İSTANBUL (İHA) - Sakarya'da tefecilik yapan suç örgütü hakkında yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame tamamlandı. 16'sı tutuklu biri firari 45 sanık hakkında 5 yıldan 43 yıla kadar çeşitli hapis cezaları istendi.
İddianamede, şüphelilerden çete lideri oldukları iddia edilen Sadık, Süleyman ve Serdar Taşkın ile Bahri Ocak'ın da aralarında bulunduğu 11 kişinin "Suç işlemek amacıyla çete kurmak", "Tefecilik yaparak haksız kazanç elde etmek" ve "Tehdit kullanarak senet imzalatmak suretiyle kazanç elde etmek" suçlarından 17 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
İddianamede yer alan diğer sanıkların ise benzer suçlardan 5 yıldan 38 yıla kadar hapsi istendi. İddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet savcısı Nazmi Okumuş, hazırladığı 10 sayfalık iddianamede 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 yılında meydana gelen depremlerden sonra insanların çalışmayı terk ettikleri ve kolay yoldan para kazanma yollarına yöneldikleri belirtildi. İddianamede Türkiye'nin en verimli arazilerine sahip olan Sakarya'da depremlerden sonra üretim ve çalışmanın gitgide azaldığı insanların çalışmayı terk ederek 'Deprem yardımı' adı altında yapılan uzun süreli nakdi yardımlar nedeniyle çalışmadan ve üretmeden hızla tüketen bir toplum oluştuğunu ifade etti.
Bürokrasinin, mali ve idari denetimlerin yetersiz kalmasından faydalanan kişilerin kağıt üzerinde yer alan ve halk arasında paravan şirket denilen şirketler kurduğunun belirtildiği iddianamede, bu şirketlerin mantar gibi çoğaldığı ve bu şirketlerin denetlenmediği yıllarca gelir beyanında bulundukları öne sürüldü. Bu paravan şirketlerin devlete ve mahalli idarelere hiçbir katkısı olmayıp çeşitli muhasebe oyunları ile şişirildiği yada zararda gösterilerek çıkan af ve yardım yasalarından yaralandıkları' da iddia edildi. Yasadışı yollara oluşturulan bu şirketlerin matbaacılarla anlaşarak irsaliye ve buna bağlı faturalar bastırdıkları kaydedildi. Şüphelilerin bastırdıkları faturaları mali yılın bitimine yakın kamu ve özel sektör piyasasına ve şahıslara vererek vergi iadesi veya daha az vergi vermek gibi yolları seçtikleri ve kentin bu hale getirildiği ifade edildi. Sosyologlara, yetkililere, eğitimcilere ve mahalli idarecilere büyük görevler düştüğü ifade edildi.