bir olay bir hukuk hakimini etkilediğim iddiasıyla, HSYK tarafından hakkımda Develi Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan ceza davasının sonuçlanması beklenmeden önce görevime son verildi ve daha sonra meslekten ihraç edildim" dedi.
Savcılara karşı açılan davaların 3 ayda sonuçlandırılması gerekirken, yaklaşık 5 yıldır hakkındaki ceza davasının bitmediğini de söyleyen Tuncer, "Yargılandığım mahkemenin de kabul ettiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki makul sürede yargılanma hakkım hiçe sayıldığı için, İstanbul'dan Kayseri'ye iki kez bisikletimle bir hukuk yolculuğu gerçekleştirmiştim. Dünyanın en yavaş ulaşım aracı ile dünyanın en yavaş çalışan yargısının durumunu eşleyen başka bir örnek sanırım yoktur. Oysa şu yapılabilirdi. Eğer HSYK alelacele meslekten ihraç kararı vermemiş olsaydı, mahkeme kendini baskı altında hissetmeyecekti. Kayseri'nin ücra bir ilçesinde görev yapan Develi Ağır Ceza Mahkemesi yargıçları yargılama süresince şuna odaklanmışlardır:
'HSYK'nın meslekten uzaklaştırdığı savcıyı ben nasıl beraat ettiririm?' Bu tavrın bağımsız yargıç kişiliğiyle bir ilgisi olmayıp, tipik bir memur hukukçu yaklaşımını temsil ettiği açıktır. Yaklaşık 4 yıldır hakkım olan maaşlarımı alamadığımdan maddi ve manevi anlamda açlık sınırına girdiğim için ve Türk halkının hukuka, adalete olan açlığını simgelemesi anlamında bugünden itibaren 3 günlük açlık grevi başlatıyorum. Geciken adalet, adalet değildir. 3 aylık periyotlar halinde açlık grevi süresini 7 ve 10 gün olarak artıracağım. Buradan Türk toplumunun benimsediği bir insan hakları örgütü olan MAZLUM-DER'e de çağrı yaparak ikinci açlık grevim için İstanbul şubesini tarafıma tahsis etmelerini istiyorum. 1 Ocak 2005 tarihinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmaya hazırlanıyorum" şeklinde konuştu.
İsmet Tuncer, basın açıklamasının ardından bisikletine binerek İstanbul Adliyesi'nden ayrıldı.