MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Meslek Bilimleri Bölümü Farmakoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahar Tunçtan, doğru olmayan ilaç kullanımının gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde görülen bir sorun olduğunu söyledi.
Doğru veya yanlış ilaç kullanımı konusunda Türkiye'deki hekim ve hastaların tutumunu değerlendiren Tunçtan, doğru ilaç kullanımının Dünya Sağlık Örgütü tarafından "İlaçların, hastaların klinik gereksinimlerine uygun bir şekilde, uygun dozda, yeterli bir zaman süresinde, hem kendileri hem de toplum için düşük maliyet ile kullanılması" olarak tanımlandığını söyledi. Doğru olmayan ilaç kullanımının ise, ilacın fazla, az veya uygunsuz şekilde kullanılması olarak tanımlandığını belirten Tunçtan, doğru olmayan ilaç kullanımına örnek olarak gereksiz yere ilaç yazılması, uygunsuz antibiyotik ve vitamin kullanılması, reçetesiz satılan ilaçlar ile uygunsuz tedavi ve yeni çıkan ilaçları kullanmak konusunda aceleci davranılmasını gösterdi. Tunçtan, yanlış ilaç kullanımının nedenlerini; düzenleyici sistemlerin ve sağlık politikalarının yetersiz kalması, ilaçla tedavinin gerekmediği durumlarda ilaç kullanılması, yanlış teşhis, dozaj uygulama yolu ve tedavi süresi, reçetede yazılan dışında yanlışlıkla başka bir ilaç yazılması ile hekimler ve ilacı kullananların objektif olarak bilgilendirilmemesi olarak sıraladı. Doğru ilaç kullanılmasının birey, toplum ve ulusal ilaç politikası bakımından ekonomik ve sağlıkla ilgili önemli sorunlar ortaya çıkarabileceğini kaydeden Doç. Dr. Bahar Tunçtan, ilaçla tedaviye karar verilmeden önce, ilaç dışındaki tedavi seçeneklerinin gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Hastanın ilaç tedavisi ile birlikte diyet ve egzersiz gibi gerekli yaşam tarzı değişiklikleri konusunda uyarılması gerektiğini ifade eden Tunçtan, "Hekim, uygun ilacı seçerken etkinlik, uygunluk, güvenlik ve maliyeti göz önünde bulundurmalıdır. Tedavi izlenirken hasta iyileşmişse, tedavi sonlandırılmalı ancak iyileşmemişse herhangi bir ciddi istenmeyen etki olup olmadığı sorgulanmalı, istenmeyen etki yoksa tedaviye devam edilmeli, varsa doz azaltılmalı veya ilaç değiştirilmelidir" dedi.
"YANLIŞ İLAÇ KULLANIMININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ İÇİN GENİŞ KAPSAMLI ARAŞTIRMALAR YAPILMALI"
Doğru ilaç tedavisinin, hasta ve yakınları ile hekim arasında iyi bir iletişim kurulması halinde başarılı olduğunu ifade eden Tunçtan, hastaya, hastalık ve gidişatı ile ilgili bilgi verilmesi, ilaç tedavisinin etkileri ve istenmeyen etkilerinin anlatılması, yaşlı hastaların unutkanlık göstermesi ihtimali, çocukların ise ilaç sevmemesi gibi unsurların göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Tunçtan, hekimlerin düzenlediği ilaç tedavisinin başarısında ve reçetesiz satılan ilaçların hastalar tarafından doğru kullanımının yönlendirilmesinde eczacının rolünün de oldukça önemli olduğunu belirtti. Vatandaşların eczaneler ve ecza depoları dışında, baharatçı, bakkal, market, büfe ve pazar yerlerinde, ilaç vermeye yetkisi olmayan kişiler tarafından satılan ağrı kesiciler, ateş düşürücüler, cinsel uyarıcılar, vitaminler, zayıflama çayları, bitkisel çaylar ve saç dökülmesine karşı kullanılan ürünleri almamaları konusunda uyarılması gerektiğini belirten Tunçtan, bu ürünlerin kaynağı, içerdiği maddeler, üretici ve saklama koşullarının bilinmediğini, tarım ilaçları, böcek öldürücüler gibi çeşitli ilaçlarla birlikte bulundurulduklarını ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmadıkları için sağlığa zararlı olabileceklerini savundu.
Tunçtan, Türkiye'de serbest çalışan eczacıların eczanelerinde sürekli bulunmaması, reçetede bulunan ilaç kullanım talimatlarının hasta ya da yakınına anlatılması ve ilaç önerilerinde bulunulmasının resmi bir eczacılık eğitimi almamış eczacı kalfaları tarafından yapılmasının, doğru olmayan ilaç kullanımına katkı sağladığını vurguladı. Türkiye'de doğru olmayan ilaç kullanımının önüne geçilmesi için iyi tasarlanmış, geniş kapsamlı araştırmalar yapılması gerektiğini kaydeden Tunçtan, hekim, eczacı ve diğer sağlık personelinin, hasta, Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği ve Türk Eczacıları Birliği gibi meslek örgütlerinin, Tıp ve Eczacılık Fakülteleri'nin katkılarının nitelik ve nicelik bakımından belirlenmesi gerektiğine işaret etti.