HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

"Siber kimlik kullanımı travmatik geçmişe işaret ediyor"

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdinç Öztürk: - "Siber kimlik kullanımı yoğun travmatik geçmişe işaret etmektedir. Kişi yüzleşemediği ya da çözüm getiremediği travmatik geçmişini yok farz ederek artık asla olamadığı ama olmayı çok istediği bu yeni bir kişilik yapısıyla iletişim kurmaya başlamıştır. Günümüz toplumunda insanlar küçümsenemeyecek bir oranda adeta kopya hayatlar yaşamaktadırlar" - "Kişiler geçmişiyle barışık olamadığında ya da geçmişindeki problemlerini çözemediğinde kendisini olmadığı başka biri gibi tanıtmakta, sahip olamadığı hayatı yaşıyor gibi göstermektedir"

İSTANBUL (AA) - ARİF YAKICI - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdinç Öztürk, sosyal medya ve internette siber kimlik kullanımının yoğun travmatik geçmişe işaret ettiğini söyledi.

Psikolog Meltem Kurutaş, Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Öztürk danışmanlığında hazırladığı yüksek lisans tezinde, internet aracılığıyla yapılan zorbalık ve siber mağduriyet konularını ele aldı.

Tez çalışması sırasında İstanbul'da farklı üniversitelerden 18- 24 yaş aralığındaki 164 kız ve 151 erkek öğrenciyle görüşen Kurutaş, internet bağımlılığı ve çocukluk çağı travmaları arasındaki ilişkiyi inceledi.

Kurutaş, araştırmaya katılan öğrencilerin anketlere verdiği cevaplar doğrultusunda, internetin kişilere anonim kimlikler kullanabilecekleri, kendilerini yüz yüze olduğundan daha rahat hissedecekleri ve ifade edecekleri bir alan tanıdığı, bu durumun da siber zorbalığa zemin hazırladığı sonucunun çıktığını anlattı.

Araştırmada, internetin bir kişiye veya gruba zarar vermek amacıyla kasıtlı olarak kullanılması şeklinde tanımlanan siber zorbalığın hem mağdurlarda hem de yapanlarda ciddi olumsuz sonuçlar doğurduğu, siber zorbalığı yapmanın ve mağduru olmanın gençlerin hayatlarını olumsuz yönde etkilediği vurgulandı.

Ayrıca, siber zorbalık sonucunda, akademik başarının düşmesi, okula devamsızlık, öfke, korku, çaresizlik, endişe, kaygı, üzüntü, yalnızlık, düşük öz güven, uyku problemleri, sosyal izolasyon, sosyal fobi, depresyon, yeme bozuklukları, içe kapanıklık ve güçsüzlük gibi sonuçların ortaya çıktığı, bazen bu sonuçların ciddi boyutlara ulaştığı, intihar düşünceleri ve intihar girişimleri olarak kendini gösterebildiği ifade edildi.

- Erkek öğrencilerin saldırganlık düzeyi daha yüksek

Kurutaş'ın araştırmasında, erkek üniversite öğrencilerinin kız üniversite öğrencilerine oranla daha fazla siber zorbalık davranışları sergiledikleri, kız öğrencilerin de erkeklere göre daha fazla siber zorbalığa maruz kaldıkları, bunun erkeklerde saldırganlık düzeyinin daha yüksek olması, erkeklerin interneti daha sık ve daha profesyonel şekilde kullanmasından kaynaklandığı kaydedildi.

Araştırmaya katılanların yüzde 55,6'sının internette kendilerini farklı bir kimlikle tanıttığı, yüzde 48,6'sının ise kendisini farklı bir kimlikle tanıtan kişilerle karşılaştığı ortaya çıktı.

Katılımcıların yüzde 4,1'inin internette başka kişilere tehdit mesajları gönderdiği, yüzde 40'ının, internette tehdit edildiği, yüzde 2,5'inin internette başka kişiler veya arkadaşlarıyla alakalı, yüzde 19,4'ünün de kendisiyle alakalı gerçek olmayan söylentiler yaydığı, yüzde 17'sinin internette arkadaşlarının veya başka kişilerin fotoğraflarını izin almadan farklı sitelerde yayımladıkları belirlendi.

Ayrıca, yüzde 21,3'ünün fotoğraflarının izni olmadan başka sitelerde yayımlandığını fark ettiği, yüzde 13,7'sinin internette başkalarına veya arkadaşlarına hakaret eden mesajlar gönderdikleri, yüzde 45,4'ünün de hakaret mesajları aldığı tespit edildi.

Araştırmada, 18-24 yaş grubunda öğrencilerin yaşları arttıkça siber zorbalık davranışlarında düşüş eğilimi görüldüğü, ergenlik döneminde siber zorbalık davranışlarıyla daha sık karşılaşıldığı ortaya çıktı.

Kurutaş'ın araştırmasında, çocukluk çağı travmalarının siber zorbalığa zemin hazırladığının tespit edilmesi, çarpıcı sonuçlar arasında yer aldı.

Bu arada, çocukluk döneminde fiziksel ve duygusal istismara maruz kalanların siber zorbalık davranışları sergilemeye daha eğilimli oldukları, çocukluktaki olumsuz yaşam deneyimlerinin ergenlikteki ve yetişkinlikteki davranışlarını büyük ölçüde etkilediği, çocukluk çağı travmalarının mağduriyet ve anti-sosyal davranışlara zemin hazırladığı belirlendi.

- Siber kimlikler ve siber hayatlar

İÜ Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdinç Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda internet kullanımının artması sonrasında bireylerin özellikle sosyal medya araçlarında eski dönemlere kıyasla daha çok vakit geçirir olduklarını hatırlattı.

Sosyal medya araçlarının yoğun kullanımı sonrasında bireylerin azımsanamayacak kadar büyük bir oranının siber kimlik (cyber identity) kullanmaya başladığına dikkati çeken Öztürk, "Siber kimliğin gündelik hayatın dissosiyasyonu (kişilik bölünmesi) ile klinik dissosiyasyon arasında bir noktada olduğu düşünülebilir. Siber kimlik, klinik psikoloji bağlamında siber dissosiyasyonun başlangıç noktasıdır. Dissosiyatif bozukluk tanısı alan vakalarında yüzde 5 ile yüzde 35 oranlarında uzun süreli siber kimlik kullanımına rastlanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Siber kimliğin normal popülasyonda da yaygın bir şekilde kullanıldığının gözlendiğini aktaran Öztürk, şöyle konuştu:

"Normal insanlardaki siber kimlik kullanımı aslında onların yoğun travmatik geçmişlerine işaret etmektedir. Kişi yüzleşemediği ya da çözüm getiremediği travmatik geçmişini yok farz ederek artık asla olamadığı ama olmayı çok istediği, bu yeni bir kişilik yapısıyla iletişim kurmaya başlamıştır. Bu kendisine kısa dönemde bazı avantajlar getiriyor gibi görünse de aslında kendisinde var olan psikopatolojiyi daha da tetikleyecektir. Günümüz toplumunda insanlar küçümsenemeyecek bir oranda adeta 'kopya' hayatlar yaşamaktadırlar. Kişiler geçmişiyle barışık olamadığında ya da geçmişindeki problemlerini çözemediğinde kendisini olmadığı, başka biri gibi tanıtmakta, sahip olamadığı hayatı yaşıyor gibi göstermektedir."

Kopya hayat yaşanmasının insanları gerçek hayattan ve gerçek kişilerle iletişim kurmaktan alıkoyduğunu ve adeta siber bir hayatın içerisine hapsettiğini anlatan Öztürk, "Sosyal medya araçlarında bireyler yüz yüze iletişime oranla daha hızlı bir iletişim sürecine girip olağan yaşamından daha cesur ve öz güvenli davranırlar. Siber zorbalık ve siber mağduriyet, dijital iletişimin en olumsuz sonuçlarından biridir. Siber mağduriyet yaşayan bireyler de ilerleyen zamanlarda kendilerine siber zorbalık yapan kişilere karşı korunmak amacıyla siber zorbalık yapabilmektedirler." değerlendirmesinde bulundu.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler