HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Toplumumuzda şiddet neden yaygınlaşıyor

Psikolog Yeşim Akbulut çeşitli şekillerde maruz kalınan şiddeti Mynet okurları için yazdı.

Toplumumuzda şiddet neden yaygınlaşıyor

Çoğumuz ne annelerimizden yediğimiz sopaları, ne de okuldaki dayakları şiddetten sayarız. Babamızın attığı Osmanlı tokadı, ustamızın ensemize inen şaplağı, otobüste, kantin sırasında ellenmeler, hatta bir protesto eyleminde yediğimiz polis copu bile şiddet diye adlandırılmaz çoğu zaman (özellikle 80 öncesi kuşaklar için). Bu, o eylemlerin şiddet olmamasından değil, toplum olarak şiddeti kanıksamamızdan, içselleştirmiş olmamızdan kaynaklanır.

"Allah belanı versin işşallah!" diye bağıran annelere, çocuğuna şiddet uyguladığını söyleseniz, size de aynı bedduayı edebilirler pekâlâ! Eleştiri dozu epeyce yüksek bir eğitim sürecinden geçeriz. "Aptal, salak, geri zekâlı..." gibi hocalarımızın dillerine pelesenk ettikleri hakaretler, canımızı yakmaz belki; ama içimizi acıtır, onurumuzu kırar. Dayağın cennetten çıkma olduğu, kızını dövmeyenin dizini döveceği vb. gibi toplumsal öğretilerimiz, şiddeti içselleştirerek, sıradan bir şeymiş gibi yaşamamıza katkıda bulunur. Oysa yaşadığımız her tür şiddet, ruh sağlığımızda çok ciddi yaralar açar. Kısacası evde atılan şiddet tohumları, okullarda da bolca sulanır!

Bastırılsa da kışkırtılsa da, şiddete en çok maruz kalan olgu cinselliğimizdir. Daha tuvalet eğitimi döneminde (2-4 yaş), bilinçsizce cinsel organımızı ellememiz, çoğunlukla sert bir şekilde engellenir. "Çek elini kukundan, kurt çıkar yoksa!" ya da "Oynama pipin düşer!" söylemi, toplumumuzda hiç de küçümsenmeyecek ölçüde yaygındır. Erkek çocukları çok utandıran "göster amcana, büyümüş mü!" vs gibi, kız çocuklar da ergenlik dönemlerinin başlarında, teyzelerin göğüslerini sıkıştırmalarıyla utanca sürüklenirler. Dolayısıyla kendi cinselliğimizle ilişkimiz, daha ilk baştan korku ve utançla kurulmuş olur. Şiddet de zaten, korku ve utanç duyguları yaratan bir şey değil midir?! Kızlar ilerleyen yıllarda, adet gördüklerinde bir de tokat yiyeceklerdir suratlarına. Gelenekselmiş, korkudan şoka girmesin diye atılırmış falan gibi saçma izahları olan bu eylemin, bir insanda, onulması çok güç yaralar açması, hiç de şaşılacak bir şey olmasa gerek!

Cinsellikle ilgili bir başka şiddet de "ensest"tir. Toplumumuzda yok sayılmaya çalışılan, adli bir vaka olmadıkça -hatta olsa bile- görmezden gelinen bir olgudur ensest. Ensesti, genellikle babanın veya aileden bir başka erişkin akrabanın, kız ya da erkek çocuklara yönelik cinsel istismarı olarak tanımlayabiliriz. Buna maruz kalan çocuklar, korku, utanç ve başka pek çok psikolojik nedenden ötürü, yaşadıklarını kimselerle paylaşamazlar. Hatta böyle bir şey, başka kimsenin başına değil de, sadece kendi başlarına geldiğini sandıklarından, kendilerini suçlarlar. Üstelik kendilerine bunu yapan kişi büyüktür, onu seviyordur, hele de babaysa, asla yanlış bir şey yapıyor olamaz vs! Bir suç ve sapkınlık olan Ensesti görmezden gelmek ve yok saymak, suça ve şiddete iştirakten başka bir şey değildir. Bunun haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Bunu önlemenin yolu da çocuklarımızı cinsellikten korkutmak değil, onları doğru bir şekilde eğitmektir. Onlara, hiçbir şekilde,hiç kimsenin, kendilerine istemedikleri bir şey yapmasına ve yaptırtmasına izin vermemeleri gerektiği söylenmeli ve böyle bir şey olursa daima yanlarında olacağımız belirtilmelidir.

Kocaların hem dövüp hem sevdiği, anaların ve öğretmenlerin vurdukları yerde güllerin bittiği, babaların, ustaların, ağaların elinin tutulmadığı, ölmeye, ölmeye, ölmeye gidilen(!) maçların yapıldığı, peşinden gidiliyorsa, mutlak kuyruk sallamıştır diye bakılan kadınların yaşadığı, "karı gibi!" ağlayan oğlan çocuklarına 'sen de onu dövseydin' diye öğütlerin verildiği... bir toplumuz. Bunca küfür kâfir, dayak kötek içinde, akıl ve ruh sağlığımızı korumaya çalışıyoruz.

Şiddetin bulaşıcı olduğunu unutmadan, kendimize sıçratmamanın yollarını arayıp bulmalıyız. Bu da ancak, kendimizden başlayarak mümkün. İrademizi aklımızın hizmetine sokmalı ve bu konuda karalı davranmalıyız. "Hayır!" demeyi öğrenerek işe başlayabiliriz örneğin; ödenecek bedel ne olursa olsun, şiddete maruz kalmak ve/veya şiddet uyguluyor olmaktan daha kötü değildir.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler