Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye'deki uranyum rezervinin 9.5 bin ton olduğunu ve bunun büyük ölçekli bir nükleer enerji projesini destekleyecek düzeyde olmadığını vurguladı.
TEAK Başkanı Okay Çakıroğlu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) aylık yayın organı olan "İşveren Dergisi"ne, nükleer enerji konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Nükleer enerjinin kaynak çeşitliliği yaratarak enerji üretiminde dışa bağımlılığın azaltılacağını söyleyen Çakıroğlu, bunun enerji üretimden kaynaklanan çevre zararlarının azaltılmasında önemli rol oynayacağını dile getirdi. Nükleer güç santrallerinin iyi planlanmış kapsamlı programlar dahilinde kurulmaları gerektiğini kaydeden Çakıroğlu, bunun sağlanabilmesi için teknolojinin yerelleştirilmesi ve kapsamlı teknoloji transferi yapılması gerektiğine işaret etti. Çakıroğlu, nükleer enerji santrallerinden üretilen elektrik maliyetinin üçte birini yatırım maliyetinin oluşturduğunu kaydederek, santral birleşenlerinin yerli enerji üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması açısından önemli olduğunu vurguladı.
"TÜRKİYE'DEKİ URANYUM YETERSİZ" Enerji arz güvenliği açısından nükleer yakıt temininin önemine işaret eden Çakıroğlu, Türkiye'deki uranyum rezervinin 9.5 bin ton civarında olduğunu söyledi. Çakıroğlu, söz konusu miktarın büyük ölçekli bir nükleer enerji projesini destekleyecek düzeyde olmadığını fakat Türkiye'deki uranyum arama çalışmalarının hızla devam ettiğini kaydetti. Dünyada pek çok ülkenin uranyum ürettiğini vurgulayan Çakıroğlu, nükleer santrallerin kullandığı yakıtın ucuz olduğunu ve hacim bakımından da az yer tuttuğunu ifade etti. Çakıroğlu, nükleer enerji yakıtının bu özelliğiyle kolayca depolanabildiğini söyledi.
"HER ENERJİ ÜRETİMİ RİSKLİDİR" Çakıroğlu, her enerji üretim tesisinin insan ve çevre için risk taşıdığını ifade etti. Önemli olanın enerji üretiminde riski en alt düzeye indirmek ve kontrol altına almak olduğunu söyleyen Çakıroğlu, önem verilmesi gerekenin çevreye salınan emisyonlar olduğunu belirtti. Çakıroğlu, fosil yakıtların da yerel, bölgesel ve küresel etkilerinin çevreye kalıcı zararlar verebileceğini kaydetti. Yenilebilir enerji kaynaklarının da çevreye olumsuz etkileri olduğunu anlatan Çakıroğlu, nükleer enerji üretiminde nükleer güvenlik ve radyasyondan koruma gereklerine uygun hareket edildiği zaman küresel anlamda zararlı etki yaratmayacağını savundu. Nükleer enerjinin çevreye ve insana olan etkilerinin sınırlı olduğunu söyleyen Çakıroğlu, nükleer santrallerin güvenliği konusunda endişe duyulmaması gerektiğini, güvenlik önlemlerinin "Derinliğine Savunma Stratejisi" çerçevesinde alındığını ifade etti. Çakıroğlu, nükleer santrallerde alınan güvenlik önlemlerinde, meydana gelme olasılığı düşük kazaların dahi göz önüne alındığını kaydetti. Çakıroğlu, nükleer santral güvenlik sistemlerinin deprem, sel, fırtına, uçak çarpması gibi olaylara karşısında tesisi güvende tutacağını bildirdi.
ANKA