Gazi Üniversitesi Çorum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Çorum Ticaret ve Sanayi Odası İşbirliğinde düzenlenen 'Türkiye'nin Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının Sektörlere Etkileri' konulu panel TSO Meclis Salonu'nda yapıldı.
Panelin açılışında konuşan Kenan Malatyalı, program çerçevesinde reel sektör için çeşitli yaklaşımlar üretildiğini hatırlatarak, "Yok Londra yaklaşımı, yok İstanbul yaklaşımı, bununla ilgili birçok üst seviyede toplantılar yapıldı. Sonuçta böyle bir yaklaşımın nasıl uygulanacağı konusunda hala bir fikir sahibi değiliz. Özellikle finans zorluğu içindeki KOBİ'ler için bu yaklaşım nerede ve nasıl bulacağız? Bizler reel sektörün temsilcileri olarak, ekonominin ana dinamiği ve ayağı olduğumuzun unutulmaması ve birçok kez çeşitli platformlarda dile getirdiğimiz yapıcı taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz" dedi.
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ceylan da, 'programın mali sektöre etkileri' konusunda bilgi verdi. Türkiye'de yaşanan son krizinin finans sektöründe yaşanan darboğazdan kaynaklandığını dile getiren Ceylan, 'Bunun çeşitli nedenleri var. 1990'lı yıllardan sonra Türkiye'de banka kurmak kolaylaştırıldı. Oysa bankacılık güven işidir. Ehil olmayan kişilere banka kurmak için izin verildi. Küçük bankalar ile büyük bankalar arasında ciddi anlamda bir haksız rekabet yaratıldı. Böylece adeta aslan, kediye boğduruldu. Siyasilerin kamu bankalarına müdahalesi sonucu büyük açıklar meydana geldi. Bu konuda alması gereken tedbirler geciktirildi. Borçlanarak banka sahibi olunmasına göz yumuldu. Özelleştirme çalışmaları geciktirildi. Bankalardaki kriz, bir güven bunalımının sonucu olarak meydana geldi' dedi.
Kütahya TSO Başkanı Nafi Güral ise, reel sektörün yeniden canlanması için sanayicilerin kendilerine olan özgüvenlerini sağlamaktan başka çıkar yolları olmadığını, aksi takdirde Çin ve İran tehlikeleriyle karşı karşıya kalacaklarını söyledi. Çin'in yakın bir süre içerisinde Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olacağını, dolayısıyla Türkiye'nin bu ülke üzerindeki yaptırım gücünün kalkacağını, ikinci tehlikenin de İran'ın ekonomi gücündeki artış olduğunu dile getiren Güral, "Bir an önce silkinmemiz, yaşadığımız ekonomik kriz ile birlikte üzerimizde oluşan olumsuz havayı atmamız gerekiyor. Moralimizi ve ataletimizi düzeltmez, reel sektörü yeniden canlandırmazsak iki tehlike, İran ve Çin bizi bekliyor. Kriz kelimesini ne kadar çok kullanırsak, sanayiimize o ölçüde zarar veririz. Artık; kriz, yandık, bittik, öldük gibi kelimeleri kullanmadan, yeniden canlanmanın yollarını aramalıyız" diye konuştu.
Panel sonunda Prof. Dr. Ali Ceylan, Prof. Dr. Kamil Ercan ile Nafi Güral'a plaket verildi.