İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerindeki görüşmeler TBMM Adalet Komisyonu'nda devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, teklifle hukuk kurallarının alt üst edildiğini savundu.
Hükümetin 17 Aralık operasyonundan sonra Cumhuriyet savcıları ve emniyet mensuplarını görevden aldığını anımsatan Bal, "İdari tedbirlerle yolsuzluk operasyonlarının önlenemediği ortaya çıktı, kanuni tedbire ihtiyaç duyuldu" diye konuştu.
Teklifle, ağır ceza mahkemelerinin malvarlığına tedbir kararı koyabilmesi için MASAK, BDDK ve SPK'dan malvarlığının suçtan elde edildiğine dair rapor alması şartı getirildiğini anlatan Bal, "Hukukçulardan saç baş yolan yok. Bu teklif kanunla delil karartma, kanunla yolsuzluğu aklama demektir" dedi.
-"Başkalarının işine yarar"
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay da adalet kavramının zedelenmemesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye'de adalete güvenin çok düşük olduğunu belirten Günay, "İşimize gelmediğinde adliyeyi yerin dibine batırmak, başkalarının işine yarar" ifadesini kullandı.
Yolsuzluk iddialarını kapatmak yerine sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Günay, "Türkiye'nin 2002'de başladığı yürüyüşün devam etmesini çok isterim. Buradan akılla çıkılır, panikle çıkılmaz, öfkeyle çıkılmaz. Kolumuzu değil, sakalımızı keselim. Yargıya bunu yaparsanız kolunuzu kesmiş olursunuz" diye konuştu.
Günay, bütün dinlerde en önde gelen kavramın adalet olduğunu kaydederek, "İbadetle ilgili kusurunuz affedilebilir, adaletle ilgili kusurunuz affedilmez. Bu çatı altında yaptığımız iş, parti çıkarına uygun ya da aykırı olabilir. Adalete aykırıysa hiçbir cihanda açıklanmaz" dedi.
Çıkan yasaların adil olduğuna toplumun inanması gerektiğini anlatan Günay, şöyle devam etti:
"Ergenekon örgütünün varlığına inanıyorum. Sezgilerim, vicdanım öyle diyor. 18 Nisan 2009'da Ergenekon soruşturmasını, 'toplumun vicdanını yaralıyor' diye eleştirdim. Adalet Bakanı ertesi gün, 'Adalet tıkır tıkır işliyor' diye cevap verdi. Adaletin tıkır tıkır işlemediğinin ne zaman farkına vardınız? 17 Aralık sabah 6'da. Yasanın zamanlamasının, genel amacının adalet duygusunu fevkalade zedelediğine inanıyorum. Türkiye'de hukuk sistemi işlemez hale gelecek. Bir mahkeme, ağırlaştırılmış müebbete oyçokluğuyla karar verebiliyor mu? Evet. Tedbir kararını niye oybirliğiyle veriyor? Bunu yazan adam hukuk fakültesinin birinci sınıfından ikinci sınıfına geçemez. Bunu yazan adam hukukçu olamaz."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası bir kanala verdiği mülakatta rüşvetin tanımını yaptığını ve "o paralar devletin kesesinden alınmadı" dediğini ifade eden Günay, "Başbakanın söylemi, suçun tevil yollu ikrarıdır. Danışmanlar, ülkenin başbakanına yazık ediyorlar. Çok dostlukla söylemeye çalışıyorum" diye konuştu.
"Ben bu siyasi hareketin bu tartışmalarla yüz yüze gelmesini istemezdim" diyen Günay, yolsuzluk iddialarını yargıdan kurtaracak önlemler almak yerine failleri yargı önüne çıkarmanın doğru olacağını söyledi. Günay, "20 milyon oy almış bir parti, 3 kişinin açgözlülüğü yüzünden böyle bir muameleye muhatap olmamalı. Siz de büyük ihtimalle içinizden, benim gibi, 'Allah kahretsin' diyorsunuzdur" dedi.
-"Çok ciddi adil yargılanma ihlalleri var"
Komisyon toplantısına davetli olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer, sorunların uygulamadan kaynaklandığını söyledi.
Uygulamaların doğru yapılması halinde yasa değişikliğine gerek olmadan ne tutuklama ne de malvarlığına tedbir koymada sorun yaşanacağını ifade eden Sözüer, telefon dinlemelerin ise dünyada örneği az görülecek şekilde kötüye kullanıldığını belirtti. Sözüer, "Kolluk bir grubu 'suç örgütü' diye tanımladığında, örgütlü suçlar için istisnai olarak öngörülen düzenlemeler otomatik olarak uygulanmaya başlandı. Sayısı bilinmeyecek şekilde süresiz dinlemeler yapıldı" diye konuştu.
Sözüer, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının yerinde olacağını ve çok ciddi adil yargılanma ihlalleri olduğunu vurgulayarak, "Bir soruşturmada gizlilik ihlal edilmiş ve dava açılmadan kişiler damgalanmışsa, bir komisyon kurularak yeniden yargılamaya karar verilmesi önerilebilir" değerlendirmesinde bulundu.
CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Sözüer'in konuşması üzerine söz alarak, "Söylediklerinizin hepsini yaşadım" dedi.
Yasaların insanların hak ve özgürlüklerini koruyacak nitelikte olduğunu, ancak uygulamada insanlık dışı şeyler yaşadıklarını anlatan Haberal, şunları söyledi:
"Silivri'de yargılama yapılmadı, işkence yapıldı. Silivri'de demir kapıların arkası işkence yeridir. Demir kapıların arkasında bulunanların kaçında somut olguya dayalı tutuklama kararı verilmiştir? İki şeyden dönüş yok. Biri insan hayatı, biri zaman. Zaman geçti, döndüremezsin. 13 Nisan 2009'dan beri soruyorum, suçum ne? TBMM'den çıkacak kararlar insanların geleceğini garanti altına almalı. Adalet Allah'ın emridir."