HABER

Suudi Arabistan'da 'görülmemiş idam dalgası'

Ülkede bu yıl 150'den fazla mahkumun ölüm cezası infaz edildi. Bu büyük artışın nedeni tam olarak bilinmese de durumu açıklayan bazı teoriler var. BBC'den Caroline Hawley araştırdı.

Suudi Arabistan'da 'görülmemiş idam dalgası'

Caroline Hawley / BBC muhabiri

Bir sanatçı 'dinden döndüğü' için ölüme mahkum edildi. Küçük yaştaki üç genç Şii başları kesilerek idam edilmeyi bekliyor ve Suudi basınındaki haberler 50'den fazla kişinin her an idam edilmeyi beklediğini gösteriyor.

Suudi Arabistan'ın ölüm cezasını böyle kullanması uluslararası tepki yaratıyor. Geçen yıl Ocak'ta liberal internet güncesi yazarı Raif Badawi'nin İslam'a hakaret suçlamasıyla kırbaçlanması ülkenin insan hakları sicilini yeniden dünya gündemine taşımıştı.

Aynı ay cinayetle suçlanan bir kadının sokak ortasında kılıçla başı kesilirken son ana kadar "Ben kimseyi öldürmedim" diye bağırdığını gösteren video ortaya çıkmıştı.

Suudi Arabistan'da bu yıl şu ana dek 150'den fazla kişi idam edildi. İnsan hakları örgütlerinin 20 yıldır kayıtlara geçirdiği en yüksek sayı bu. Onlarcası uyuşturucu da dâhil olmak üzere şiddet içermeyen suçlar nedeniyle idama mahkum edildi.

İnsan hakları kuruluşları birçok yargılamanın adil yapılmadığını söylüyor. Peki, infazlardaki bu artışın arkasındaki neden ne? Suudi hukuk sisteminin şeffaf olmaması bu sorunun yanıtını bulmayı güçleştiriyor.

Üç farklı teori

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Adam Coogle "Birçok spekülasyon var. Ama kimse gerçek yanıtı bilmiyor çünkü Suudiler hiçbir şey söylemedi ve söylemeyecekler" dedi.

2015 Suudi Arabistan'da hareketli bir yıldı. Ocak'ta Kral Salman daha liberal kardeşi Kral Abdullah'ın yerine geçti ve daha aktif bir dış politika izlemeye başladı.

Mart'ta Yemen'deki Huti isyancıları bombalamaya başladılar ve bombardımanda binlerce sivil öldü. Hac'daki izdiham da ülkeyi yeniden pek de istemediği bir şekilde dünya gündemine taşıdı.

Sünni aşırılık kronik bir tehdit olmaya devam ederken IŞİD ve bağlantılı örgütler ülkede Şiilerin yaşadığı güney ve doğu bölgelerinde en az 50 kişi öldürdü. Ancak insan hakları savunucularına göre infaz sayılarındaki artış Ağustos 2014'ten itibaren başladı.

Coogle "İnfaz edilenlerin neredeyse hepsi uyuşturucu suçlarından hüküm giydi. Suç oranlarının artması, daha çok cinayet işlenmesi ve daha çok insanın ülkeye uyuşturucu sokmaya çalışması bir ihtimal" diyor.

Bir diğer teoriyse Suudi Arabistan'ın adalet sistemini son birkaç yıldır yeniden yapılandırması.

Coogle "Mahkeme ve yargıç sayısının artmasıyla sistem birikmiş vakaları ele almaya başlamış olabilir. Bu da bir ihtimal" diye konuşuyor.

'Sert gözükmek'

Üçüncü bir teoriyse bölgede başta Pakistan ve Ürdün olmak üzere genel olarak idam sayısının artmasıyla kurulan bağlantı.

Coogle "Liderler bölgede artan istikrarsızlık karşısında sert gözükmeye çalışıyor olabilir" diye açıklıyor bu teoriyi de. Suudi Arabistan'da infaz edilmeyi bekleyenler arasında El Kaide militanları ve 2011'de başlayan ayaklanmaya karışan Şii muhalifler de var.

Adam Coogle "Ölüm cezaları bazıları barışçıl, bazıları da barışçıl olmayan Şii eylemcilere karşı bir misilleme. Mesaj açık, Suud kraliyet ailesine karşı sokağa çıkarsanız en büyük bedeli ödersiniz" diyor.

İdam cezası verilen genç Şii eylemci Ali el Nimr için dünya liderleri Kral Salman'a infaz emrini imzalamaması çağrısı yapmıştı.

Al el Nimr 17 yaşındayken ülkenin doğusundaki eylemler sırasında polise molotof kokteyli atmak da dahil bir dizi suçla itham edilmişti. Ailesi Ali el Nimr'in ifadesini imzaladıktan sonra salıverileceği söylenerek kandırıldığını savunuyor.

35 yaşındaki Filistinli şair Eşref Fayad da geçen hafta birkaç yıl önce yazdığı bir şiir yüzünden dinden dönme suçlamasıyla idama mahkûm edildi.

Uluslararası Af Örgütü'nün Suudi Arabistan Araştırmacısı Sevag Keçiciyan "İnfazlar tek ciddi insan hakları ihlali değil. Barışçıl muhalefete de sistemli bir baskı var. BM İnsan Hakları Konseyi'ndeyseniz insan haklarını en yüksek düzeyde korumalı ve örnek olmalısınız" diyor.

Suudi Arabistan geçen yıl tartışmalı bir şekilde üç yıllığına konsey üyesi seçilmişti. Sızan diplomatik yazışmalar Suudi ve İngiliz diplomatların birbirlerinin seçimine destek olmak için anlaştığını gösteriyordu.

Suudi makamlarıysa insan hakları siciline yöneltilen eleştirileri Şeriat prensiplerine göre şekillenen hukuk sistemlerine saygı gösterilmesi gerektiğini söylüyor.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler