ANKARA (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gerek kamu kaynaklarının kullanımında gerek yardım kaynaklarının kullanımında suistimale gitmenin, yolsuzluğa kapı açmanın, ''çok büyük bir cinayet'' olduğunu söyledi.
Erdoğan, Bilkent Otel'de yapılan Türk Kızılayı Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Erdoğan yaptığı konuşmada, yolsuzluk konusuna değindi.
İnsanların adeta yüreklerinden kopup verdikleri yardımların, amacı dışında, hedefi dışında, gayesi dışında kullanılmasının hukuken, ahlaken, vicdanen kabul edilemez ve izah edilemez olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Gerek kamu kaynaklarının kullanımında gerek yardım kaynaklarının kullanımında suistimale gitmek, yolsuzluğa kapı açmak çok büyük bir cinayettir'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''En önemlisi de insanların güvenini sarsmak, iyi niyetlerini suistimal etmektir ki bunun telafisi uzun zamanlar alabilir. Kimi zaman görülen olumsuz örneklerin nasıl sarsıcı bir etki yaptığını, gönüllülüğün, fedakarlığın zedelenmesine sebep olduğunu görüyoruz.
İstanbul Fatih'teki Erba adlı kızımız, onun gibi binlercesi, milyonlarcası gönlünden ne kopuyorsa ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için aracılara veriyor. Kendisi, bir parça ekmeğini, bir lokmasını, insanlar kimi zaman muhtaçlarla paylaşmak için veriyor. O bir emanettir, namus kadar, şeref kadar kutsal ve mübarek bir emanettir. O emanete el uzatanın, onu gayesi dışında kullananın, Anadolu deyimiyle yatacak yeri yoktur.
Göreve geldiklerinden bu yana yolsuzlukla ciddi mücadelemiz var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanan ellerin karşısında her zaman durduk, duruyoruz. Çözmüş değiliz, bu mücadele öyle kolay mücadele değil. Yılların tahribatı var. Şunun altını çizerek ifade etmek istiyorum, kim olursa olsun, hangi kuruluş, hangi sivil toplum örgütü olursa olsun, yolsuzluk yapana hele hele insanların gönlünden kopararak, emanet olarak teslim ettiği yardımlara el uzatanlara asla ve asla müsamaha göstermedik, bundan sonra da göstermeyiz.
Hukukun işletilmesi konusunda, bu hususta en küçük bir tereddütümüz olamaz. Şurası son derece önemli, en az yolsuzluk kadar, en az yolsuzluk yapanlar kadar, haksız yere ithamlarda bulunanlar, kişi ve kurumları haksız yere itham edenler, karalayanlar da büyük bir sorumsuzluk içinde olurlar, büyük bir yanlış yapmış olurlar. Yolsuzluk noktasındaki iddialar, hukuk çizgisinden çıkarak, amacını aşarak bir karalama ve töhmet kampanyasına dönüştürülürse vatandaşımız da haklı olarak yardımlarını keser, sonuçta mağdur ve muhtaç olan insanların mağduriyeti artarak devam eder. Güven sarsıcı olaylara sebep olanlar da güveni zedeleyecek propagandalara alet olanlar da büyük bir vebal altına girerler.
Kızılayın da bu tür olay ve propagandalardan etkilendiğini biliyoruz. Samimiyetle ve hassasiyetle çalışan bir çok sivil toplum örgütünün de bundan etkilendiğini biliyoruz. Onun için Kızılay Genel Başkanımdan rica ediyorum, biliyorum ki Kızılay her zaman bu noktada en yüksek hassasiyeti göstererek hareket etmiştir. Ve bugün bu güce böyle ulaşmıştır. Bu hassasiyeti kurumsallaştırarak, somut mekanizmalara dönüştürerek, aynen devam edecektir.''
-KAN BAĞIŞI-
Başbakan Erdoğan, İstanbul'da bir vatandaşın ''babasının kana ihtiyaç duyduğunu, yetkililerin ellerinde kan olmasına rağmen kendisine 'yok' dediğini'' anlatarak şikayette bulunduğunu anlattı.
Vatandaşın ''bağırıp çağırmakta haklı olduğunu'' dile getiren Erdoğan, ''yani her kanı olmayan için oraya Başbakan mı bulacağız?'' diye konuştu.
Önceden, bu noktada bir açık bulunduğunu ancak şu anda Kızılayın bu açıkları kapadığını belirten Erdoğan, eskiden radyolardan durmadan kan anonsları yapıldığını hatırlatarak, bu dönemlerin geride kaldığını kaydetti.
Kızılayın, yönü sadece yurt dışına dönük bir kuruluş olmadığını, yurt içinde de pek çok merkezden hizmet sunduğunu belirten Erdoğan, Elazığ'da meydana gelen depremi örnek vererek, Kızılay ekiplerinin vaktinde hizmeti ulaştırdığını anlattı.