BİZE ULAŞIN
İnsanlarda vücut ağırlığı; alınan toplam enerji ile harcanan enerjiyi, yeme isteğinin kontrolu aracılığı ile dengeleyen bir fizyolojik sistemle düzenlenir. Obesitede aşırı beslenmeyi engelleyen hormon (leptin) düzeyi yüksek olmasına karşın, bu hormona duyarlığın kaybı sonucu, bu hormonun vücut ağırlığını azaltıcı etkisine direnç gelişir.
Yüksek yağlı diyete maruziyet; aşırı beslenmeyi engelleyen hormona yanıt veren sinir iletiminin etkisini ortadan kaldırarak, bu hormona direnç oluşmasına sebep olmaktadır. Obes hastaların %90'ınından fazlasında, aşırı beslenmeyi engelleyen hormon düzeyinde yükselme, bu hormona dirençle beraberdir. Dolayısı ile obesitede temel sorunlardan birisi de enerji dengesini algılayıcı sistemlerin aktivitesindeki düzensizliktir.
Sağlıklı insanlarda yağ dokusundan salgılanan bir madde olan adiponektin düzeyi normalde açlık-beslenme döngüsü dışında, geceleri gündüze oranla %30 azalır, ancak obes insanlarda bu gece-gündüz adiponektin farkı kaybolur.
Obesite ile birlikte kan adiponektin düzeyinde azalmaya ilave olarak adiponektine duyarlık ta azalır. Bunun sonucu vücut hücreleri tarafından glukoz ve yağ kullanımı azalır ve insüline direnç gelişir. Vücut ağırlığının azalması halinde adiponektin döngüsü tekrar normale döner.
Gebelik esnasında annenin beslenmesinde normale oranla %20 enerji kısıtlaması yapılması, erkek yavruların muhtelif genlerinde erişkin dönemde obesiteye eğilim yaratacak değişiklikler meydana getirir.
Üzümde yüksek konsantrasyonda ve şarapta önemli miktarda bulunan resveratrol, obesite ve yaşlanma ile ilişkili kalp ve sinir sistemi sorunlarının önlenmesi ve tedavisinde önerilmektedir. Bu madde, yüksek kalorili diyetin etkilediği 153 metabolik yolağın 144'ünde bu diyetin etkilerini engelliyerek diyete bağlı obesitede koruyucu etki gösterir.
Prof. Dr. Atilla ENGİN
Özel Sentez Polikliniği
