Manavgat ve Alanya’da Recep Yaşa, Hayrettin Şahbaz ve Nuriye Ekinci’nin de aralarında bulunduğu onlarca kişiyi avukatları huzurunda alacaklı oldukları senetlerin arkasına veya boş kağıda imza attırdıktan sonra borçlandırdığı ve icra yoluyla tahsil etmeye çalıştığı gerekçesiyle yargılanan 2 kişinin karar duruşması görüldü. Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasında Hayrettin Şahbaz ve Nuriye Ekinci ile 25 Mayıs’ta yaşamını yitiren Recep Yaşa’nın kızları ile tarafların avukatları hazır bulundu. Mahkeme, tutuksuz yargılanan sanıkladanr Mustafa Ç.’yi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından 31 yıl hapis ve 181 bin TL para cezası, Himmet D.’yi ise 14 yıl 2 ay hapis ve 100 bin TL para cezasına çarptırdı.
"HEMŞEHRİME GÜVENDİM HER ŞEYİMİ KAYBETTİM"
Olayın mağdurlarından Nuriye Ekici, uzun yıllar Almanya’da çalışıp para biriktirdiğini, yatırım yapmak için Alanya’ya geldiğini belirterek, “İyi niyetim sayesinde yapmak istediğim her işte dolandırıldım. Elimdeki alacak senetleriyle gittiğim, aynı zamanda hemşehrim olan avukatımın yanında Mustafa Ç. bulunuyordu. Avukatımın isteği doğrultusunda senetlerin arkasını imzaladım ve Mustafa Ç.’ye teslim ettim. Ne olduysa ondan sonra oldu. Alacaklıyken borçlu duruma düştüm. Başta evim olmak üzere elimde avucumda ne varsa kaybettim. Tam adalete olan güvenimi kaybetmek üzereyken nihayet adalet yerini buldu. Verilen cezalar bizim yaşadıklarımızı ve kaybettiklerimizi yerine getirmeyecek ama yine de adaletin yerini bulmasından dolayı mutluyum. Beni bu duruma düşüren avukatımdan da şikayetçiyim” dedi.
"KEŞKE BABAM BUGÜNLERİ GÖREBİLSEYDİ"
Babasının vasiyeti üzerine davanın peşini bırakmadıklarını belirten Şenay Çizmeci, gözyaşlarına hakim olamadı. Çizmeci, "Keşke babam da bugünleri görseydi. Babam Recep Yaşa 2.5 senedir dolandırıcılara karşı bir hukuk mücadelesi veriyordu. Alacaklı olduğu iki senetle Avukat A.Ö.'nün ofisine gitmiş, A.Ö.'ye icra yoluyla alacağını almak için vekalet vermiş. Babam senetleri avukatın isteğiyle A.Ö.'nün yanında çalışan ve icra dosyalarının takibini yapan Mustafa Ç.’ye teslim etmiş. Mustafa Ç., babamın alacaklı olduğu iki tane 30-35 bin euroluk senedi arkasını imzalatmak suretiyle ciro ettirmiş. Babam avukat diye güvendiği için arkasını imzalıyor ve senetleri veriyor. Bu da yetmemiş bir de sahte senet düzenliyorlar. Babamın hiç tanımadığı Himmet D. diye bir adama babam 350 bin TL borçluymuş gibi bir sahte senet düzenliyorlar. Babamın sözleşme diye imzaladığı bir kağıtmış bu, üzerini kesip doldurmuşlar senet şeklinde ve öyle borçlandırmışlar. Babamın bu iki şahsa da bir borcu yokken her şeyini haczettiler. 2.5 senedir babam bu dolandırıcılar yüzünden mağdur olmayı hazmedemiyordu. Çünkü babam Side'nin en eski esnaflarından, en eski turizm işletmecilerinden ve yıllarca ticaret yapmış bir adam. Avukata güvendiği için başına bunlar geliyor. Biz babamı 25 Mayıs’ta kaybettik. Covid'e yakalandı bağışıklık sistemi düştüğü için. Bize vasiyet etmişti 'dosyalarımı takip edin, davalarıma katılın’ diye. Biz de bugün onun için buradayız, duruşmaya geldik. Adalet tecelli ettiği için ve babamın ruhu orada huzur bulacağı için mutluyum. Buruk bir mutluluk, keşke babacığım da görebilseydi ama ömrü yetmedi. Adaletin tecelli etmesinden dolayı içim rahat, ceza aldıkları için hakim beye çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
FELÇ GEÇİRİP YATAĞA DÜŞTÜ
Yaşadığı olay sonrası felç geçiren ve 15 gün yoğun bakımda yatan Hayrettin Şahbaz ise eşi Zeynep Şahbaz’ın yardımıyla mahkeme salonunda hazır bulundu. Eşinin felç olmasının tek sebebinin bu şahıslar olduğunu belirten Zeynep Şahbaz, “Eşim ödediği ve geri alıp sakladığı senetleri yeniden karşısında görünce dert sahibi oldu. Felç geçirdi. Bizim elimizde ödediğimiz senetlerin aslı olmasına ve alacaklı parasını aldığını söylemesine rağmen hem bize hem de alacaklıya haciz uygulandı. Adaletin yerini bulmasından dolayı mutluyuz” dedi.
"TEFECİLİK VE DOLANDIRICILIK İÇİN DÜZENLEME ŞART"
Tefecilik ve dolandırıcılığın basit düzenlemelerle büyük ölçüde ortadan kaldırılabileceğini belirten müşteki avukatlarından Ertekin Kök, “Adalet tecelli etti, bundan memnuniyet duyuyoruz. Ancak, adalet tecelli ederken mağduriyet ortadan kalktı mı? İşte bu noktada taleplerimiz var. Burada iki tane örneğimizde olduğu gibi amcalardan bir tanesinin aracı icra deposunda bağlı kaldığı için köyden bisikletle geldi gitti ve yaşamını yitirdiği için davanın bittiğini göremedi. Bir tanesi de maruz kaldığı olaylar neticesinde felç oldu. Eğer icra başlatan kişiler hakkında dolandırıcılıktan iddianame düzenlenmişse, dolandırıcılıktan, sahtekarlıktan yargılanıyorsa artık icra işlemine devam edememelidir. Ancak menfi tespit davası açmak, icraları durdurmak çok maliyetli bir iş. Harca esas değerler çok yüksek, yatırılması gereken teminatlar çok yüksek. Bu sefer vatandaş hak arayamaz durumdadır, herkes avukat da tutamıyor" dedi.
Dolayısıyla burada öncelikli olarak bu tür olaylarda makul şüpheyle ceza soruşturması başladığını, çok kuvvetli delil varsa iddianameye dönüştüğü anda bu dosyalara el konulması gerektiğini söyleyen Ertekin Kök, "Çünkü suçtan elde edilen ve suçta kullanılan her şeye el koyma ve müsadereye tabi ilkesini unutmamak lazım. Savcılarımız bu konuda, bu tür olaylarda eğer vatandaş hiç tanımadığı, bilmediği insanların icrasına maruz kalıyorsa, o zaman savcılarımız meseleye hukuki mesele yerine dolandırıcılık, sahtekarlık suçunu soruşturuyor gibi davranıp öncelikle bu tür olaylarda icra işlemlerine devam edilmemesi sağlanmalıdır. Şimdi bu kadar cezayı aldı sanıklar, ancak bu insanların icrası hala devam etmektedir. Vatandaşların arabası hala icra dairelerindedir, bankalarda, evlerde hala haciz vardır. 3-5 sene sürecek yargılama süresinde malını mülkünü kullanamıyorlar. Bu tıpkı şuna benzer, ruhsatsız silahı yakalatmışsınız, ’dava sonlanana kadar ruhsatsız silahla geziyorum’ demek gibi bir şey" dedi.
(İHA)