Kanser hastalarının psikolojik destek alması gerektiğini belirten Prof. Özkan, kişinin yaşadığı depresyonun, bağışıklık sisteminin çökmesini hızlandırdığını ve tedaviye katılımı bozduğunu anlattı. Bu nedenle psiko- onkolojik tedavinin, genel tedavinin ayrılmaz bir parçası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sedat Özkan, "Kanser olunca değil, oldum denildiğinde hastalığın seyri olumsuz gelişir. Önemli olan ruhun da kanser olmamasıdır. Bu nedenle hayattan da hastalıktan da bir şeyler öğrenmek gereklidir. Hastaların kimi kanseri kabul eder kimi reddeder. Önemli olan mücadele etmektir. Zihin vazgeçerse, bedenin daha çabuk vazgeçtiği unutulmamalıdır" dedi.
KANSERİN ORTAYA ÇIKIŞINDA PSİKOLOJİK DURUMUN ROLÜ
Beden, beyin ve ruhun bir bütün olduğunu belirten Prof. Dr. Sedat Özkan, bedendeki olumsuzlukların beyni etkilediğini ve kanserin ortaya çıkışında psikolojik durumun rolü olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sedat Özkan, "Ama daha da önemlisi ruh halinin hastalığın seyrini etkiliyor oluşu. Ciddi zorlanmalar, duygusal çatışmalar, kronik stresler, travmalar, kayıp, çaresizik, yas ve 'aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsem bıyık' durumları, kişideki mevcut kanser sürecini hızlandırır. Zihinde çözülemeyen problemler ruhun ıstırabı olmaya doğru akar ve bu da hormonlar aracılığıyla bağışıklık sistemini zafiyete uğratmaya başlar" dedi.Hastanın psikolojisinin de iyileştirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hasta iyi hissetmeli. Bu, tedaviye uyumunu kolaylaştırarak hastalığın seyrine etki eder. Eğer bir kanser hastasında ruhsal çökkünlük var ise, o hastanın depresyonu tedavi edilmediği sürece, kanseri tam tedavi etmiş sayamayız. Depresyon sebebi ve süreçleri ne olursa olsun, hastanın beyin kimyasını bozacağından, hormonal sistem kanalıyla kanserin seyrine etki eder. Kanserli hastanın psikolojisini dikkate almadan yapılacak tedavi, 'ameliyat başarılı geçti hasta öldü' demek gibi bir şey olur."
HER İKİ KANSER HASTASINDAN BİRİNE PSİKOLOJİK DESTEK
Türkiye’de yılda 300 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu kaydeden Prof. Dr. Özkan, şunları söyledi:
"Kanser hastalarının yarısından fazlası tedavi ve destek gerektirecek düzeyde psikolojik sorun yaşıyor. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahaleler kişinin psikolojisini bozabiliyor. Bunların yanı sıra hastalığın kendisinin de psikiyatrik sorunlara neden olabildiğini belirten Prof. Özkan, bu noktada psiko-onkolojinin önemine işaret etti. Özkan, "Kanser hastalarında sıklıkla görülen psikiyatrik bozukluklar arasında, uyum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, depresif sendromlar, organik beyin sendromları, kişilik bozuklukları bulunmaktadır. Her iki kanser hastasından birinin psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Kanserle birlikte hasta bir kriz yaratır; egosu, homeostatik dengesi ve hayata bakışı etkilenir."
Prof. Dr. Sedat Özkan, dünyada birçok kanser merkezi ve kanser hastalarına hizmet veren sağlık kurumlarında, hastaların ve yakınlarının ruhsal durumlarına yönelik desteğin tıbbi tedaviyle bir arada verildiğini söyledi. Prof. Dr. Özkan, "Böylece biyopsikososyal bir yaklaşım hedefleniyor, Türkiye’deki kanser hastalarına ise yeterli psikolojik destek verilmiyor. Psikolojik sorunlar kanser tedavisini olumsuz etkiler" dedi.
ÇOK YÖNLÜ TEDAVİYLE DAHA İYİ MÜCADELE MÜMKÜN
Prof. Dr. Özkan, kanser hastalarının sağlığına kavuşması, uygun tıbbi hizmet, fiziksel tedavi ve bakımla birlikte psikiyatrik tedavi ve psikososyal bakım hizmetinin eş zamanlı sunulmasıyla mümkün olduğunu kaydetti. Özkan, "Kanser hastalarına psikolojik destekte; kaygı ve acıyı azaltmak, uyumu sağlamak, yaşam kalitesini artırmak, duyguların ifadesine yardımcı olmak, mücadele ve yaşama gücünü artırmak, hastalığın yarattığı çok yönlü krizle baş etmek, var olan yanlış algıları düzeltmek, 'ya hep ya hiç' tarzı davranış ve düşünceleri düzeltmek, sosyal destek ve iletişimi güçlendirmek önemlidir" diye konuştu.
(DHA)