HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

DHA YURT BÜLTENİ4 

Zeytin Dalı Harekatı 4'üncü günde; Türk tankları, 'zırh delici' toplarla vuruyor

TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin Afrin kentinin kontrolüne elinde tutan terör örgütleri PYD-YPG/PKK ve DEAŞ hedeflerine yönelik başlattığı 'Zeytin Dalı Harekatı' 4'üncü gününde devam ediyor. Kilis ve Hatay'a roketlerin düştüğü operasyonda 1 asker ile 1 enerji şirketi çalışanı şehit düştü. ÖSO birlikleriyle Afrin'e ilerleyen TSK ise terör yuvalarını 'zırh delici' toplarla vuruyor.

Zeytin Dalı Harekatı'nın ana omurgasını oluşturan Hatay ve Kilis'in sınır bölgeleri, operasyonun ilk günlerine oranla sakin bir gece geçirdi. Afrin'e kara harekatını başlatan askerlerin geçiş yaptığı Hatay ve Kilis sınırında gece boyunca iç bölgelerden gelen top atışları sesi duyuldu. Afrin bölgesinden teröristlerin attığı 5 roket Kilis bölgesine düşerken ölen yada yaralanan olmadı. Afrin operasyonunda ilk şehit verildi. Sert çakışmaların yaşadığı Suriye'nin Burseya Dağında teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Ankaralı piyade astsubay üstçavuş Musa Özalkan'ın cenazesi toprağa verilmek üzere memleketine gönderildi. Hatay'ın Kırıkhan ilçesinin Karatepe bölgesindeki ÖSO kampındaki seyyar jeneratöre roket isabet etmesi sonucu Enerjisa'ya bağlı Toroslar Edaş çalışanı 30 yaşındaki Şahin Elitaş şehit oldu. 2 çocuk babası Elitaş'ın cenazesi Kırıkhan'da toprağa verilecek. Operasyonun ikinci günü 11 roket düşen Reyhanlı ise sakin bir gün geçirdi.

'ZIRH DELİCİ' TOPLARLA VURUYOR

Hassa sınırın sıfır noktasına konuşlanan Türk tankları, terör örgütlerini 'zırh delici' toplarla vuruyor. Sınırdan dönen çok sayıda tank, cephane, yakıt ve askeri malzeme ikmali için geri döndü. Sabah saatlerinde sınır karakoluna yakın bir yerde konuşlanan 'M60T' tankların yanında ise kullanılmış çok sayıda 'zırh delici' top mermileri görüldü. Ayrıca bölgede kollarında sarı bant olan Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı birliklerde bulunuyor. Kilis ve Hatay'dan Afrin'in iç bölgelerine de sevkiyat sürüyor.

Öte yandan Hatay sınırında güvenlik önlemini arttıran jandarma da gazetecileri sınırdan birliklerin görüntülerini almasını engellemeye başladı.

Görüntü Dökümü

------------------------

- Tankların yanındaki zırh delici topların görüntüsü

- Tankların görüntüsü

- DHA Muhabiri Çağlar ÖZTÜRK'ün anonsları

Haber-Kamera:Çağlar ÖZTÜRK-Erhan TEKTEN-Emrah GÜL/HATAY(HASSA),(DHA)

============================================

Afrin'de YPG'li teröristlerin ateş altına alınma anları

Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Afrin'deki PKK/KCK/PYD-YPG'li teröristlerin bulunduğu mevziler Türk askerleri tarafından ateş altına alındı. Yoğun ateş altına alınan teröristler etkisiz hale getirildi. Türk askerlerinin mevzilere ateş yapma anı ise sböyle görüntülendi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Mevzilerin ateş altına alınması

-Teröristlerin etkisiz hale getirilmesi

-detaylar

Haber: (DHA)

=============================================

İtfaiye, su birikintisindeki araçta mahsur kalan sürücüyü botla kurtardı

ADANA'da dün başlayan ve aralıksız devam eden şiddetli yağmur, su baskınlarına neden oldu. Yaklaşık 2 metrelik su birikintisinde aracının içinde mahsur kalan bir minibüsün şoförü ise itfaiye erleri tarafından bot ile kurtarıldı.

Kent genelinde dün başlayan yağmur, gece de aralıksız devam etti. Zaman zaman sağanak yağan yağmur, kentin bazı noktalarında su baskınlarında neden oldu. Merkez Sarıçam ilçesi Yeşil Bulvar üzerindeki otoyol köprüsü altında yağmur nedeniyle yer yer 2 metre derinliğe ulaşan su baskını görüldü. Saat 07.00 sıralarında su birikintisini fark etmeyen sürücülerin yönetimindeki bir minibüs, bir kamyonet ve 3 otomobil suyun içinde kaldı. Kamyonet ve otomobil sürücüleri kendi çabaları ile araçlarından çıkmayı başardı. İhbar üzerine sevk edilen polis ve belediye ekipleri, başka araçlarında suda kalmaması için yolu trafiğe kapattı. Aracından inemeyen minibüs şoförünün imdadına ise Adana Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı itfaiye ekipleri yetişti. Bot yardımıyla minibüs şoförüne ulaşan itfaiye erleri, mahsur kaldığı yerden kurtardı. Yaklaşık 150 metrelik alandaki su birikintisi, ASKİ ekiplerince tahliye edildikten sonra araçlar bulunduğu yerden çekici yardımıyla çıkartıldı.

Görüntü Dökümü

------------------------

- Su altında kalan araçlardan genel ve detay görüntüler

- İtfaiye aracı ve iş makinelerinin görüntüsü

- İtfaiye erlerinin botla suya açılması

- Aracın içinde mahsur kalan vatandaşı kurtarmaları

- Vatandaşın bottan inmesi

- Vatandaşın konuşması

- Detay görüntü

Haber-Kamera:Gökhan KESKİNCİ/ADANA, (DHA)-

=================================

Gülsüm Anne, 'Umut'unu yitirdi: Melek oldu benim oğlum (2) - Yeniden

ANTALYA'da 10 yıl önce geçirdiği kazanın ardından felç olan ve kamuoyunda 'Umut' olarak bilinen genç, 10 gün önce tedaviye alındığı hastanede zatürreeye bağlı çoklu organ yetmezliğinden yaşamını yitirdi. Umut'un 10 yıldır koruyucu anneliğini yapan Gülsüm Kabadayı, "Melek oldu benim oğlum" dedi.

Aksu ilçesinde 30 Ağustos 2008 tarihinde bir aracın çarpıp kaza yerinde bıraktığı ve vücudunun tamamı felç olan genç, bilinci kapalı olarak Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne getirildi. Hastanedekilerin 'Umut Bebek' adını verdiği genci burada tanıyan Gülsüm Kabadayı, yoğun bakımdaki 312 gün boyunca hiç yalnız bırakmadı. Antalya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, tedavisi tamamlanan genci, devlet korumasına aldı. Hastanede o dönem kemik yaşının 17 olduğu belirlenen gence 'Mustafa Öz' adına düzenlenmiş ve doğum tarihi bölümünde 01.01.1992 yazan nüfus cüzdanı verildi. Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, genci, tedavi sürecinde annelik yapan Gülsüm Kabadayı'ya koruyucu aile statüsünde verdi ve aileye maaş bağladı.

HASTANEDE İLK KARŞILAŞMA

Kabadayı, 25 Temmuz 2008'de görümcesinin yağlarını aldırmak için hastaneye yatması nedeniyle hayatının Umut'la kesiştiğini söyledi. Gülsüm Kabadayı o günleri şöyle anlattı:

"30 Ağustos'ta Umut geldi ve biz orada bir imece oluşturup Umut'a bakmaya başladık. Ben zaten insanlara yardım etmeyi çok severim. Umut'un o hali beni daha da çok etkiledi. Doktorlar o zaman bize 'Yüzde 99 ölecek' dedikleri için biz de o yüzde 1'lik umuda inanalım ve adını 'Umut' koyalım dedik. Hastane kayıtlarına da Umut olarak geçti. Umut'la tanışmamın ardından 1 Kasım'da görümcem vefat etti. Bir süre sonra da Umut'u servise çıkardılar ve bakıma daha çok ihtiyacının olduğu günler böylece başlamış oldu."

'NİÇİN YARDIM EDİYORUM'

Kimsesiz gence yardım etmesinin altında sevgi eksikliği olduğunu belirten Kabadayı, "Babam 25 yaşında öldü. Ben 5 yaşındaydım. Annem tekrar evlendi. Amcam olduğu halde üvey baba elinde anne sevgisi hiç görmedim. Benim annemin maddi durumu çok iyi olmasına rağmen bana sahip çıkmadı. Evlendim, dokuz sene çocuğum olmadı. 9 sene sonra üç erkek çocuğum oldu. Anneliğin ne demek olduğunu kelimelerle anlatamazsınız" dedi.

4 KEZ 'YILIN ANNESİ' SEÇİLDİ

Gülsüm Kabadayı, 2010'da Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Vakfı tarafından, 2011'de İhlas Koleji, 2012'de Fatih İlk ve Ortaokulu öğrencileri tarafından, 2013'te de Rusya Dostluk ve Kültür Derneği tarafından 'Yılın annesi' seçildi. 'Yılın Annesi' seçildi.

RUSYA'DA 'KUTSAL KADIN' İLAN EDİLDİ

Umut'un Rus olabileceğine ilişkin haberler üzerine yıllar içinde evladı kaybolmuş onlarca Rus kadın, aileyi görmek için Antalya'ya geldi. Gülsüm Kabadayı, onlarca yıl boyunca Umut'a koruyucu annelik yaptığı için özellikle Rusya'da büyük dikkat çekti. Bir Rus televizyon kanalı tarafından davet edilen Kabadayı, Rusya'da büyük ilgiyle karşılandı. Moskova'da konuk edildiği televizyon programında 1 saat boyunca herkesin yoğun ilgisiyle karşılaştığını aktaran Gülsüm Kabadayı, "Orada gösterilen ilgiye şaşırdım. Hiç beklemiyordum" dedi. Gülsüm Kabadayı, Rusya'da 'kutsal kadın' ilan edildi. Umut'un koruyucu anneliğini yapan Gülsüm Kabadayı'ya, Rusya'da faaliyetleri bulunan bir Türk firması tarafından Antalya'da ev armağan edildi.

Tedavi sürecinde Samsun'daki bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesine giden Gülsüm Kabadayı ile Umut, buradaki 8 aylık tedavinin ardından Antalya'ya döndü. Kabadayı, bir süre önce de Umut ile birlikte Antalya'nın Korkuteli ilçesine yerleşti.

10 GÜN YOĞUN BAKIMDA KALDI

Geçen cumartesi gecesi solunum güçlüğü çeken Umut için Gülsüm Kabadayı, ambulans çağırdı. Umut, gelen ambulansla Korkuteli Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Yüksek ateş şikayeti de olan Umut, Uncalı Meydan Hastanesi'ne sevk edildi. Umut, buradaki müdahalenin ardından yoğun bakım servisinde tedaviye alındı. Bir dizi tetkik yapılan Umut'un karaciğer ve böbreklerinde fonksiyon kaybı olduğu tespit edildi. 10 gün yoğun bakımda kalan Umut, bugün saat 07.30'da zatürreeye bağlı çoklu organ yetmezliğinden yaşamını yitirdi.

'MELEK OLDU BENİM OĞLUM'

Umut'a gönüllü baktığı için kamuoyunda 'Gülsüm Anne' olarak bilinen Gülsüm Kabadayı, hastane önünde fenalaştı. Umut'un boynundaki şalı elinden bırakmayan ve koklayan Kabadayı, "Allah'tan aldım, Allah'a verdim. Boncuk boncuk bakamayacak artık. Gözleri açık gitti çocuğumun. Cumhurbaşkanı'nı çok severdi, hep onu dinlerdi. O benim Umutumdu. Ciğerlerim yanıyor. Soğuğu sevdiği için oğlumu Korkuteli'ne gömeceğiz. Kardeşlerinin haberi yok, onlara ne diyeceğim. 'İyi olup gelecek' derdim kardeşlerine. Melek oldu gitti benim oğlum. Hükümetimiz çocuğum için ne gerekiyorsa yaptı. Ben kendimi hiç ölümüne hazırlamadım" dedi.

Umut'un cenazesi, bugün öğle namazının ardından Korkuteli'de Paşa Mezarlığı'na defnedilecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------

RÖP: Gülsüm Kabadayı

Gülsüm anne ve yakınlarının ağlarken görüntüsü

Cenaze aracının görüntüsü

Cenazenin morg çıkışı

Tabutun cenaze aracına konması

Cenaze aracının mezarlığa gidişi

Haber: Hasan DEMİRBAŞ-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

==================================================

Alkollü çıkınca polisleri tehdit eden doktor hakkında soruşturma

ANTALYA'da, yapılan testte 1.57 promil alkollü çıkması nedeniyle hakkında işlem yapan trafik polislerini "Bir gün polis ameliyat için gelirse ben, ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Siz insan değilsiniz" diye tehdit eden anestezi uzmanı Dr. Emine G. hakkında, adli ve idari soruşturma başlatıldı.

Olay, 20 Ocak Cumartesi günü saat 05.00 sıralarında, Muratpaşa ilçesi Sinanoğlu Caddesi'nde meydana geldi. Maddi hasarlı trafik kazasına müdahale eden Antalya Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, kaza riskine karşı caddeyi trafiğe kapattı. Polis, bu sırada ikazlarına uymayan ve içinde 2 kadının olduğu 71 FC 177 plakalı otomobilin sürücüsüne 'dur' ihtarında bulundu. Uyarıyı dikkate almayan kadın sürücü, yola devam etmek istedi. Kendisine engel olmak isteyen trafik polisinin üzerine de aracını süren kadın, yoldaki bariyeri aşamayacağını anlayınca durdu.

POLİSLERE TEHDİT

Trafik polisleri tarafından otomobilinden indirilen sürücü, alkol testi yapmak isteyen ekiplerle tartışmaya başladı. Polise uzun süre hakaret eden ve belgelerini vermek istemeyen sürücünün, Akdeniz Üniversitesi Anestezi Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Emine G. olduğu anlaşıldı.

Polislere, "Ben doktorum, tamam mı?" diye bağıran ve Antalya'ya 2 önce geldiğini söyleyen Emine G., "Bir gün polis memuru, ameliyat için gelirse ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Siz, insan değilsiniz. Biz, devlet memuruyuz" dedi. Bu sırada, yanındaki arkadaşının sakinleştirmeye çalıştığı Emine G.'nin polisle yaşadığı tartışma, çevredekiler tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.

EHLİYETİNE EL KOYULDU, ADLİ SORUŞTURMA AÇILDI

Yapılan ölçümde 1.57 promil alkollü çıkan Emine G.'nin ehliyetine 6 ay süreyle el koyuldu. Aracı alkollü kullanmaktan 1002 TL ceza yazılan Emine G.'nin kullandığı aracın da babasına ait olduğu belirlendi. Otomobil, trafik otoparkına çekildi. Emine G. ise ifadesi alınmak üzere Demircikara Polis Merkezi'ne götürüldü. Hakkında 'görevli memura hakaret' ve 'tehdit' suçlarından adli soruşturma başlatılan Emine G., emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakıldı.

DEKANLIK İDARİ SORUŞTURMA BAŞLATTI

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörlüğü'nce, Dr. Emine G. hakkında idari soruşturma başlatıldığı duyuruldu. Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:

"Konu Akdeniz Üniversitesi ailesini de derinden üzmüştür. Bu denli olumsuz bir konuda adı geçen kişinin Akdeniz Üniversitesi mensubu olması ayrıca üzüntü vericidir. Asli görevi hayat kurtarmak olan ve mesleğine başlarken bu onurlu görevi en iyi şekilde yapacağına dair yemin eden bir doktorun böyle sorumsuz ve tehditkâr davranışlar sergilemesi asla kabul edilemez. Gerek insani gerekse mesleki açıdan hiçbir şekilde tasvip edilemeyecek bu davranışları sergileyen Akdeniz Üniversitesi Anestezi Bilim Dalı Araştırma Görevlisi hakkında adli makamlarca soruşturma başlatılmış olup ayrıca bağlı bulunduğu Tıp Fakültesi Dekanlığı tarafından da idari soruşturma başlatılmıştır. Süreç Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yakından takip edilmektedir."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

(21 OCAK'TA )

- Polisin Emine G. ile konuşması

- Emine G.'nin bağırması

- Emine G.'nin alkol metreyi üflemesi

- Emine G.'Nin Bir gün polis, ameliyat için gelirse ben, ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Siz insan değilsiniz" demesi

Haber: Bülent TATOĞULLARI- Kamera: ANTALYA-DHA)

============================================

Köylüler 'Kayı Boyu' işaretli taşı vermedi

BİLECİK'te köylüler, merkeze bağlı Yeniköy'deki boş arsada duran ve üzerinde Kayı Boyu'nun simgesi 'IYI' yazısı bulunan tarihi taşı, müze yetkililerine vermedi.

Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile Bilecik Müzesi yetkileri, üzerinde Kayı Boyu'nun işareti 'IYI' yazısı bulunan tarihi taşı, kepçeyle yerinden söküp, Bilecik'teki müzeye götürmek istedi. Köylüler, tarihi taşı vermemek için direnince durum, jandarmaya bildirildi. Taşın bulunduğu yerin önüne traktör park eden köylüler, vakıf ve müze yetkililerinin tarihi taşı götürmesini engellemeye çalıştı.

Yeniköy sakinleri, bölgeye gelen jandarmalara ve müze yetkililerine, asırlardır köylerinde bulunan taşı kendilerinin koruyabileceğini söyledi.

Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile Bilecik Müzesi yetkilileri ise tarihi taşın bölgede kalması için köylülerden 15 gün içinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na dilekçeyle başvurmalarını isteyip, taşı almadan köyden ayrıldı.

Yeniköy Kayı Boyu Çiftçi Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı Nejla Türker, tarihi taşın, köylerinin sembolü olduğunu söyledi. Türker, "Biz, bu taşın koruma altına alınmasını istiyoruz. Bu taş, asırlardır burada duruyor. Taşın, köyümüzün sınırını belirlemek amacıyla bir sınır taşı olduğunu da söyleyenler var. Köyümüzün simgesi olan tarihi taşımızın, burada kalmasını istiyoruz. Bunun için bakanlığa başvuruda bulunacağız" diye konuştu.

Görüntü dökümü:

-Köylülerle müze yetkilileri arasında kısa süreli tartışma,

-Dernek Başkanı Nejla Türker'in konuşması,

-Köylülerin konuşması,

-Jandarma ve müze yetkililerinin taşı götürmedikleri için tutanak tutmaları,

-köylülerin konuşması,

-Taşın görüntüsü bulunuyor.)

Haber-Kamera:Cafer ELMAS-BİLECİK,(DHA)

========================================

Mersin'de 5 gözaltı

Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ekipleri, Zeytin Dalı Harekatı'yla ilgili sosyal medyada gerçek dışı paylaşımlar ve terör örgütlerinin propagandasını yapanlara yönelik çalışma başlattı. Ekiplerce çeşitli adreslere düzenlenen operasyonlarda, sosyal medyada terör propagandası yaptığı iddia edilen 5 kişi yakalandı. Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda bir ruhsatsız av tüfeği, bir kurusıkı tabanca, 19 fişek, örgütsel yayın ve dijital malzemeler ele geçirildi.

Haber: MERSİN (DHA)

=============================================

Harekat aleyhine paylaşımdan gözaltına alınan 2 kişi adliyede

MUĞLA'nın Bodrum ilçesinde, sosyal medyadan 'Zeytin Dalı Harekâtı' ile ilgili yaptıkları paylaşımlarda, 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik edip, terör örgütünün propagandasını yaptıkları' iddia edilen HDP Muğla İl Eş Başkanı Fatoş A. ile HDP üyesi M.P., adliyeye sevk edildi.

Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 'Zeytin Dalı Harekâtı' aleyhinde sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan kişiler hakkında soruşturma başlatıldı. Terörle Mücadele Büro Amirliği ekipleri, Bodrum'da yaşayan HDP Muğla İl Eş Başkanı Fatoş A. ile birlikte M.P.'yi dün (pazartesi) gözaltına alındı. Şüphelilerin sosyal medyadan harekat aleyhine paylaşımda bulunurken, halkı kin ve düşmanlığa tahrik edip, terör örgütünün propagandasını yaptıkları belirtildi. İki zanlı, bugün adliyeye sevk edildi. Ayrıca aynı nedenle hakkında gözaltı kararı bulunan Z.H. adlı bir şüphelinin ise arandığı belirtildi. Adliyeye getirilişi sırasında Muğla İl Eş Başkanı Fatoş A., "Savaşa hayır dediğim için buradayım, başka söyleyecek bir şeyim yok" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

- Zanlıların adliyeye getirilişi

- Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Nilüfer DEMİR / BODRUM (Muğla), (DHA)

===================================

Köylülerden kanalizasyon tepkisi

ISPARTA'nın Şarkikaraağaç ilçesine bağlı Salur köyünün ortasından geçen dereden kanalizasyon atıklarının aktığını söyleyen köylüler, kötü koku ve hastalıklara neden olan soruna çözüm bulunmasını istedi.

Şarkikaraağaç'ın Salur köyü sakinleri, yıllardır köyün ortasından geçen dereden 2 belde ve ilçenin kanalizasyon atıklarının aktığını belirterek, bu atıkların Beyşehir Gölü'ne kadar ulaştığını söyledi. Atıklar nedeniyle köyde kokudan ve sinekten duramadıklarını anlatan köylüler, meraya giden hayvanların bu sudan içip hastalandığını ve telef olduğunu kaydetti.

30 METRE İLERİDE OKUL VAR

Derenin geçtiği güzergahta köy okulu bulunduğunu aktaran köy halkı, öğrencilerin teneffüse bile çıkmaya korktuklarını, sınıfların havalandırılması için camların açılamadığını belirtti. Havanın ısınmasıyla birlikte küçük çocukların tüm uyarılara rağmen bu derede oyun oynadıklarını ve pis suyla temas ettiklerini kaydeden köy halkı, "Çoluk çocuk hepimiz hasta olduk. Burası mikrop yuvası" dedi.

CİMER'E ŞİKAYET

Yetkililere durumu anlattıklarını ancak tüm şikayetlerine kulak tıkandığını öne süren köylüler, "Son çare Sayın Cumhurbaşkanımıza durumu aktarmayı düşündük ve CİMER'e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) yazdık. Konu hakkında Çiçekpınar Belediyesi bize dönüş yaptı ve 17 Ocak 2018 tarihli yazısında 2 beldeyle ilçenin kanalizasyon suları için Çiçekpınar beldesi sınırlarında bulunan bir alana tesis kurulacağı ifade edilmiş. Tabi bu ne zaman yapılır bilemiyoruz" diye konuştu.

BEYŞEHİR GÖLÜ'NE KARIŞIYOR

Tatlı su kaynaklarından biri olan ve balıkçılık da yapılan Beyşehir Gölü'ne kadar uzanan dereden akan kanalizasyon sularının göle karıştığını da iddia eden köylüler bu konunun çözümlenmesini beklediklerini ifade etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

- Pis suların aktığı dereden görüntüler

- Dere ve çevresinden detay görüntüler

- Vatandaşlarla röportaj

HABER: Nurettin ARKAN- KAMERA: Hasan UĞUR/ŞARKİKARAAĞAÇ, (DHA)

===============================================

UNESCO'nun Dünya Mirası yedek listesindeki Sultanhanı Kervansarayı, canlı müze olmaya hazırlanıyor

AKSARAYın Sultanhanı ilçesindeki 1229 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yapılan Sultanhanı Kervansarayı, hala dimdik ayakta duruyor. 2014 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası yedek listeye alınan ve yılda ortalama 500 bin yabancı turistin geldiği Sultanhanı, canlı müze olmaya hazırlanıyor. Belediye başkanı Fahri Solak, "Kervansaray'ın ilk yapılıp kullanıldığı dönemlerde ne varsa onları yapıp, Sultanhanı'nı canlı bir müze haline getireceğiz." dedi.

2017 yılında düzenlenen Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilçe olmaya hak kazanan Sultanhanı'nda bulunan kervansaray, 1229 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırıldı. Kervensaray, 1278 de II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletildi. Yazlık ve kışlık bölümlerden oluşan kervansarayın girişinde bulunan sivri kemerin hemen altında ise "Elminnetül Lillah" yani "Kudret Allah'ındır" duası yazılı olması ise dikkat çekti.

CANLI MÜZE YAPACAĞIZ

Yılda ortalama 500 bin yabancı turistin geldiğini ve kervansarayı canlı bir müze haline getireceklerini belirten Sultanhanı Belediye Başkanı Fahri Solak, şöyle konuştu:

"Sultanhanı Kervansarayı,Türkiye'nin en büyük kervansarayıdır. Ecdad o zaman ipek yolunu ve dünya ticaretini canladırmak için her 20 kilometreye bir kervansaray yapmış. Bunun en büyüğü, en ayakta kalanı da Sultanhanı Kervansarayıdır. Sultanhanı aynı zamanda Konya'nın kale vazifesini de görüyor. Alaaddin Keykubad, aynı zamanda Sultanhanı'na yazlık sarayını da yaptırmış. Ordusuyla yazları buraya geliyormuş. Sultanhanı'na yılda 500 bin yabancı turist geliyor. Biz geçtiğimiz yıl restorasyonuna başladık. Allah izin verirse 2018 yılının sonuna doğru kervansarayımızı yaşanabilir hale getireceğiz. İçerisinde canlı müze yapacağız. Çeşitli kültürel faaliyetler yapacağız. Hem yerli, hem de yabancı turistlerimize daha iyi hizmet vermek için çalışacağız."

O GÜNÜN ŞARTLARI YAŞATILACAK

Kervansarayın ilk yapılıp, kullanıldığı dönemlerde içinde ne varsa, onları yeniden yapmaya çalışacaklarını ifade eden Solak, "Kervansarayımızda o günün şartlarında ne yaşanmışsa onu yapmaya çalışacağız. İçinde hamamı, tabibi her şey var. Biz o odaları canlı müze yapmayı düşünüyoruz. Buda Türkiye'de bir ilk olacak. Biri bakır dövecek, biri yorgan işçiliği yapacak, biri kilim dokuyacak. Yabancı turistler böyle şeylere daha çok önem veriyor. Müzeye gittiğiniz zaman bir objenin başında en fazla 1 dakika duruyorsunuz. Ama turist, bir şey işlenirken gördüğü vakit orada daha fazla zaman geçirecek. Sultanhanı bilindiği gibi halı doktorlarının da olduğu bir yer. Dünyanın ve Türkiye'nin her yerinden müzelerden halılar gelir, burada restorasyon yapılır. Oraya çok güzel bir halı müzesi yapmayı da düşünüyoruz." diye konuştu.

Görüntü Dökümü

---------------------

- Sultanhanı Kervansarayından detay

- Turistlerden detay

- Dısından detay

- Belediye Başkanı Solak röp.

Haber- Kamera: Hasan DÖNMEZ- Tolga YANIK KONYA DHA))

==================================================

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler