MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Bekamıza yönelik tehdit ve tehlikeleri hiçbir gerekçeyle görmezden gelemeyiz. Bu hassasiyet ve sorumluluk her şeyden ve herkesten önce Meclisimizin mensuplarında olmalıdır. Tıpkı 23 Nisan 1920 Meclisi gibi." dedi.
TBMM Genel Kurulu, Meclisin açılışının 99. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı.
MHP Grubu adına söz alan Erkan Akçay, Meclisin, İstiklal Savaşı'nı yöneten Gazi Meclis olduğunu hatırlattı.
TBMM'nin, milletin bağımsızlığına ve geleceğine yönelik saldırılar karşısında neleri göze alıp başarabileceğinin mümtaz bir numunesi olduğunu belirten Akçay, "Aziz milletimiz, bu Meclisle ümitleri boğan felaketlerden gözleri kamaştıran zaferler çıkarmıştır." diye konuştu.
Gazi Meclisin, yoklukları aştığını, zorlukları yendiğini, işgal ve esareti yok ettiğini ve zaferini 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ile taçlandırdığını anımsatan Akçay, "23 Nisan, Türk milletinin bağımsız, medeni, birlik içinde yaşama iradesidir. Etnik köken, dil, din, mezhep, yöre ayrımı yapmaksızın tam bağımsızlık ve milli devlet ülküsünde birleştiğimiz gündür. Teslimiyet belgelerini yırtıp atan cesaretin; manda ve himaye çağrılarını reddeden haysiyetin sesidir." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal hafızasının TBMM olduğunu; ülkenin kalkınma ve gelişme hamlelerinin bu çatı altında biçimlendiğini; demokrasinin bu sıralarda gelişip memlekete yayıldığını anlatan Akçay, "Son 60 yıl içinde bazı darbe ve vesayet girişimlerine maruz kalan bu yüce çatı, 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ’cü hainler tarafından bombalandı. Alçak darbe girişimi, milli iradeyi boğma, vatanı parçalama, ülkeyi emperyalistlere teslim etme girişimiydi. Bizler o gece bu çatı altında toplanarak millet iradesine, meclisimize sahip çıktık." dedi.
-"Tıpkı 23 Nisan 1920 Meclisi gibi..."
Akçay, şunları kaydetti:
"100. yaşına girerken TBMM, kuruluş felsefesine bağlı olarak yeni bir vizyona sahiptir. Bugün itibarıyla Türkiye, içinden geçtiğimiz tüm sıkıntılı dönemlere rağmen çok partili demokratik siyasi hayatı önemli ölçüde kökleştirmiş ve kurumlaştırmıştır. Milli irade hakim kılınmıştır.
Türkiye 16 Nisan 2017 Anayasa referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni kabul etmiş ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle bu yönetim sistemi yürürlüğe girmiştir. 31 Mart seçimleri de bu doğrultuda neticelenmiş, sistem kararlı bir şekilde büyük Türk milleti tarafından teyit ve tescil edilmiş, mühür vurulmuştur. Şimdi bu sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşip işlemesi dönemindeyiz. Buna katkı vermek hepimizin görevidir. Bu sistem daha uzlaşmacı ve iş birliklerine imkan veren, bütünleştirici bir sistemdir. İktidar daha büyük ve kapsamlı şekilde millet onayına bağlanmıştır. Yeni dönemde söz daha büyük çoğunlukla yine milletindir. Milletin sözünü koruyup kollama, bu sözün gereğini yerine getirenleri denetleme ve dengeleme görevi Meclisimizindir. Siyaset, demokratik bir yarış ve rekabettir aynı zamanda. Bu yarış ve rekabet uzlaşmazlığa, düşmanlığa ve kör dövüşüne dönüşmemelidir.
Dünyada ve bölgede yaşanan sancıların, belirsizliklerin ve endişe verici hadiselerin ortaya çıkardığı tehdit ve tehlikelere karşı birlik ve beraberliğimizi tahkim edip güçlü olmak, uyanık olmak mecburiyetimiz vardır. Bekamıza yönelik tehdit ve tehlikeleri hiçbir gerekçeyle görmezden gelemeyiz. Bu hassasiyet ve sorumluluk her şeyden ve herkesten önce meclisimizin mensuplarında olmalıdır. Tıpkı 23 Nisan 1920 meclisi gibi. Milli iradeye sadakat, milli egemenliğe bağlılığın ve meşruiyetin şartıdır. TBMM’nin bu hakikat üzerine inşa edildiği asla unutulmamalıdır."